ABD'de Kasım ayında yapılacak Başkanlık seçimleri öncesinde, mevcut demokrat Başkan Joe Biden sıkıntıda.
15 eyalette birden ön seçimin yapıldığı "süper Salı" da, tahmin edilenin dışında bir sonuç vermedi. Demokratlar Biden, Cumhuriyetçiler ise Trump'ın Başkan adaylığı etrafında birleşti. Seçimlere sadece 8 ay kala tüm kamuoyu yoklamaları Trump'ı önde gösteriyor.
Üstelik aleyhine açılmış cinsel saldırıdan, vergi yolsuzluğuna, gizli evrakların ifşasına kadar çok sayıda davanın da Trump'ı "durdurmayacağı" ortaya çıkmış durumda. ABD Yüksek Mahkemesi'nin oy birliği ile aldığı Trump'ın ön seçim oy pusulalarında isminin yer alması gerektiğine ilişkin karar, Amerikan yargısının seçimlere müdahil olmayacağını ortaya koydu.
BAYAN BİDEN'IN "FIRST LADY DAVETİ" SARPA SARDI
Trump'ın yıldızı giderek parlarken Biden yönetimi de panikleyip, yanlış üzerine yanlış yapıyor; Rusya'yı sıkıştırmak için Washington'da düzenlenmesi planlanan "first lady'ler zirvesi" mesela, davet edilen iki kritik kadının da "gelmeyi kibarca reddetmeleri" üzerine Biden yönetimi açısından "diplomatik şov" olmaktan çıkıp, skandala dönüşmüş durumda;
Davet, ABD'nin First Lady'si Jill Biden adına, Rusya'da hapishanede ölen Rus muhalif lider Navalny'nin eşiyle, Ukrayna First Lady'si Olena Zelenska'yı aynı karede buluşturmak için yapılmıştı oysa. Amaç, üç kadının bir arada fotoğrafları ile hem dünyaya "ABD Ukrayna'dan vazgeçmiyor" mesajı vermek, hem de Başkan Biden'ın Ukrayna'ya yardım paketini bir türlü geçirmeyen Amerikan Kongresi üzerinde baskı kurmaktı. Ancak Amerikan diplomatlarının "hesaplayamadığı" Navalny'nin yaşarken savunduğu Rus milliyetçisi politikalar oldu. Bunlardan en çok öne çıkanı, Navalny'nin Rusya tarafından sahte referandumlarla ele geçirilen Ukrayna toprağı Kırım'ın "Rusya'ya ait olduğu" yönündeki söylemleriydi. Nitekim Ukrayna'nın First Lady'si Zelenska, kendi topraklarının bir parçasını "Rusya'nın" olarak yansıyatan bir Rus siyasetçisinin eşiyle, bu siyasetçi Putin'e muhalif de olsa, biraraya gelmeyi istemedi.
Keza Navalny'nin eşinin de böyle bir ortamda Ukrayna First Lady'si ile aynı karede görülmek gibi bir isteği olmayınca, "First Lady zirvesi" fikri hüsranla sonuçlandı Amerikalılar açısından.
GAZZE MESELESİ BİDEN'IN SEÇİLME ŞANSINI VURDU
Gazze konusunda ABD'deki mevcut yönetiminin izlediği İsrail yanlısı politika da, Biden'a Kasım ayındaki seçimleri kaybettirecekmiş gibi duruyor; Bunun en somut örneği, ABD'nin "oyları değişken eyaletlerinden -swing state" Michigan'daki ön seçimlerde ortaya çıktı. Michigan'daki Demokrat parti seçmenlerinin yüzde 15'i Biden'ın Gazze politikası eleştirdiklerini göstermek için ön seçimlerde "boş oy" kullandılar.
Şimdilerde Biden yönetimi kendi seçmenin "gönlünü almak" için bazı adımlar atmaya çalışıyor; Gazze'ye havadan yardım atılması, İsrail'de hükümetin insicamını bozmak için İsrail Savaş Kabinesi Üyesi Benny Gantz'ın Başbakan Netanyahu’nun tepkisine rağmen Washington'a davet edilmesi, Ramazan ayı öncesinde ateşkes için ABD yönetiminin Tel Aviv üzerindeki baskıyı attırması bu adımların örnekleri. Amerikan yönetimi Gazze'de denizden bir "insani yardım yolu" açılması fikrini bile tartışmaya açmış durumda.
Ancak Filistinliler'in şanssızlığı şu ki, ABD'deki Demokrat seçmenler İsrail'in Gazze'de soykırıma varan uygulamalarına -bir ölçüde- tepki verirken, Cumhuriyetçi seçmenin büyük bölümü ya Filistinliler'in yaşadığı insanlık dramına hiç aldırmıyor, ya da bizzat İsrail yanlısı politika izlenmesini destekliyor. Bu da, Trump Başkan seçilirse, şimdilerde Filistinliler konusunda ABD yönetiminin etkisiz ve yararsız "çabalamalarınının" bile olmayacağının işareti aslında.
İSLAM ÜLKELERİNDEN DE UMUT YOK
Mevcut ABD yönetiminin acizliğini kapatmak için harekete geçen İslam ülkelerinin Cidde'de yaptıkları "olağanüstü bakanlar toplantısında" ise, tam anlamıyla "dağ fare doğurdu"; Toplantıdan konferans düzenlemekten, İsrail'in BM gibi uluslararası kuruluşlardan atılması için çalışmak gibi, Gazze'de yaşanan acil insani ihtiyaca deva olmayacak kararlar çıktı. İslam ülkeleri, kendi kamuoylarındaki Gazze hassasiyetine rağmen, "havanda su dövmeye" devam ediyorlar.
Karanlık bir dönem yaşayan dünyayı, daha da karanlık günler bekliyor gibi...