15-18 Eylül tarihlerinde düzenlenen 4. Gaziantep Gastronomi Festivali (GastroAntep) bu yıl 2.5 milyona yakın ziyaretçiyi ağırlayarak bir rekor kırdı. Festival, 70 ülkeden yüz binlerce lezzet tutkununu, 300 ünlü ve Michelin yıldızlı şefi Gaziantep’te buluşturdu.
Türkiye’nin ünlü şefleri, otel ve restoran yatırımcıları, sektör temsilcileri ve profesyonelleri, gurmeler, yaşam koçları, diyetisyenler, gıda üreticileri, gastronomi öğrencileri, tarım üreticileri, tedarikçiler ve akademisyenler gıdanın bugünü ve geleceğini tartıştı. Sürdürülebilirlik ve sıfır atık konularında paneller düzenlendi. Ziyaretçiler dört gün boyunca gerçek bir festival havasında üreticilerin sunduklarını tatma, birlikte açık havada vakit geçirme, etkinlikleri izleme ve yeni deneyimler yaşama imkanı buldular.
Gaziantep pek çok kentimiz gibi ancak ziyaret ederek anlaşılabilen bir kent. Başka hiç bir yere benzemiyor. Tarihi çarşıları, dükkanları, hanları, parkları, müzeleri, kalesiyle binlerce yıllık bir tarihi mirası canlı tutuyor. Sanayi ve tarım sayesinde üretim yapıyor. İhracatını artırıyor ve ekonomisini büyütmeye devam ediyor.
İpek Yolu üzerinde bulunan Gaziantep’in DNA’sında çeşitlilik var. Gaziantep, Kalkolitik, Paleolitik, Neolitik dönemler, Tunç Çağı, Hitit, Med, Asur, Pers, İskender, Selefkoslar, Roma ve Bizans, İslam-Arap ve İslam-Türk dönemlerinin izlerini taşıyan eşsiz bir tarihi dokuya sahip.
Mükemmel bir biçimde düzenlenmiş müzeler bu mirasın derinliğini gözler önüne seriyor. Gaziantep Arkeoloji Müzesi, Zeugma Mozaik Müzesi, Kültür Tarihi Müzesi, Mutfak Müzesi, Cam Eserler Müzesi, Hamam Müzesi, Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panoraması Müzesi, İslam Bilim Tarihi Müzesi, Etnografya Müzesi’ndeki eserler ziyaretçilere muazzam bir tarih ve kültür turizmi imkanı sunuyor.
Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’nun, Batı ile Doğu’nun kesişme noktası olan Gaziantep (Ayıntap) yüzyıllar boyunca paylaşılamayan bir kent olmuş. Ayntap, Babill, Hitit, Mısır, Asur, Pers, Makedonya, Selevkos, Komagene, Roma, Bizans, Selçuklu, Dulkadiroğulları, Memlük gibi önemli uygarlıkların içinde yer almış. 1516 yılında Yavuz Sultan Selim'in Mercidabık Muharebesi'ndeki zaferiyle birlikte kent Osmanlı yönetimine geçmiş.
1. Dünya Savaşı'ndan sonra Mondros Antlaşması uyarınca 17 Aralık 1918 tarihinde Birleşik Krallık'a, 5 Kasım 1919 tarihindeyse Fransa'ya bırakılan Antep’te halk, dünyada eşine az rastlanır bir kahramanlık öyküsü yazarak işgale direnmiş. 25 Aralık 1921'de Ankara Anlaşması gereğince Fransız birlikleri şehri boşaltınca, Antep özgürlüğüne kavuşmuş. Halkın kahramanca mücadelesi kente “Gazi” unvanının kazandırmış.
Gaziantep topraklarının yüzde 60'ı tarıma elverişli olduğu için bölgede çok zengin bir mutfak kültürü var. Zeytin ağaçları, Antep fıstığı tarlaları, bağlar, meyve ve sebze bahçeleriyle Gaziantep bir bereket bölgesi.
Binlerce yıldır tarım ve hayvancılık yapılan topraklardaki zenginlik mutfağa da yansımış durumda. 300’ü aşkı yemek çeşidi, coğrafi işaretli ürünler ve endemik bitkiler Gaziantep’i gerçek bir gastronomi merkezi haline getiriyor. Üstelik sıfır atık ve sürdürülebilirlik ilkeleriyle çalışan bir merkez.
Sebzeleri, meyveleri, makarnaları, tarhanaları, salçaları güneşte kurutan; malzemeleri ziyan etmemek için sebzelerin sapından, kökünden, kabuğundan tarifler yaratan bu mutfak kaynak kullanımı açısından da örnek teşkil ediyor.
Dünya Bankası'nın en rekabetçi yedi şehirden biri olarak seçtiği, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) 116 şehir arasında gastronomi alanında Yaratıcı Şehirler Ağı'nda (UCCN) Türkiye'yi temsil eden ilk şehir olan Gaziantep, önümüzdeki yıllarda çok daha parlayacak.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in ev sahipliğinde, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla gerçekleşen GastroAntep, Antepfıstığı hasadı ve şire yapımıyla başladı. Festival, yaklaşık 70 ülkeden katılımcıyı ve 20’si Michelin yıldızlı 300 ünlü şefi buluşturdu.
