"Karantina Günleri" bize geleceğimizi yönlendirecek "eğilimleri öngörme" için bir "fırsat" olarak değerlendirilmeli. Sizinle paylaşacağımız otuza yakın saptamanın "eksikleri ve yanlışları" üzerinde düşünce üretmek herkesin hakkı. Ama bir şeye "hakkımız da yok, lüksümüz de": Bu tür düşüncelere hiç bir katkı yapmadan olumsuzluk üretmeye.
Herkese açık çağrı yapıyorum: İçinden geçtiğimiz kriz sürecinin sağlık boyutu dışında bu tür entelektüel boyutuyla ilgili sınırlı tartışma var. Tam tersine şimdi en az zamanımızın yüzde ellisini "olası gelişmelerin yaşam biçimi ve yaşam tarzlarımızı(•)" nasıl etkileyebileceğini bilgiye dayalı sorgulamalardan geçirmeliyiz.
01- "Erişim, iletişim, paylaşım, etkilemiş ve yönetişim" kavramlarının içeriklerini oluşturan bileşenler farklılaşacak.
02- "Dinamik envanter, sistemli arşiv ve meta veri analizleri" karar sürecini kısaltan etkili araçlar olarak hep gündemimizle olacak.
03- "Veriyi üretmek, üretilmiş veriye erişmek, veriyi saklamak, veriyi depolamak ve veriyi işlemek" maddi ve kültürel zenginlik üretmenin belirleyici girdisi olma konumunu güçlendirecek.
04- Ayıklanmış ve işe yarar verinin bir "nesneye ya da iş yapma metoduna dönüştürülmesi" yetkinliği rekabet gücünün kök hücresini oluşturacak.
05- Verinin işlenmesi aşamasında" tutarlı bir kuram, işleyen modeller ve benzetimler" değeri artacak.
06- Bir kuram çerçevesinde "zihni model" oluşturanlar ve "zihni modelin varsayımlarını sürekli sorgulayanlar" iki adım önde olma pozisyonunu koruyacak.
07- İçinde bulunduğumuz ekosistemin etkileşimlerinde "proaktif" olanlar kazanacak, "reaktif" olanlar yitirecek.
08- Yaşadığımız "katlanarak değişme" olgusunun yarattığı "belirsizlikler" insanlığı "sürekli kriz koşullarında yaşamaya" zorlayacak. "Kesintisiz kriz koşullarıyla yaşamayı öğrenmeyi" erken içselleştirenler geleciğin öncü toplumları olacak.
09- Aklını başkalarına emanet etmeyen "güçlü bireylerin" oluşturduğu, özgür ve özgün düşüncenin kritik büyüklüğe ulaştığı, karar süreçlerinde "bilimsel ölçülerin" öğretilmiş değerlerin önüne geçtiği "güçlü devleti" oluşturan "kapsayıcı kurumları" öne çıkaran "yönetişim kalitesi" gerekecek.
10- Erişilebilirliklerin artması "demokratik iknaya" dayanan "etkileşimlerin" önemini artıracak.
11- Verilerin "anında paylaşılma potansiyeli" daha önceki dönemlerde egemen olan " kitle gücünden yararlanma" olgusunu değiştirecek; "büyük kitle aracığıyla hedef kitleye erişmenin yerini önceden belirlenmiş hedef kitleyi yakalama gücü" alacak. Sözü edilen bu eğilim ticaret sistemlerinde "pazarlama ve satış metotlarını" değiştirecek.
12- "Kültürel önyargıların anı temas kırılganlıkları" için toplum nasıl hazırlanacağı sorunu önemli bir gündem maddesi olacak.
13- Bağlantı olanaklarının artması ve iletişimin kolaylaşmasının yarattığı "etkileşimin" yeni geçim örgütlenmesinin yapı, işlev ve kültünü de farklılaştıracak.
14- "Hizmet üretimi değeri - mal üretiminin değeri" yönünde gelişme hızlanıyor. Bu yeni durum "ulaşılabilirlik ve erişilebilirlik" örgütlenmelerini yeniden tanımlamamızı gerektirecek
15- "Kentleşme eğiliminin" kitleleri dar mekanda toplamasının yarattığı "yakınlaştırma kadar "yarıştırması da" yaşam biçimleri ve yaşam tarzları üzerinde etkili olacak. Topluluk halinde yaşayan canlıların hemcinsleriyle ilişkilerini ayarlamasını anlatan "sosyal mesafe ayarlarını" yeniden tanımlamak zorunda kalacağız.
