Gelir için ithalat vergilerine devam mı?

Sercan BAHADIR Gümrükte Gündem

İhracat tarafındaki gelişmeler bugünlerde gümrükte gündemin ana konusunu oluşturuyor. Pandemi döneminde en çok ihtiyacımız olan ihracatta sorun yaşamak en az istediğimiz şey olsa gerek. Ancak Suudi Arabistan ile başlayan ve net olarak nasıl bir karar olduğu anlaşılamayan bir boykot kararı ile halı, yer döşemeleri ve hazır giyim başta olmak üzere birçok sektörümüzün ihracatı engelleniyor. Yine geçen hafta Fas ve Tunus’ta yaşanan gelişmelerle bu ülkelere de ihracatta avantajlı vergi uygulamalarının sonlandırıldığı bilgisini aldık. Bu bölgelere toplam ihracatımız yaklaşık 2,2 milyar USD olduğundan dolayı bu zor dönemde bu ihracatın yapılamıyor olması oldukça önemli bir sorun.

Buna ek olarak, ihracat işlemlerindeki gümrükleme sürelerinin de uzaması maalesef ihracat pazarına ulaşmada engel olarak karşımıza çıkıyor. Bu gelişmeleri yakından takip edeceğiz. Ama bu hafta Yeni Ekonomik Plan (YEP) ve Orta Vadeli Program (OVP) hakkında konuşacağız. Çünkü ekonomik planlar genel olarak büyüme, işsizlik, dış ticaret politikaları ve enflasyon gibi makro ekonomik göstergeler için bir yol haritası niteliğinde oluyor.  Bu nedenle planların takibi iş dünyası açısından da öne arz ediyor. 2021-2023 dönemine ilişkin Yeni Ekonomik Plan (YEP), Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından 29 Eylül’de açıklandı. Önümüzdeki 3 yıla ilişkin planların yer aldığı YEP “yeni dengelenme, yeni normal, yeni ekonomi” teması ile ifade edildi. Buna paralel olarak da aynı döneme ilişkin OVP 8 Ekim tarihinde açılandı.

Dış ticarette korumacılığa devam ediliyor

YEP ve OVP birlikte değerlendirdiğinde ilk öne çıkan konunun yerli üretimi desteklemek amacıyla ithal yoğunluğu yüksek ürünlerin vergi oranları gözden geçirilerek bu ürünlerin ithalatının azaltılmasına katkı sağlanacağına işaret ediliyor. Dış ticaret ile ilgilenen veya (artık) ilgilenmeyenlerin de yakından bildiği bir konu %35 ile %45 aralığındaki ithalatta uygulanan yüksek ilave gümrük vergileri (İGV). İlk 18 Nisan tarihinde başlayıp 30 Eylül tarihinde nispeten azalması bekleniyordu. Ama geçen haftalarda yapılan değişiklik ile bu süre yıl sonuna ertelendi. Bu yüksek vergilere yıl sonuna kadar devam edileceği söylenirken YEP/OVP’den bu uygulamaya devam edileceği ve hatta yenilerinin ekleneceği anlaşılıyor. Şu ana kadar İGV tatbik edilmeyen ürün ya da sektörler açısından bu yönde bir gelişme olabilir.

Gerekçe yerli üreticiyi desteklemek gibi gözükse de bu konunun OVP’de “Bütçe Gelirlerine İlişkin Temel Politikalar” başlığında yer alması, gelir amaçlı bir yaklaşımın olduğuna da işaret ediyor. Son 6 aydır yüksek ithalat vergileri ve tarife dışı engellere rağmen bir türlü ithalatın azalmadığını da görüyoruz. Bunun nedenlerini ve yapısal sorunları birçok kez burada tartışmıştık. Bu noktada her ne kadar ithalatın azaltılması amaç gibi gözükse de artık İGV’ler gelir odaklı bir yaklaşım için varlığını koruyor diyebiliriz. Çünkü bu yılın 9 aylık tablosuna baktığımızda ihracatta azalışın, ithalatta ise artışın devam ettiğini görüyoruz.

