TÜİK Ağustos ayı istihdam rakamlarım açıkladı. Kaygı verici pek çok detay var, ancak en fazla kaygı verici olan 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfustaki işsizlik oranının yüksekliği. Ağustos ayında bu oran yüzde 26.1’miş. Yani Türkiye’deki her 100 gençten 26’sı, ya da daha da daraltırsak her 4 gençten 1’i işsiz. Ne bir eğitim kurumunda eğitime devam eden ve ne de bir işte çalışanların oranı ise yüzde 30.4. Anlayacağınız, Türkiye’de her 3 gençten biri ne bir iş bulabiliyor ne de bir okulda okuyor.
Sorun sadece Türkiye’ye özgü bir sorun da değil. Daha pek çok ülke aynı tehditle karşı karşıya. İşsizlik aslında pandemiden önce başlayan bir sorundu, pandemi ile birlikteyse ayyuka çıktı. Mesela İngiltere’de yaşı 18-24 arasında olanların 3’te 1’i bu dönemde ya işini kaybetti, ya da geçici işlerde çalışmak zorunda kaldı. Euro bölgesinde de aynı şekilde genç nüfus işsizliği pandemi nedeniyle ülkelerin kapanmaya başladığı Mart ayından bu yana artıyor. Burada da 25 altı yaş grubunun yüzde 18.5’i işsiz. Kriz öncesi bu rakam üç puan daha aşağıdaydı. İspanya ve Yunanistan gibi hem 2011 borç krizinin hem de 2020 koronavirüs şokunun vurduğu ülkelerde genç nüfüs işsizlik oranı yüzde 40 civarında seyrediyor. Nedeni belli: Pandemi. COVID-19 belki virüs olarak en az gençleri etkiledi ancak ekonomik etki olarak en fazla genç nüfusu sarstı. Çünkü ağırlıklı olarak gençleri istihdam eden sektörler pandemiden daha fazla etkilendiler. Özellikle krizden en fazla etkilenen turizm ve yeme-içme gibi sektörde çalışanların önemli bir bölümü yaşı 25’in altında olanlar. Bu durum Türkiye’de de böyle, dünyada da böyle. Nüfusun henüz yaşlanmadığı Türkiye gibi genç ülkelerde ise bu sorun daha fazla hissediliyor.Sorun ciddi. Sadece ekonomik değil aynı zamanda sosyal. Eğer çözüm bulunmazsa sadece mental ve psikolojik rahatsızlıklara değil aynı zamanda suç oranında artış ve sosyal çalkantılar gibi daha pek çok sonuca yol açabilir. Bizim gibi gelişmekte olan ekonomilerden gelişmişlere beyin göçünü hızlandırır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki aşırı sağı besler, ırkçı hareketlere güç katar, yabancı düşmanlığını körükleyebilir. Genç nüfus işsizliği Avrupa’da güç kazanmaya başlayan faşist partilerin beslendiği bataklıktır. Avrupa’da 4-5 milyon vatandaşı ve kendi topraklarında bir o kadar misafiri olan bir ülke olarak Türkiye bu sorunu yeterince analiz edip, olası önlemleri düşünmelidir. IMF’nin en son geçen ay yaptığı yıllık toplantısında da dile getirdiği gibi hükümetler genç nüfus istihdamına yönelik açık planlarını ortaya koymalılar. IMF pandemi ya da ekonomik krizler nedeniyle gençlerin bir anda gelirden yoksun kalmalarını önleyecek şekilde sosyal güvenlik ağlarının oluşturulmasından bahsediyor. Doğrudur; IMF’nin dediği gibi gençlerin eğitimi, yetenek kazandırılması da önemli ancak bunlar kısa vadeden çok belki orta ve uzun vadede çözüme katkı yapabilir. Bizim ise acilen kısa vadeli önlemlere odaklanmamız gerekiyor.