Sovyetler Birliği’nin eski üyelerinin enerji sektörü yatırımlarını desteklemek için hazırlanan Enerji Şartı Anlaşması (Energy Charter Treaty-ECT), yatırımcıların, ülkeleri yatırımlarına zarar veren politikaları nedeniyle dava etmelerine izin veriyor. Orman yangınları ve kasırgalara maruz kalmış olan beş kişinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdığı bu anlaşma, aslında çok da bilinmeyen bir enerji sözleşmesi. Bu sözleşme, petrol ve gaz şirketlerinin zararlarının karşılanmasını savunuyor ve iklim krizine karşı eyleme geçmek için tehlikeli bir engel oluşturuyor. Davacıların Strasbourg mahkemesinden talebi; fosil yakıt şirketlerinin kayıp karları için hükümetlere dava açmasını sağlayan gizli bir ‘yatırımcı mahkemesi sistemi’ olan bu anlaşmayı yeniden değerlendirmeye alması.
Davacılar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden, ECT’nin iklim değişikliğiyle mücadelede yarattığı engelleri kaldırmasını ve böylece haklarını korumasını istiyor.
Dava, tümü ECT imzacısı olan Avusturya, Belçika, Kıbrıs, Danimarka, Fransa, Almanya, Yunanistan, Lüksemburg, Hollanda, İsveç, İsviçre ve İngiltere’yi hedef alıyor.
Fosil yakıt endüstrisi insan haklarından daha fazla korunamaz
17 yaşındaki lise öğrencisi Julia, ölümcül sel felaketlerinin ardından yasal mücadeleye katıldığını söylerken, “Fosil yakıt endüstrisinin hala insan haklarından daha fazla korunuyor olması mümkün değil” yorumunu yapıyor.
Julia ve ailesi, sel nedeniyle evlerini ter k etmek zorunda kalmışlar. Julia, “Sular altında kalmak, ayaklarımın altındaki zemini kaybetmek gibiydi. Almanya ve Belçika’da selde 222 kişi öldü. İşte bu yüzden, fosil yakıt endüstrisini koruyan enerji tüzüğü anlaşmasına karşı savaşmaya karar verdim” sözleri ile anlatıyor yaşadıkları süreci.
Davacılar, Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık da dahil olmak üzere 12 AİHM üye ülkesine dava açıyor: Çünkü bu ülkeler ECT tüzüğünün aktif kullanıcıları olan şirketlere ev sahipliği yapıyor. Örneklere bakacak olursak; Alman enerji şirketi RWE, kömürü aşamalı olarak bırakma planları nedeniyle Hollanda’ya 1,4 milyar Euro dava açmış. İngiltere merkezli Rockhopper Exploration ise, kıyıya yakın yeni sondajları yasaklayan İtalyan hükümetine dava açıyor. Davacılar, ECT üyeliğinin, Avrupa insan hakları sözleşmesinin ikinci maddesi olan yaşam hakkını ve sekizinci maddesi olan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiğini ileri sürüyor.
AB ülkeleri, Birleşik Krallık ve Japonya da dahil olmak üzere yaklaşık 55 üye ülkenin dahil olduğu anlaşma, Paris Anlaşması için gerçek bir tehdit olarak tanımlanıyor. Bunun nedeni ECT’nin; şirketlerin, kömür, petrol ve gaz santrallerinin erken kapanması nedeniyle, 2050 yılına kadar hükümetlere 1,3 trilyon Euro tutarında dava açmasına izin veriyor olması. Aktivistler bu büyük meblağların yeşil enerjiye geçişi engelleyeceğini söylerken, 1.5 derecelik küresel ısınma limiti içinde kalmayı da zora sokacağını ifade ediyor.
76 iklim bilimcisinden mektup
76 iklim bilimcisi tarafından AB liderlerine gönderilen mektupta, fosil yakıt yatırımcılarını ECT kuralları altında korumaya devam etmenin fosil yakıt santrallerinin kapanmasını önleyeceği ifade ediliyor. Mektup, ECT kurallarının AB iklim tarafsızlığı hedefini ve AB Yeşil Anlaşması’nı tehlikeye atacağına da dikkat çekiyor.
Mektupta, “AB’nin iklim liderliğine ‘gezegenimizi yeniden iyi bir yer haline getirmek’ için her zamankinden daha fazla ihtiyaç var” yorumu yer alıyor.
Bu arada; AB’nin 27 üye ülkesi adına müzakerelerde bulunan Avrupa Komisyonu, 2040’ın sonuna kadar fosil yakıt yatırımcı korumasının aşamalı olarak kaldırılmasını önermiş durumda.