 

Kısa kısa YEP/OVP

YEP/OVP’nin öne çıkan ihracat konusu olduğunu söyleyebiliriz. Artık özellikle e-ihracat konusunun altı çiziliyor. Pandemi ile öne çıkan e-ticaret alanında uluslararası rekabetçiliği ve bu alanda istihdamın arttırılması hedefleniyor. Dijitalleşme bu alanda oldukça yaygın kullanılıyor ve bu alanda da desteklerin olacağı anlaşılıyor. Ayrıca bireysel e-ihracatçılara yeni bir vergi teşviki getirileceği ifade ediliyor. Bu konu yeni girişimciler için oldukça önemli ve bu konuyu bireysel ihracatçıların da yakından takip edeceği görülüyor.

Yeşil mutabakat konusu ihracat açısından bu belgelerde yer alıyor. Son günlerde bu konunun kamuoyunda gündem olduğunu görüyoruz. Çünkü burada en kritik olan konu Avrupa Birliği (AB) bu mutabakata uymayan ya da şartları yerine getirmeyen ülke ya da sektörlere yönelik bir ithalat vergisi getirmeyi planlıyor.  En önemli ihracat pazarımızda bu yönde bir vergi olması durumunu kimse düşünmek bile istemiyor. Bu belgelerde bu konuya değiniliyor olmasından sürecin dikkate alındığını anlıyoruz. Bu kapsamda da kamu, özel sektör, STK’lar ve üniversiteler ile koordine edilerek AB ile diyalog içerisinde gerekli çalışmalar ve hazırlıklar yapılacağı ifade ediliyor.

Yine ihracatımız için önemli olan ve yakın zamanda hayata geçecek olan ancak halen belirsizliğini koruyan Brexit konusuna da değiniliyor. Sürecin belirsizliğine rağmen ikili ticaret anlaşma yoluyla orta ve uzun vadede ihracat üzerinde olumlu bir etki oluşturma potansiyeline işaret ediliyor. Özellikle AB tarafına da bu bakış açısı ile vurgu yapıldığı görülüyor.

Ne yapılmalı?

İthalat işlemleri tarife dışı engeller nedeniyle artık kolay olmuyor ve İGV gibi tarifelerle de oldukça maliyetli gerçekleşiyor. Buna kur etkisi de eklenince ithalatta ciddi bir yük olduğunu söyleyebiliriz. Buna rağmen ithalatımız bir önceki yıla göre azalmıyor. Azalmayan kalemlere baktığımızda ara malında daha çok olduğu görülüyor. Bu alandaki İGV ve tarife dışı engeller doğrudan üretime maliyetinde artış şeklinde ve sonuçta tüketiciye bir fiyat artışı olarak yansıyor. Bu açıdan bu vergilere tüketici gözü ile de bakarak enflasyon etkilerinin de araştırılması gerekiyor.

En önemli ihracat pazarımız olan AB tarafı için daha güçlü bir vurgu bekleniyor ama belgelerde buna rastlayamıyoruz. Özellikle gümrük birliği konusunda detaylı ve tam bir yol haritasını bu 3 yıllık dönemde göremiyoruz. Pandemi sonrası, AB pazarı için Çin’e alternatif olmayı hedefliyorsak AB ile gümrük birliğinden öte bir anlaşmaya ihtiyacımız var. Siyasi gündemin dışına çıkarak salt ticari gündemi dikkate alıp AB ile yeni bir ticaret ortağının gündeme getirilmesi gerekiyor. Bunun adı, imtiyazlı bir ortak ya da yeni nesil bir serbest ticaret anlaşması olabilir. Aksi durumda en önemli ihracat ortağımız olan AB ile ciddi sorunlar yaşayabiliriz.

Tüm yazılarını göster