Dört gün boyunca paneller, Michelin yıldızlı şeflerle workshoplar, uzman konukların katıldığı söyleşiler, Lokal Chef Yarışması ve çocuklara yönelik etkinlikler düzenlendi.
Anadolu Ateşi’nin gösterisi, Levent, Emircan İğrek ve Derya Uluğ’un konserleri binlerce kişi tarafından izlendi.
Bu yılki teması “Sürdürülebilirlik” olan festivalde, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yılında tescillenen 100 coğrafi işaretli üründen 60’ının tescil belgelerinin teslimi için tören yapıldı.
Festivalin ilk günü Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı iş birliğinde “Sürdürülebilir Bir Gastronomi İçin Coğrafi İşaretlerin Önemi: Gaziantep Örneği” çalıştayı düzenlendi. Festival etkinlikleri kapsamında, Rayiha Baharat Müzesi ve Peynir Müzesi törenle ziyaretçilerine kapılarını açtı.
Samsung Türkiye’nin mobil iletişim sektöründe kadın iş istihdamını desteklemek amacıyla hayata geçirdiği ‘Kadın Teknisyen Eğitim Programı’nın ilk dönemi başarıyla tamamlandı. Test ve mülakatlarda başarılı olduktan sonra bir aylık pratik ve teorik eğitimleri tamamlayan 25 katılımcıya, sertifikaları 20 Eylül’de İstanbul’da gerçekleştirilen törende takdim edildi. Proje kapsamında, eğitimleri başarıyla tamamlayan kadınlar, aldıkları sertifikayla mobil iletişim sektöründe istedikleri şirkette çalışabilme fırsatı yakalayacaklar.
Programa toplam başvuru sayısı 600’ü aştı. Uygun kriterlere sahip olan adaylar, değerlendirme ve mülakat süreçlerine girmeye hak kazandı. Adaylara genel yetenek ve kişilik envanteri testi uygulandı, mülakatlar sonucunda toplam 25 kadın teknisyen adayı seçildi.
25 katılımcı 1500 saat uzaktan/online eğitim, 750 saat yüz yüze eğitim ve 600 saatlik staj uygulamasına katıldı. Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürü Avni Dilber'in de konuk olarak katıldığı eğitimlerde, Tüketici Kanunu ile ilgili eğitimi ise Ticaret Bakanlığı Tüketici Daire Başkanı Yakup Güzel verdi.
Samsung Electronics Türkiye Mobil İş Birimi Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Azdemir, sertifika töreninde şunları söyledi:
“Samsung Türkiye olarak, kurumsal sosyal sorumluluk yaklaşımımız kapsamında, faaliyet gösterdiğimiz toplumların ihtiyaçlarını göz önüne alıyor, maksimum fayda sağlamak üzere çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu bakış açısıyla, toplumun kalkınmasına yönelik ortak değer yaratmanın en büyük önceliğimiz olması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca, kadınların iş hayatına katılımlarını ve yeteneklerini geliştirmelerini çok önemsiyoruz. Projemizle, sektörümüzde kadın teknisyenlerin artmasını ve mesleki uzmanlık edinmesini sağlayarak, kalıcı bir şekilde iş hayatında yer almalarının yolunu açıyoruz. Kadınların fırsat verildiğinde neler yapabileceğine hep birlikte bir kez daha şahit olacağız. Eğitimlerini tamamlayan tüm katılımcılara başarılar diliyorum. İlk kez hayata geçirdiğimiz Kadın Teknisyen Eğitim Programı’nı önümüzdeki yıllarda daha da geliştirerek sürdürmeyi arzu ettiğimizi vurgulamak istiyorum.”
Program hakkında değerlendirmelerde bulunan Samsung Türkiye Servis ve Müşteri Hizmetleri Direktörü Erbil Topgül ise şu yorumu yaptı: “Samsung Türkiye olarak, Kadın Teknisyen Eğitim Programı ile erkek figürleriyle özdeşleşmiş tamir, bakım gibi işlere yeni bir tanım getirerek, kadınların bu iş kollarında son derece başarılı olacağını göstermek istiyoruz. Bu program sayesinde toplumsal cinsiyet eşitliği adına bir adım atarak, kadın iş gücünü destekliyor, kadınların yeni bir meslek edinmelerine yardımcı oluyoruz.”
Kariyer.net İnsan Kaynakları ve Eğitim Genel Müdür Yardımcısı Çağlayan Karalar ise, “Samsung Türkiye’nin mobil iletişim sektöründe kadın iş istihdamını desteklemek amacıyla hayata geçirdiği ‘Kadın Teknisyen Eğitim Programı’ özellikle kadınların bazı ön yargılar nedeniyle iş gücüne katılmakta zorluklar yaşadığı ülkemizde gerçekten de çok anlamlı ve önemli bir proje. Kadınların mobil iletişim sektöründe, ‘Erkek işi’ olarak görülen tamir, bakım ve servis hizmetlerinde geleneksel bakış açısını yıkarak yeni bir anlayış getireceğine inanıyorum. Programdan mezun olan tüm katılımcıları tebrik ediyor, başarılarının kadınlara ilham ve cesaret vermesini diliyorum.” diye konuştu.