Gençler, “imza yetmez, eylem şart” diyor

Change.org’da son dönemde iklim krizi konusunda başlatılan kampanyaların sayısında önemli bir artış izleniyor. Paris İklim Anlaşması’nın uygulamaya konulması talebi, madenler ve termik santraller yüzünden ormanların yok edilmesine karşı duruş, Z kuşağının “iklim acil durumu” çağrısı bu alanda ön plana çıkan kampanyalar arasında yer alıyor.

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

2012’de Türkiye Şubesi’ni kuran Change.org, vakfa ait ve kâr amacı gütmeyen bir sosyal fayda şirketi. Yani bir B-Corp. Dünyanın dört bir tarafındaki insanları, görmek istedikleri değişimi yaratmaları için güçlendirmek amacıyla faaliyet gösteren Change.org, 480 milyondan fazla kullanıcısıyla, dünyanın en büyük sosyal değişim platformu konumunda.

İnsanlar, bu platform vasıtasıyla hayatları ve toplumları için önemli konularda imza kampanyaları başlatıyor. Change.org da kampanya başlatan kişilere sürekli gelişen kampanya araçları sunarak, gerektiğinde iletişim ve strateji konusunda yardımcı olarak, değişime önayak olan hareketleri destekliyor.

Change.org’da son dönemde iklim krizi konusunda başlatılan kampanyaların sayısında önemli bir artış izleniyor. Paris İklim Anlaşması’nın uygulamaya konulması talebi, madenler ve termik santraller yüzünden ormanların yok edilmesine karşı duruş, Z kuşağının “iklim acil durumu” çağrısı bu alanda ön plana çıkan kampanyalar arasında yer alıyor. 2021 yılında iklim krizi alanında toplam 191 kampanya başlatılmış durumda.

Change.org Türkiye İklim Programı Yöneticisi Yaz Güvendi, “Son yıllara baktığımızda iklim ve çevre konularında başlatılan birçok kampanya olduğunu görüyoruz” derken, bu kampanyaların başarısında da artmaya devam ettiğini ifade ediyor. Güvendi, “2020 yılında doğa koruma alanındaki başarılı kampanyaların sayısı ikiye katlandı. 2021 yılında en çok imzalanan 5 iklim kampanyasından 2’si başarıya ulaştı” diyor.

“Sağlıklı bir çevrede yaşamak evrensel insan hakkı”

Change.org’da çevre ve iklim alanlarında çeşitli kampanyalar başlatan gençler, değişim taleplerinin “kâğıt üzerinde bir imza değil, gerçek ve bugünden başlayan eylemler olması gerektiği” ni ifade ediyorlar. Bu beklentileri, tüm değişim talepleri için geçerli. Bunun bir örneği de, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 28 Temmuz’da yaptığı oylamayla temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevreye erişimin evrensel bir insan hakkı olarak kabul edilmesi oldu. Türkiye de oylamada evet diyen ülkeler arasındaydı. Gençler bu kararı “umut verici” buldurlar; ama eylemin şart olduğunu bir kez daha vurguladılar.

“Başarı değil, öze dönüş hareketi”

Karbonsuz ve iklim krizine karşı daha dirençli bir Türkiye için change. org’da çeşitli mücadele alanlarında imza kampanyaları başlatan gençlerin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan çıkan tarihi karara yönelik değerlendirmeleri ise oldukça etkileyici. Bakın neler diyorlar:

Genç İklim Aktivisti Deniz Yazıcı: “BM’nin temiz ve sağlıklı bir çevreye erişimi bir insan hakkı olarak tanıması aslında bir başarı değil, bir öze dönüş hareketidir. Biz insanlar ne kadar kendimizi doğanın kanunlarından ayrıştırmak için yarattığımız bu sistemde, bilinçsizce, konforla çevrelemeye çalışsak da biz doğanın çocuklarıyız. Onun sağlığı bizim sağlığımız; çünkü biz oyuz, ondan ayrı değil bir bütünüz.”

Genç İklim Aktivisti Baran Örnek: “BM Genel Kurulu’nda Türkiye’nin de evet oyuyla insan hakkı olarak tanınan temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkımızı gençler olarak savunuyoruz. En temel haklarımızı, insan haklarımızı savunuyor; karar alıcılardan ormansızlaşmanın önüne geçecek politikalar üretmelerini talep ediyoruz!”

İklim İçin Gençlik Ekibini Temsilen Maya Özbayoğlu: “BM’in bu açıklamasının başka bir boş vaat olmaması için, bir an önce fosil yakıtları yakmayı bırakmalı; kömür ön planda olarak global sera gazı emisyon oranımızı azaltmalı ve sürdürülebilir, yeşil çözümleri uygulamalıyız. Türkiye de kendine düşen sorumluluğu uygulaması için öncelikle 2030’a kadar kömürden çıkmalı.”

Genç İklim Aktivistlerini Temsilen Melisa Akkuş: “Alınan kararlar aksiyona dönüşmeli, sadece kâğıt üzerine atılan bir imzayla kalmamalı. Bu yüzden, ‘İklim Acil Durumu İlan Edilsin’ çağrımızı yinelemek istiyorum, karar vericilere sesleniyorum: İklim Acil Durumu ilan edin ve 10 sene sonra değil hemen şimdi emisyonları azaltmak üzere harekete geçin.”

Bursa’ya Nefes Ol Ekibini Temsilen Pınar Vatansever: “BM’nin insan hakkı olarak belirlediği sağlıklı çevrenin etmenlerinden birisi de hava. Biliyoruz ki bizim yerelimizde de dünyanın birçok yerinde şu an hava kirliliği yaşanan büyük sorunlardan birisi.”.

Can Suyumuz Ekibini Temsilen Genç İklim Aktivisti Fuat Alp Yılmaz: Bu haber bizlere artık dünyada yaşanan çevre sorunlarının daha da ciddiye alındığını gösteriyor. Özellikle BM gibi bir uluslararası organizasyonda bu kararın alınması kesinlikle bir dönüm noktası olacak.”

Genç İklim Aktivisti Aydan Cemre Comba: Oldukça geç alınmış bir karar olsa dahi bir iklim aktivisti olarak bu kararın alınmış olması, gerçekleştiriyor olduğum mücadelede bana motivasyon vererek geleceğe dair umudumu arttırdı.”

İnsan Hakları Konseyi kararına benzer bir metin

Çevre hakkı ilk kez 1972 yılında Stockholm’de gerçekleşen Birleşmiş Milletler İnsan ve Çevre Konferansı’nda dile getirildi.

Burada kabul edilen Stockholm Bildirgesi’nde özgür ve eşit olmanın; onurlu ve refah içinde bir yaşama olanak veren kaliteli bir çevrede, yeterli yaşam koşulları sağlanmış olarak yaşamanın, insanların temel bir hakkı olduğu vurgulandı. 8 Ocak 2021’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nde, temiz çevrenin insan hakkı olduğuna dair tasarı oy çokluğuyla kabul edildi. Çevre hakkının ilk kez dile getirilmesinden tam 50 yıl sonra ise, 28 Temmuz 2022’de- BM Genel Kurulu’ndan, İnsan Hakları Konseyi kararına benzer bir metinle tarihi bir karar çıktı. Yasal bir bağlayıcılığı olmasa da, gezegen üzerinde yaşayan her bir bireyin, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevreye erişiminin olması evrensel bir insan hakkı olarak kabul edildi.

Tüm yazılarını göster