16- "Veri-odaklı değer üretiminin" merkezi konumunun artması, "hizmetler ve fikri ve sinai mülkiyet akışkanlığının" hızlanması, içe dönük olan "ulus devlet kurumlarının yetersiz kalması" nedeniyle "küresel kapsayıcı kurum ihtiyacını" artıracak; "yeni medeniyetin çerçevesini bu yeni kurumlar belirleyecek.
17- Özellikle mobil iletişim teknolojilerinin(5G) " bağlantı, iletişim ve işbirlikleri potansiyellerinin" yapılandıracağı "insanla iş ilişkileri, yaşam biçimleri ve yaşam tarzları" konusunda "beklenti yönetiminde" iklim değişikliği, gıda güvenirliliği, içme-- - kullanma sanayi suyuna erişim, enerji güvenirliliği, sağlık örgütlenmesinin yönetimi, iç ve dış güvenlik sağlamaya yönelik örgütlenmelerin yapılandırması küresel gündemin ilk sıralarında yer alacak.
18- Yeni üretim, ulaşım ve iletişim koşullarının yapılandırdığı kurumsal ilişkilerin belirleyeceği "rekabet sistemi ve rakip algısının" erken uyarı anlayışıyla tanımlanması ve toplumsallaştırılması hayati önemi sahip olacak. Yeni rekabet sistemini yaratacak olan "mekansal ve zamansal mesafe ayarlarını" zihnimizde netleştirmeden sağlıklı gelecek inşa etmemiz mümkün olmayacak.
19- Dışımıza yaptığımız yolculuktan çok içimize yaptığımız yolculuklar avucumuzun içine daha büyük değerler koyabilmemizi sağlayacak. "Küçük veri ile büyük veri dengelerini" nasıl kuracağımıza ilgili net bilgi sahibi olmamız, etkin koordinasyon yapabilmemiz ve öncelikleri belirleyerek odaklanmamız geleceğin inşasının temel yapı taşını oluşturacak.
20- "Zihni modellerimizin varsayımlarını" sorgulayarak "dünya görüşümüze ince ayarlar yapmamız" ve "model ve benzetim" araçlarını etkin kullanmamız için " eli boş dönülmeyen tek yolculuk olan içimize yolculuk yapma" önemli bir yetkinlik haline gelecek.
21- "Derin öğrenme ve uzmanlık derinliği" gelecek inşasının etkin araçlarıdır; "analitik yetkinliği" geliştiren öğrenim ve öğretim altyapılarını kurarak, "eğitim sisteminin etkinleştirilmesi" büyük resmin önemli parçalarından birini oluşturacak.
22- İnsan doğasının "yüksek dokunma etkisi", gelişmekte olan "ekran-odaklı etkileşimle" nedeniyle önemini yitirmektedir. Gelişmiş ülkelerde yapılan araştırmalar 40 yaş altı gençlerde bir mekanda "gruplarla buluşma" eğilimini hızla gerilettiğini göstermektedir. Yeni koşulların yarattığı "etkileşim örgütlenmesinin" de kültürel değerleri dönüştürmesi, "psikolojik mesafe ayarlarını" yeniden yapılması ihtiyacını hızla artıracak.
23- Düşündüklerimiz ve tasarladıklarımız ile yapabildiklerimiz ve kullandıklarımız arasındaki makası anlatan " deneysel mesafeler" değişecek. Bilgisayar ortamının yarattığı olanaklar, özellikle "üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim teknolojisinin" etkilediği "yeni malzemeleri yeni nesnelere dönüştürme potansiyelleri" rekabeti derinden etkileyecek. "Deneysel mesafe ayarına" özen göstermek gerekecek.
24- Üretim sisteminde en ilerde olanların düzeyini yakalamak "hüner sahibi" olmak; teknolojilerin yarattığı "homojenleşme süreci" nedeniyle kolaylaştığı için, hünere akıl katmayla ulaşılabilen "yaratıcı yenilik üretimi" önemini artıracak.
