19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nız kutlu olsun! Ülkemizde gençler kadar mistikleştirilen başka bir grup herhalde yoktur: “İlk kez oy veren gençler seçim sonucunu belirleyecek!”, “Z kuşağının değerleri, beklentileri farklı, işverenler buna göre kendine çeki düzen vermeli!”, vb. birçok cümle kalıplaşmış biçimde söyleniyor, yazılıyor. Ben bugünkü gençlerin ne önceki kuşaklardan ne de başka ülkelerdeki gençlerden çok da farklı olmadığını düşünüyorum. Tarih boyunca farklı yerlerde yaşamış her insan gibi gençlerin de belli genetik kodlarla, ekonomik, teknolojik ve toplumsal değişimlere tepki verdiklerine inanıyorum. Gelin bakalım dünyada neler oluyor?
İnsanların birinci derdi barınmak. Dünyayı son 10 küsur yılda en derinden etkileyen makro trend –sık sık yazdığım gibi—düşük faiz oldu. Düşük faizle beraber risksiz getirilerde düşüş olunca para sahipleri varlıklara, özellikle de gayrimenkule hücum etti. İş hayatına yeni başlayan gençler için en önemli ekonomik gösterge, yaşamak istedikleri şehir merkezinde bir ev alabilmek için kaç sene çalışmaları gerektiği. Hizmet sektöründe (finans, danışmanlık, hukuk, vb.) çalışan üniversite mezunlarının 2012’de Londra’da 60 metrekare ev almaları için 8 yıl çalışmaları gerekiyormuş. 2022’de bu süre 12 yıla yükselmiş. Aynı oran Tokyo’da 9’dan 14’e, Münih’te 7’den 10’a, Hong Kong’da 19’dan 24’e çıkmış. Yani gençlerin sosyal hayat ve iş imkânları açısından tercih ettikleri dünya şehirlerinde çalışarak başını sokacakları bir yuva kurmaları gittikçe zorlaşıyor.
Ev fiyatlarının artması ev sahiplerini zengin, kiracıları fakir yapıyor. Dünyanın her yerinde ev sahipleri ortalama olarak ileri yaşta. Vaktiyle çalışıp evlerini almışlar. Gelir ve servet dağılımındaki adalet bozuluyor. Üstelik bu adaletsizlikler sosyal medya ile daha da görünür hale geliyor. Instagram’a girip güzel restoranlarda ve otellerde çekilmiş filtreli fotoğrafların gençler için nasıl statü kaynağı haline geldiğini takip edebilirsiniz. Amerikan Kongresi’nin yayınladığı verilere göre, genç kızlarda depresyon oranı 2012’den 2018’e %18’den %29’a, genç erkeklerde %14’ten %19’a yükselmiş. Bu artışla sosyal medya kullanımı arasında doğrudan bağlantı var. İnsanların ikinci derdi de soyunu sürdürmek için partner bulmak. Gördüğünüz gibi burada da mesele var.
Şimdi bir de ChatGPT çıktı. ChatGPT ile zekâya dayalı işlerin önemli bir kısmını yapay zekâya yaptırabilmek mümkün. Gençler o kadar hukuk, tıp okuyor; ChatGPT çoktan ABD’deki baro ve uzman doktorluk sınavlarını geçmiş durumda. ABD’nin önde gelen üniversitelerinden MIT’de yapılan bir araştırmaya göre, ChatGPT daha çok beceri seviyesi en düşük ve en genç çalışanların verimliliklerini artırıyor. Demek ki, gençler için mevcut eğitim sistemi artık önemli bir fark yaratmıyor. Yeni şeyler öğrenmeleri lâzım. Bu da “esnek çalışma”, “hibrit çalışma” gibi isimler altında gitmek istemedikleri ofislerde kuracakları ilişkilerle veya okullarda olacak. Oysa dünyada olduğu gibi Türkiye’de de üniversitelerimiz COVID-19 nedeniyle uzunca bir süre kapalı kaldı. Şimdi de deprem nedeniyle kapattık! Öyle ki, neredeyse kampüs yüzü görmeden mezun olacak öğrencilerden bahsediyoruz. İnsanların üçüncü derdi olan kendini gerçekleştirmek de gittikçe zorlaşıyor.
Türkiye’de gençlerin hayattan memnun olma oranı, Habitat Derneği’nin her sene yaptığı araştırmaya göre, 2017’de %71’ken, bu sene %49’a düşmüş! Bu araştırma ülkemizdeki gençliğin geneli ile yapılmış. Kariyer platformu Youthhall ise üniversite öğrencisi veya mezunu gençlerle bir araştırma gerçekleştirmiş. Hayattan memnuniyet sonuçları bir önceki araştırmayla benzer. Bu grup gençlerin %54’ü aileleriyle beraber yaşıyor. Kendi başına eve çıkabilenlerin oranı sadece %5. Akıllı telefonu olanların oranı %99. Yani üniversiteli gençlerin erkek arkadaşı veya kız arkadaşıyla vakit geçirebileceği bir evi yok ama sosyal medyaya bakıp hayallere dalabileceği bir telefonu var. Çalışan üniversite mezunlarının %79’u kendileri gibi gençlerin şu anda çalıştıkları iş yerlerinden ilk fırsatta ayrılacağına inanıyor. Başka bir ifadeyle, artan kiralar ve ev fiyatları, gelir adaletsizlikleri, bunların sosyal medyaya yansıması, eğitimli gençler için çalışmayı anlamsız hale getirmiş. Çalışsalar bile yakında yapay zekâ ile rekabet edemez hale gelecekler. Youthhall araştırmasına göre çalışan gençlerin birinci hedefi yurtdışına gitmek. Oysa aynı dertler yurtdışında da onları bekliyor. Sadece farkında değiller.