Eski literatürde gelirler politikası olarak adlandırılan politika nominal ücretler aşağı doğru dirençli olduğu için enflasyon yoluyla reel ücretlerin eritilmesi demekti. Madem sendikalar direniyor ve nominal ücretleri düşüremiyorsunuz –ki bu siyasi intihar demek olabilir- enflasyonu artırıp reel ücretleri eritmeyi deneyebilirsiniz. 1980’lerin literatürüne göre bu olsa bile ücretlerin geriye dönük olarak enflasyona endekslenmesi enflasyonun düşürülmesini engelliyordu. Peki, ücretlerin enflasyona göre, mesela her sene yılbaşında güncellenmesi reel ücretleri korur mu? Nominal ücretler enflasyona tam olarak endeksli olsun. Örneğin t yılında enflasyon p kadar yükselirse nominal ücret w’ye p kadar zam yapılsın. Enflasyon sürekli zamanda geçen bir olgu olarak görülebilir; yani sürmekte olan enflasyonu logaritmik zaman türeviyle gösterebiliriz. Ama ücretler sürekli zamanda güncellenmezler; genellikle yılda bir veya iki defa düzeltilirler. Yine de ortalama ücret hedef reel ücrete yakınlaşabilir. Bu ne zaman olur? Bu, enflasyon sıfıra giderken veya enflasyon düzeltme aralığı çok küçülürken (anında endeksleme) olur.
Demek ki neymiş? Bir dönem öncesinin enflasyonuna bakarak ücretlere tam da bir dönem öncesinin enflasyonu kadar zam yaparsanız (yüzde 100 endeksleme) reel ücretleri tam olarak korumuş olmuyorsunuz. Reel ücretler yüzde 100 endekslemeyle dahi enflasyon oranı arttıkça ve/veya düzeltme dönemi uzadıkça daha fazla azalır. Enflasyon sürekli ancak ücret ayarlamaları belli bir süre geçtikten sonra yapılıyorsa –ki öyledir- reel ücretler daima azalır. Bu olgu matematiksel bir olgudur. Elbette iş bununla bitmiyor. Hele hele enflasyonu doğru ölçmüyorsanız –veya ölçtüğünüz “şey” çoğunluğun enflasyonu değilse- reel ücretlerde, satın alma gücünde muazzam bir erime olabileceği açıktır. Tabii dikkate alınacak başka konular da var. Mesela enflasyonu düşürecekseniz gerçekten de ücretleri sürekli olarak geriye dönük endeksleyemezsiniz.
Enflasyonu düşürmenin çeşitli maliyetleri olduğunu biliyoruz ve bunlardan birisi enflasyon vergisinden vazgeçememek. Enflasyon bir vergi olduğu için bu vergiden vazgeçilemeyebiliyor. Elbette Fransa kralı Philippe le Bel gibi gelirinizin çok önemli bir bölümünü tağşiş yoluyla elde edemiyorsunuz. Hem 13. Yüzyılda değiliz hem de kamu harcamaları çok arttı. Lakin tam olarak vazgeçilemiyor olabilir. Neden? Roma döneminden beri paranın gümüş ve altın içeriğini azaltarak değersizleştirmek (tağşiş) yöntemi devlete kaynak aktarmak için kullanılmıştır. Ancak yüzyıllarca değeri korunan paralar da olmuştur; örneğin altın içeriği (yüzde 98) hiç değiştirilmeyen solidus. Paranın değişim değeri üretilmesinde kullanılan maden veya kâğıttan daha yüksek olduğu için seigniorage geliri elde etmek doğallaştı. Durağan durumda seigniorage –yani devletin para basma tekeli sayesinde sağladığı gelir- enflasyon vergisine eşittir. Bu bir vergidir çünkü piyasadan –özel sektörden, hane halkından- kamuya dolaylı kaynak aktarmaktadır. Kavramsal olarak kamu maliyesinin açık vermesine denktir.
Nasıl denktir? Durağan durumda sadece yeni ‘para basarak’ finanse edilebilecek reel kamu harcamalarının sürdürülebilir seviyesine maksimum enflasyon vergisi veya maksimum seigniorage diyelim. Bu kavram maksimum sürdürülebilir faiz dışı bütçe açığı kavramına denktir. Yani faiz dışı bütçe açığı vererek bazı kamu harcamalarını finanse edebilirsiniz veya aynı şekilde para basma tekeline dayanarak maksimum enflasyon vergisi yaratıp harcamaları bu yöntemle finanse edebilirsiniz –veya her ikisi. Enflasyonu düşürmenin maliyetli oluşuna buradan da bakılabilir. Enflasyonu düşürmek bir vergi türünden vazgeçmek demektir. Şöyle diyebiliriz: Bir, enflasyon vergisi geliri parasal genişlemeyle doğru orantılıdır. İki, bu gelir –tıpkı diğer vergilerdeki gibi- vergi tabanıyla vergi oranının çarpımıdır. Enflasyon vergisi oranına para tabanındaki (vergi tabanı) artışı 1 + k ile bölerek (k para tabanının artış hızı) ulaşılır.
Son olarak açık bir mali baskılama (financial repression) yöntemine dönüşecek kadar yüksek enflasyonda, reel faizler derin biçimde negatif hale gelir ve bu bir şekilde bir süre sürdürülebilirse, sadece ücretliler değil bütün tasarruf sahipleri reel olarak kaybeder. Böylece enflasyon vergisi hem ücretlerden hem de tasarruflardan alınmış olur.