25- İnsanlık tarihinde ilk kez yaşanan bu kadar yoğun kentleşmesin sadece kent içi ulaşımda değil, kent insanının kritik ihtiyaçları olan gıda güvenliği, içme ve kullanma suyu, sağlık hizmeti örgütlenmeleri, yaşlı nüfusun sorunları, çocukların korunması gibi alanlarda "fayda ve maliyet analizine" dayalı, "kâr-odaklı" anlayıştan uzak "toplumsal yararı gözeten" ihtiyacın tepe noktaya erişebileceği olasılıkları göz önüne alan bir "kapasite ve teknik olanak yaratma" örgütlenmesi gerekecek.
26- Her alanda "analitik yetkinliğin" üst düzey metotlara ve küresel ölçekli standartlara ulaştırılması çok önemli bir toplumsal güç olacak. Bu nedenle, toplumda "seçkin azınlıklar yetiştirme stratejisi" hayati önemi olan bir konu olarak gündemimizde canlı kalacak.
27- Akıllı ve bağlantılı ürünlerin hızla yayılması, üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim teknolojinin ağırlık kazanması koşullarında "üretimin bireyselleşmesi" olgusunu "fetiş" haline getiren toplumlar, "toplumsallığın" insana özgü yanını ihmal ederse, Çovid-19’un kanıtladığı gibi "her şeyin bir anda çaresiz kaldığı durumlar yaygınlaşacak."
28- Her alanda yaşadığımız olağanüstü değişim ve dönüşüme rağmen "hayatın sabitleri" kendini koruyor. Günlük yaşamdan devlet yönetimine kadar sorumluluk alanlar, olguların başlangıcındaki "belirsizlik koşullarını" belli bir varsayımlarla "zihni modele/kurama" dönüştürmesini içselleştirilirse… Belirsizliği aşmak için gerekli olan "verilere erişme, depolama ve işleme için model ve benzetimlerden" yararlanılırsa… Varsayımlar "deneylerle doğrulanır, desteklenir ya da yanlışlanır; standart bilgiye erişilirse…" Aşılması gereken kademeler özenle geçildikten sonra "uygulamalar" yapılır , "tasarlanan ile uygulanan sonuçlar" geribildirimlerle belirlenir; "ince ayarlar yapılarak sürdürülebilir gelişme güven altına alınırsa" Süleyman Demirel haklı çıkacaktır: "Çare tükenmeyecektir". Carl Sagan’ın dediği gibi, " Her şey hiç değişmesiydi; her şey hep aynı olsaydı bilim olmazdı. Her şey hiç anlaşılmayacak kadar kaos içinde olsaydı, yine bilim olmazdı. Bilim diye bir araç var, biz onunla sorunlarımızı çözüyoruz". Bugün yaşadığımız sorunlara da bir "çare" üreteceğiz.
29- Bütün canlıların üreme, mutasyon, ayıklama, yalıtım ve işbirliği ile "evrimleştiğini" kabul edelim. Canlıların uzun ömürlü olanlarının " En güçlüleri olmadıkları gibi, en akıllıları da olmadığını; uyum yetenekleri yüksek olanlar olduğunu" unutmayalım. Şimdi bir büyük değişim ve dönüşüm döneminden geçerken, uyumun özünde yatan temel etkenin "içimize yolculuk" yapma olduğunu kendimize güçlü bir biçimde anımsatalım. Mevlana’nın dediği gibi "şimdi yeni şeyler söylemek lazım" sözünü bin yıla varan zamanın aşındırıcılığında bile neden yaşadığını düşünelim. "Bugünün çamaşırını dünün güneşiyle kurutmamızın mümkün olmadığını" anlayalım…Hacı Bektaş’ın uyardığı gibi "Her ne arar isen kendinde ara" şiarıyla yola çıkalım. Yıldız Kenter’in uyarısını yolumuza ışık edelim: "Kendisiyle başa çıkmasını beceremeyen, başka hiç bir şeyle baş edemez!"
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
(•) "Yaşam biçimleri, yaşam tarzları ve yaşam kalitesi" başlıklı 22 Aralık 2012 tarihinde Dünya Gazetesi’nde yayınlanan yazım şu şekildeydi:
Üretim, ulaşım ve iletişim teknolojilerinin iç bütünlüğünün yarattığı karşılıklı-bağımlılıklar ve oluşturulan ağlar toplumun yapısını belirler. Yaşam tarzı araştırmaları, toplumun yapısını, kesitlere ayrılmasını ve oluşan katmanları inceler. Janet Schayan in söyleşisinden ve derlemelerinden yararlanarak, yaşam biçimi ve yaşam tarzı ve yaşam kalitesinin bileşen ve bağlamlarını açıklamaya çalışalım.
