Görünürde enflasyondan hemen herkes yakınıyor ya... Kimse kimseyi kandırmasın, kandırmaya çalışmasın! Gerçek hiç de öyle değil!
Toplum, enflasyondan pek zarar görmeyen, dolayısıyla “sözde” yakınanlar ve enflasyondan fena halde mustarip olanlar şeklinde adeta ikiye ayrılmış durumda. Bakmayın genele yayılmış yakınmalara, ağlamalara; “Öldük, bittik” diye sızlanmalara! Bir kesim adeta “timsah gözyaşı” döküyor!
Memura, emekliye enflasyon ölçüsünde zam yapmayan devlet de pek memnun bu enflasyondan. Basit bir örnek; dolaylı vergiler enflasyonla yükselen fiyatlar sayesinde giderek artıyor ve bütçedeki sefalet görece küçülüyor. Enflasyon bütçede dişlileri yağlama görevi görüyor.
Çaresizler ve timsah gözyaşı dökenler
Bir tarafta gelirini kendisi artıramayan bir kesim var. Memur, işçi ve emekliler ile ürettiği tarım ürününün fiyatı kamu tarafından belirlenenler ve verdiği hizmetin fiyatı yine kamu kuruluşlarınca belirlenen şehir içi taşımacılığı yapan taksi, dolmuş ve halk otobüsü işletmecileri. Ama özellikle memur, işçi ve emekliler; bu grupta yer alanlar tümüyle çaresiz durumda.
Diğer tarafta da maliyetleri arttığında istisnai durumlar hariç bunu satış fiyatına yansıtabilen ve aracılık faaliyetinde bulunarak fiyatı artınca bunu satış fiyatına ekleyip kâr marjını koruyabilen bir kesim var. Yani üreticiler ve ticaret yapanlar. İlk grupta yer alanlar enflasyondan en çok mustarip olanlar, belki de gerçek anlamda tek mustarip olanlar. Teşbihte hata olmazmış; bu kesim ağızları açık bir şekilde annesinin getireceği yiyeceği bekleyen kuş yavruları gibi kamunun (belediyeler de dahil) ve işverenlerinin vereceği zamma bel bağlamış durumda ve çaresiz bir bekleyiş içinde.
Bu kesim, gelirini ancak birilerinin “gönlünden kopacak” miktarda artırabilme olanağına sahip, yani zincirin son halkasını oluşturuyor. Zaten yüksek enflasyon, ondan da önemlisi hayat pahalılığı karşısında en çok yakınanlar, seslerini duyurmaya çalışanlar da onlar.
Ama enflasyona “istemem yan cebime koy” misali yaklaşan, yakınıyormuş gibi yaparken aslında “timsah gözyaşı” döken bir kesim de var.
İşte onlar enflasyondan için için memnuniyet duyan ve zincirin sondan önceki halkalarını oluşturan kesim. Onlar, maliyetlerinde ortaya çıkan artışı öteleyebilecekleri son halka öncesinde yer alıyor.
Hele bu kesimde, tabii ki tümünde değil ama geniş bir bölümünde, son zamanlarda benim “arsızca zam yapmak” diye nitelediğim bir eğilim başladı. Bu eğilimi özellikle hizmetler sektöründe görmek mümkün.
Gerekçe hep var!
Bir dönem zammın nedenini sorsanız “Ama dolar; ama benzin, mazot” diyenler şu son dönemde bunları öne süremiyorsa da bir gerekçe hep var. “Ama bizim maliyetlerimiz, vs. vs.”
Daha kötüsü özellikle kendi gelirini belirleme şansına sahip olmayan kesimin genel olarak bu zam furyasını kanıksamış olmaları ve adeta desteklemeleri.
Teyzem, amcam pazara gidiyor; kara kara düşünüyor cebindeki paranın neye yetebileceğini... Her şey çok pahalı, bir yandan da karşısındakini savunuyor içten içe:
“Neye zam gelmiyor ki, onlar ne yapsın!”
Kendisine verilen 10 bin lira, 15 bin lira emekli maaşı aylar boyunca enflasyon arttığı halde sabit kalıyor ve her geçen gün alım gücü düşüyor, onu düşüneceğine başlıyor pazarcıyı, market sahibini, su aldığı büfecinin durumunu düşünmeye, onlar için kaygı duymaya:
“Her şeye zam geliyor, onlar da çaresiz!”
Bir bilse onların zincirin son halkasında olmadığını... Bir bilse onların aldıkları ürünün üstüne mutlaka kâr koyarak sattığını ve gelen zamlardan neredeyse hiç etkilenmediklerini...
Yüksek enflasyon hareket kolaylığı sağlıyor
Yüksek enflasyon, “gönlünce” zam yapmak isteyenlerin çok işine geliyor, onlara daha rahat zam yapma olanağı veriyor. Düşünsenize enflasyon yıllık örneğin yüzde 10 dolayında olsa böylesine zam yapmak kolay olabilir miydi, hele hele hizmetler sektöründe. Düşük enflasyon ortamında yüksek zam göze batar; “Enflasyon ne ki sen bu kadar zam yapıyorsun” diye çıkışan olurdu.
Ama enflasyon tüm mal ve hizmetler ortalamasında yüzde 70’lerde, en çok tüketilenler bazında yüzde 100’lerde seyrederken ne kadar da kolay zam yapmak! Hem zaten tüm toplum zamları kanıksamış, yadırgayan yok, yap yapabildiğin kadar!
Özellikle sabit gelirliler yüksek zamma ister istemez alışmış, hiç kimse herhangi bir mal ya da hizmete zam yapıldığında bunu anormal karşılamıyor; bir çaresizlik, bir kabullenmişlik hakimken...
Son örnek köprü ve otoyol zamları
Son olarak köprü ve otoyollara dün yüzde 35-60 arası zam geldi ya, bu zam da zincirin başlangıç kesiminde bir halka niteliğinde. Neyse ki bu zamların yıllık enflasyona tüm yansımaları dahil yalnızca 0.05 puan bir etkide bulunacağını duyup rahatladık ama yine de bu zamlar son halkaya bir şekilde yansıyacak.
Ne yani bu köprü ve yolları kullanmak durumundaki taşımacılık sektörü bu zammı sineye çekip kârından fedakarlık mı yapacak, çok komik! Bu zam da aşama aşama aktarılarak son halkaya kadar ulaşacak. Diğer bütün zamlarda olduğu gibi...