Bu günlerde, biliyorum, çocuklarda, gençlerde ve tabii ki ebeveynlerde müthiş bir telâş var.
Çocuklar / Gençler;
Hangi okulu tercih edecekler,
Nereye gidecekler,
Ne okuyacaklar,
Hangi mesleği yapmaya talip olacaklar, gibi çokça soru var akıllarda.
Ön şart;
Bu seçimi yapabilme hakkını ilgili sınavları vermek şartı... Buna gerek şart dersek, bir de yeterli şart var ki o biraz daha kolay gibi görünür, ama aslında hiç öyle değildir. Seçim için gereken puanı aldıktan sonra, zamanında sizin için en doğru olan seçimi yapmak lâzım. Bu en zor olanı. Bu seçim hayatın her aşamasında var. Liseye başlarken ve bitirdikten sonra olanları en önemliler.
Daha önce de www.ekonomim.com ve www.zoomyatv.com da, @hasanardic7.com hesabımda bu konuda uzun uzun yazdım, tekrarlar yaptım. Deneyimlerimi ilettim. Umarım yararlı olmuşumdur. Zaman zaman konuşmalar yaptığım üniversitelerde, panellerde de bu konuyu yeri geldikçe ve dinleyici kitlenin yaş grubuna göre bu konuyu işler, soruları yanıtlarım. Benim için de çok önemli.
Aşağıda, önem sırasına bakılmaksızın bazı notlarımı, deneyimlerimi, önerilerimi olabildiğince geniş tutmaya çalıştığım bir yelpazede sunuyorum. Bunu bir kaç yıldır yapıyorum, ümit ederim bu yıl zamanlama olarak geç kalmamışımdır.
Seçenekler, yöntemler, tercih ve analiz yapmanın kritik noktaları;
■ Bir ideal belirlemeli ya da var olan meslek idealine erişmek için yapılması gereken her şey yapılmalı,
■ Bu hedefi çok doğru olarak, düşünerek ve örneklere bakarak belirlemeli,
■ Bu seçimin gereğini; tam ve doğru olarak, zamanında yapabileceğinize tam olarak inanmalı,
■ Bu yolda artık ve bundan böyle tek başınıza ilerlemeye de karar vermelisiniz. Lise, bir ölçüde de olsa, üniversitede öğrenci veliliği yoktur. Zaten olmamalı da.
■ Bol bol test çözmek, seçilecek meslek dalına göre yönlenmek gerekli,
■ Bütün bu işleri yaparken bir şekilde bir işte çalışmak, imkan varsa Üniversiteye giriş kurslarına devam etmeli..
■ Özetle bildiğimiz standart öğrenci türünü temsil eder olmaktan çıkmalı,
Maalesef sınavlı kabulün yapıldığı üniversitelerde, ülkelerde durum bu çerçevede… Bu tür coğrafyalarda ya da eğitim sistemlerinde zaman içinde hepimizin yaptığı eğitimde eşitsizliğe karşı mücadele etmek. Bunu kazananların şansı var.
■ Asla ve kat’a unutulmaması gereken; en az bir yabancı dili (İngilizce, Fransızca, Almanca) çok iyi derecede bilmeli. Bunun için de yabancı dilde eğitim yapan yabancı menşeili bir liseye gitmeli ve hazırlık sınıfı dahil okuyarak mezun olmalı.
■ Ailenin maddi ve manevi desteği olmalı.
Hayâller ve gerçekler;
■ Hayaller ve gerçekler maalesef her zaman örtüşmez. Zaten; başarı, mutsuzluk, kazanç vb kavramlar da bu örtüşmemenin çeşitli tanımları…
■ Yapmamız gereken hayalimiz iyi bir eğitimi yapmak, ama belki hayatın gerçeği bu olanağı bulamamak da olabilir. Bunun çeşitli versiyonları olabilir; Sağlık, maddiyat, geçmiş eğitimler.
■ Aynı şehirde, aynı ülkede bu imkânı bulmak / bulamamak,
■ Çalışarak okuma şansını yakalayabilmek…
Yukarıda sıraladıklarımızın hepsinin gerçekleşmesini beklemiyoruz, karamsar olmamalıyız, ama anlamsız iyimserlik de(şans) güvencemiz olmuyor. O güzel yılları, gelecekte daha güzel yıllar olarak yaşamak için feda etmek genelde gerekiyor ve öyle de oluyor. Ama “Keşke…” demenin maliyeti ölçülemez derecede yüksek…
Doğru meslek / Yanlış Meslek seçimi;
Aslında böyle bir şey yok. Bu tamamen kişisel bir bakış açısı. Ama tabii bir de imkânlara tartmak ve o doğrultuya da yol vermek lâzım.
■ Sağlık nedenli engeller; örneğin giderilemeyen bir konuşma engeli avukat olmanızda size zorluklar getirir, kan görünce fenalaşan birini eğitimle tıp fakültesinde eğiterek cerrah olmasını sağlamak…
■ Maddi imkân kısıtlılığı nedenli olarak çalışarak para kazanmak zorunda olan kişilerin eğitimi ağır olan fakültelere gitmeye çalışması çok anlamlı gelmiyor.
■ Benzeri birçok nedeni sıralamak mümkün olsa da bazen kırıcı olacağını düşünerek vaz geçmenin daha uygun olacağına karar veriyorum.
Gerçekçi olmak gerekiyor ama en fazla 18 yaşında olan gençlerin ne kadar realist olmasını bekleyebiliriz ki…
“Çok çalıştım, testler çözdüm, geçmiş sınavlarda gelen soruları ezberledim, kursa da gittim, ama olmadı işte” diye bir şey yok. Sabır ve özveri… Olmazsa cevap ya da savunma bu değil.
Çalışmak, çok çalışmak, daha ötesinde istemek çok önemli… Bunu yaparken sıkılmadan çalışmak da çok önemli. Yaşa göre ağır sorumluluklar bunlar. Ama bir de şöyle düşünelim; yapan da yapıyor hani…
Eğitim sistemimizdeki yıllar öncesinden gelen tutarsızlıklar, istikrarsızlıklar artık neredeyse esas eğitim politikamız gibi oldu. Kimse siyasî bir eleştiri olarak görmesin; Eğitimin çeşitli süreçleri bakımından Amerikan Robert Lisesi ile Çorum… Lisesi eğitimlerini ne kadar karşılaştırabilip denklik arayabiliriz. Burada inanın abartı ve aşağılama yok. Realite bu… Ya da Purdue University ile örneğin Bolu falanca Üniversitesi eğitimi mukayese edilirse sonuç ne olabilir…
Sonuç olarak gençlerin, ailelerin eğitim konusunda işleri zor. Kolaylıklar dilerim. Bu arada program ortağım değerli arkadaşım Prof. Dr. Can Bilgili ile zaman zaman (Youtube) zoomy tv de bu konularda eğitim programları yapıyoruz, zoomya TV de yazılarımız yayınlanıyor. Arayın, bulun, sorun cevaplayalım. Bu hizmeti gençler için onlara yardım etmek için yapıyor ve ücret almıyoruz.
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında bizim de elimizden gelenlerden biri; böyle bir hizmet sunmak, gençlere hediye etmek…