Üretimin mekânsal yaygınlığı, kentleşme sürecinin hızlanması yaşam biçimi ve tarzlarını çeşitlendiriyor. Yaşam biçimi, insanların bir arada yaşama şekilleridir: Hayat arkadaşlığı, evli birliktelik, evli olmayan birliktelik, çocuksuz birliktelik, aynı evi paylaşma, yalnız yaşayanlar, partnerinden ayrı yaşayanlar, birden fazla kişiyi kapsayan hanede yaşayanlar, internette tanışarak evlenenler, anne-baba olanlar, çocuğu yalnız büyütenler, reşit olmayan çocuklar, reşit çocuklar, aileyle birlikte yaşayan çocuklar, aileden ayrı yaşayan çocuklar, aynı evi paylaşanlar, internette tanışanlar, internette tavsiye ile alış-veriş edenler, okul arkadaşlığı, işyeri arkadaşlığı vb.
Ayrıca tam zamanlı ve yarı zamanlı çalışma, proje-odaklı işlerin yaygınlaşması, kiralama usulü çalışma, dışardan iş yapma gibi "atipik istihdam" da yaşam biçimlerini farklılaştıran etkenlerdir.
İnsanların yaşam biçimlerindeki farklılıklar gibi, yaşam tarzları da onları birbirinden ayırır.
Yaşam tarzı, yaşamı nasıl sürdüreceğimizle ilgili temel seçimlerimiz ve genel hayat görüşümüzdür. Geleneksel yaşam tarzları, güvenlik, alışkanlıklar, geleneksel erdemler gibi uçta olmayan, herkesin zihninde meşrulaştırabileceği ortada yer alan anlayışa dayanır.
Toplumun kendi içindeki katmanlarda, bir alt sınıfından bir üstekine geçiş arayışları yaşam tarzını farklılaştırır. Bu yaşam tarazı içinde merkezi kavrayış işe odaklı olabileceği gibi, eğlence, dinlence vb. alanlara da odaklanmış olabilir.
Birbirine benzeyen yaşam tarzları toplum içinde kendine özgü birliktelikler oluşturur; bir yere ait olma güveni yaratır. Toplumsal yaşamda benzer anlayışı ve yaşam tarzları olanlar bir araya gelir; bu birliktelikte en önemli etken "aidiyetin yarattığı güvenin" insanları rahatlatmasıdır…Ait olduğumuz gruptan dışlandığımızı hissettiğimizde "güvensizlik" algıları güçlenir…
Toplum katmanları arasında, sosyal ve ekolojik alanda sorumluluk üstlenenler, genellikle entelektüel düzeyi yüksek olanlardır. Kültür ve yaratıcılık kesimi de, sosyal sorumluluklara karşı duyarlıdır.
Tek bir yaşam tarzı yerine, değişik yaşam tarzlarından söz edebiliriz.
Postmodernizm ve bireysellik küreselleşme ve Bilgi Toplumu aşamasında öne çıkmıştır. İnsanlar Sanayi Toplumu aşamasında emek-sermaye eksenli bir yaşam tarzı benimsemişti. Ayrıca, büyük ideolojilerin oluştuğu, ideolojiler bağlamında kamplaşmaların yaşandığı bir dönemden geçtik. Emek-sermaye eksenli algı, yaratıcı-yenilikçi algıyla yer değiştirdiğinde, işçi sınıfı eksenli siyaset algısı da, işçi sınıfının siyasetteki rolü de değişti. Sınıf-odaklı ayrımın alanı daraldı… Sonuç olarak, içinden geçtiğimiz zaman kesitinde yaşam biçimi ve yaşam tarzlarını örgütleyen değerler sistemi de kaynaklar farklılaştı.
Ataerkil aile yapısının çözülmesi, çekirdek ailenin öne çıkması, kentleşmenin hızlanması da yaşam biçimlerini ve tarzlarındı yeniden yapılandırıyor. Bu yeni yapılanma, daha önce kesinleşmiş, tanımlı, katı ve kesin betimlemeleri olan rolleri farklılaştırıyor.
