Türkiye’deki işletmelerin %96’sı, KOBİ’lerin de %99’u aile şirketi. Ancak sorun bu şirketlerin uzun ömürlü olmayışında… Bunların sadece %30’u ikinci kuşağa, %12’si üçüncü kuşağa ve ancak %3’ü dördüncü kuşağa geçebiliyor. Ortalama ömür; 34 yıl. Ama gelin biz bunu da 11 adımda kısaltalım:
- Gölgesinde ot dahi bitirmeyen karizmatik baba. Dediğin dedik, çaldığın düdük olsun. Gençlere güvenme, sadece emret, onlara sorumluluk yükle, fakat yetki vermede cimri davran.
- Parasını senin verdiğin biri senden daha akıllı nasıl olabilir? Uzmanlıkları satın al ama onlara saygı gösterme. Hem onlar senin kadar bilseydi, şirketin sahibi onlar olurdu.
- Siyaset ile organik bağ. Ancak bu sayede ballı devlet işleri kapabilir, asansörle yükselebilirsin. Doğal büyüme ile asla yetinme, nepotizm (kayırmacılık) biraz da sana yarasın.
- Ortaklık kurma. Kurduysan kasaya yakın dur. Ortaklar hesabından çektiğin para ile kendine han, apartman, yeni işler kur. Ortağın sorgularsa; ondan ayrıl, ortağını dolandırmana ne engel var ki…
- En iyi kamçılayanı terfi ettir. Çalışanınla arana mesafe koy. Onları, seni sömüren canlılar diye belle. Her ekonomi zora girdiğinde öncelikle çalışanından kurtul, çalışanına vefa gösterme, buna değmez…
- Mobbinge göz yum. Zira sen üst düzey yöneticilerini gerdikçe onlar da anlamsız hedefler vererek alt kadrolarını gerecektir. Gerilim altında verim alma inadından asla vazgeçme.
- Şu sıralar “aile anayasası” pek moda. Sen de bir tane hazırla… En güçlü sesin dediklerini tek taraflı dayat ve aile bireylerine de kabul ettir. Bu anayasaya sen uyma ama onlardan sadakat bekle…
- Bağımsız yönetim kurulu üyesi de şu sıra gözde… Birilerini bul, fakat aykırı fikir ileri sürenleri derhal uzaklaştır. Neticede sen her şeyi bilen, bulan, yapansın. Onlar da kim ki…
- Halka açılmayı tamamla. Sonra da kendi kağıtlarınla oyna… Piyasadan parayı topladın ya şimdi açıldığının birazını geri kapan. Neticede bu şirket senin ve halka açılıp saçılmak mülkiyetine zarar…
- Eltikrasi, Elitokrasi (seçkinler yönetimi) değil, bas bayağı eltikrasi… Eltileri, damatları, gelinleri, çocukları filan şirkete doldur. Böylece şirketin ailenin oyun bahçesi haline gelsin.
- Yönetim bilimlerinden, profesyonel uzmanlıklardan, pazardaki gelişmelerden, teknolojik yeniliklerden, hele ki “müşteri patrondur” zırvasından uzak dur. Senden âlâ patron mu var?
NOT/ Kan bağını akla rutbe yaparsan batarsın
Aile şirketinin kurucusu; yönetimde rüçhan sahibidir. Ancak sürdürülebilir aile şirketi olabilmesi için kendi kültürüyle çelişmeyen fakat kurumsal yönetim ilkeleriyle de barışık yöntemler geliştirmek zorundadır.
Başkasından kopya kurumsallıklar, şirkete para ve zaman kaybettirir. Şirketin duvarına “Misyon, Vizyon, Strateji” yazmakla kurum kültürü oluşmaz. Kurucunun vermesi gereken kritik karar şudur; “Aile büyüğü mü, yoksa en iyi yöneten mi söz sahibi olmalıdır?”
Aile şirketinin bilge liderliğinin formülünü yazayım; “Ben bilmem ama bileni bilirim, bulurum ve onu şirketimde söz sahibi yapar, ben de onun hizmetine girerim.”