Aile modelleri gittikçe daha çeşitleniyor. Geleneksel ataerkil aile, sosyolojide "farklı dönemlere ait olanların eş zamanlılığı ilkesi" çerçevesinde varlığını korusa da, giderek daha seyrek rastlanır hale geliyor. Bu durum, daha önce hayatı yönlendiren geleneksel kurumların " bağlayıcı gücünü" azaltıyor; kişisel irade önem kazanıyor; insanlar artık "eğilmek ve kırılmak" pahasına birlikte yaşamayı sürdürmüyor; yaşam biçimleri ve tarzlarını değiştirerek yollarına devam ediyor.
Büyük kentlerin yaşam tarzlarının laboratuvarı olma işlevi giderek güç kazanıyor. Büyük kentler, cazibe merkezi olma işlevleriyle, ülkelerin mıknatısı olma özelliğini artırıyor. Kent turizminin artması, ekonomik gelişmelerin kent merkezlerine yoğunlaşması, sosyal ve kültürel yoğunluk ve derinliğin kentlerde oluşması yaşam biçimleri ve tarzlarını da değiştiriyor: Hava sahası trafiği, turist yoğunluğu, iş toplantıları vb. uluslararası çekicilik göstergeleri arasında yer alıyor. Otel odaları, uluslararası turistler, uluslararası şirket toplantıları, havalimanlarının hareketliliği, yolcu trafiği, toplu ulaşım sistemleri "uluslararası çekicilik"; kültürel hareketlilik, yaşam kalitesi, çalışma çağındaki nüfus, trafik yığılmalarının azlığı vb. değişkenler de "yaşanabilirlik" ölçütleri olarak kullanılıyor.
Büyük kentler insanları birbirine yakınlaştırıyor ama, aynı zamanda yarıştırıyor da. Büyük kentlerde her şey herkesin gözleri önündü oluşuyor. İnsanların birbirlerini "büyük gözaltına" almış olmaları, daha toleranslı olma ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Kentlerde çeşitliliğin alabildiğine artması, kırılganlık yaratan etkenlerin çoğalması "yaratıcı yıkıcılık fırsat alanını" genişletiyor. Kenti kendine özgü kılan, kent kimliğini ortaya çıkaran zenginlik fırsatları "yaratıcı kesimlerin" oyun alanlarını genişletiyor.
Yaşam kalitesi ve yaşam memnuniyeti, insanların kendi yaşamlarını nasıl algıladıkları bir bütün olarak nasıl değerlendirdikleri anlamına gelir.
Yaşam biçimi ve yaşam tarzı kavramı daha bireyseldir; "yaşam kalitesi" kavramının ise toplumsal ağırlığı fazladır.
Yaşam kalitesini belirleyen ölçütleri şöyle ayırabiliriz:1) Çalışma koşullarıyla ilgili olanlar, 2)Eğitim-öğretim kapsamında yer alanlar, 3) Sağlık hizmetleri kapsamına girenler,4)Barınma koşullarını kapsayanlar, 5)Çevre odaklı olanlar, 6)Güvenlikle ilgili olanlar, 7)İnternet ve dijital teknolojileri kullanma olanakları vb.
1)Çalışma yaşamıyla ilgili olanlar: Yaşam kalitesinin göstergeleri arasında çalışma yaşamıyla ilgili ölçütler kullanılır: "Çalışma saati" yaygın kullanılan ölçütlerin başında yer alır. Çalışma saatlerinde, ülke ortalaması ile benzer ülkelerdeki ortalamaya bakarak yerimizi belirleyebiliriz. Gelişmiş ülkeler bağlamında da OECD ülkeleri ortalaması ile bir karşılaştırma yapabiliriz.Çağdaş devletin üç temel görevi vardır: Herkese geçimini sağlayabileceği iş sahibi yapma… Herkesi barınabileceği bir konuta kavuşturma ve konutla iş, alışveriş ve eğlence yerleri arasında hızlı, güvenli ve konforlu ulaşım sağlama… Yaşam kalitesinin bu üç temel görevin yerine getirilmesiyle doğrudan ilgisi vardır.
İstihdam, insanın birey olarak özgüvenini artırdığı gibi, toplumun bir parçası olma duygusunu artırır ve pekiştirir. İstihdam düzeyi, iş arayanların kendine uygun bir iş bulabilmeleri, yaşam kalitesini artırmanın temelidir.
İnsan çalışmaya göre tasarlanmış canlıdır ama boş zaman gereksinimi de vardır. Çalışma ve boş zaman arasındaki dengeyi kurabilmemiz de yaşam kalitesini artırır. Bu açıdan da göçler ve kentleşmenin artması, kentiçi ulaşımın erişebilirlik olanakları yaratmasının "kentlilik bilincini" artırma ve "hemşehrilik algısının tabanını genişletme" işlevi vardır.
2) Eğitim-öğretim kapsamında yer alanlar: Yaşam kalitesini belirleyen bir diğer etken de eğitim-öğretim olanakları ile ilgilidir. İyi eğitim-öğretim fırsatları, iş bulmayı kolaylaştırdığı gibi, ekonomik ve sosyal olanaklara erişebilirliği de artırır. Erişebilirlik alanının genişlemesi, sosyal olanakların çeşitlenmesi, refah algısının yaygınlaşması yaşam kalitesinin artmasını sağlar.
3) Sağlık hizmetleri kapsamına girenler: İnsanların canını ve aklını koruması, neslini sürdürmesi sağlık hizmetlerinin yaygınlığı ve derinliği ile ilgilidir. Bu nedenle, ortalama ömür süresi, bebek ölümleri, doğum sırası kadın ölümleri, çocuk ve yaşlı bakımı için oluşturulan fiziki sermaye, okulu yaşında sağlanan süt ve diğer gıda olanakları, ilaçları alabilme düzeyi vb. sağlık hizmetlerin erişebilir olması da yaşam kalitesini belirler.
4) Barınma koşullarını kapsayanlar: İnsanlar için barınma bütün gelişme aşamalarında önemli olmuştur. Özellikle avcı-toplayıcı aşamadan yerleşik düzene geçince barınmanın önemi daha da artmıştır. Küreselleşme süreci ve kentleşmenin hızlanması da barınma koşullarını, yaşam kalitesinin merkezine yerleştirmiştir. Barınma koşulları ve barınma için yapılan harcamaların toplam gelir içindeki payı tek başına yaşam kalitesinin göstergesi değildir ama, yaşam kalitesinin bu bileşeni bağlamları ile birlikte ele alındığında, önemli gösterge haline gelir.
5) Çevre odaklı ölçütler: İnsanoğlunun bugün eriştiği deneyim ve bilgi düzeyi ile dünyanın taşıma kapasitesi arasındaki dengesizlik bütün insanlığı tehdit eden bir olgu olduğu gibi yaşam kalitesini de düşürmektedir. Toprak, hava, su kalitesi ve yeşil ortama sahip olmanın yaşam kalitesini artırıcı etkileri vardır.
Yenilenebilir enerji ve çevre koşullarının korunması ve geliştirilmesi yaşam kalitesini yükseltir.
6) Güvenlikle ilgili önlemler: Güvenlikle ilgili temel ölçüt sosyal birlikteliktir. Zor zamanlarda sığınılacak bir akrabanın, yakının ve dostun varlığına inanma, yaşam kalitesini artırır. Siyasi ve ekonomik istikrar, sürdürebilir büyüme güvenli yarınlara gidildiğinin göstergeleridir; yaşam kalitesini artıran etkenlerin başlarında yer alır. Gelir dağılımının adilliği, kurumların işlerliği, yargı sisteminin işleyişi, güvenlik güçlerinin yansızlığı, ticarette eşdeğerlilik ilkelerinin geçerliliği yaşam kalitesinin diğer göstergeleridir; izlenmesi ve şeffaf biçimde kitlelerle paylaşılması gereken gelişmeler olarak algılanmalıdır.
7) İnternet ve diğer dijital teknikleri kullanma: Teknoloji, insanın çıplak gücüyle yapamadığını, aklını kullanarak bulduğu araç ve metotlarla yapmasıdır. Hane halkı başına kullanılan bilgisayar, mobil iletişim araçları, dijital teknolojilerde bir üst jenerasyona geçiş hızı vb. göstergeler de "yaşamı kolaylaştırma" araçlarıdır; yaşam kalitesini artırırlar.
Sonuç: Kavramların içeriklerini oluşturan bileşenlerini belirleme ne anladığımızı netleştirme anlamına gelir. Ne anladığımız netse, kullandığımız dil de netleşir. Dil, anlama ve anlatmanın temel aracıdır; düşünce ve davranışların da yönlendiricisidir. Yaşam biçimleri yaşam tarzları ve yaşam kalitesine ilişkin kavramları bileşen ve bağlamlarını netleştirmeye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.