Gastronomi yeni zenginlik alanımız

Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Ülkelerin, refahını oluşturan zenginlik kaynakları vardır. Türkiye biyoçeşitliliğiyle değil, tarihi mirası, doğa avantajları ve yerel kabiliyetleriyle çok geniş kültürel zenginlikler barındırıyor. Ancak toplumun refahı, bu zenginliklerinin ne kadar farkında olduğuna, bunları hayata geçirmesiyle oluşur.

Turist sayısında dünya 4’üncüsü iken turizm gelirinde dünya 6’ncısıyız. Aradaki fark, barındırdığımız zenginlikleri henüz yeterince değerlendirmediğimizi izah ediyor. Turistin cebinden çıkan her 100 $’ın üçte biri ulaşıma, üçte biri konaklamaya giderken gastronomiye de üçte biri gidiyor. Peki ya bizde?

Temel strateji: küresel düşün, yöresel davran, töresel yaşa

Rize, kadim mutfak kültürüyle, gastronomide sahne almak için gayret gösteren illerimizden biri. Geçen hafta düzenlenen 4’ncü Rize Gastronomi Günleri’nde, kentin coğrafi işaretli lezzetleri ve yerel malzemeleri tanıtılıyordu. İzlediğim kadarıyla 4 yılda bir yere gelinmiş ama alınacak daha çok yol var.

Öncelikle sorun kadim gastronomi mirasının tanıtımında… Yöresel lezzetlerin öncelikle yöreye, sonra bölgeye, nihayetinde küreye tanıtımı olmadan gastronomi mirası, zenginliğe dönüşemiyor. Küresel pazarlara açılmak istiyorsanız böylesi etkinlikler yapmalı ve sürdürülebilir stratejiler üretmelisiniz.

İKİ SORU İKİ CEVAP / Stratejiye dair…

Kimler katılıyor?

Rize Çay Çarşısı yanında kurulan festival alanında kentin 11 ilçesi, kendi gastronomi envanterini tanıtırken panel ve şef sunumlarıyla ziyaretçilere deneyim yaşattı. Burada dikkatimi çeken; ünlü şeflerimizin, muhlama, ısırgan otu çorbası, laz böreği gibi yörenin ünlü lezzetlerini sunmasıydı.

Sürdürülebilirlik?

Temel sıkıntımız bu… Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldız var bunlar tarihte kurduğumuz Türk devletlerini temsil eder. Fakat aynı zamanda sürdüremediğimizin de itirafıdır. Rize’nin gayreti alkışa değer fakat kalıcı başarı, bu festivalin önümüzdeki yıllarda da geliştirilerek devamından gelecektir.

not/ Coğrafi işaretli ürünler ekonomik kazanıma dönüşmedikçe…

Uzun süre genç nüfus ile övündük ama bu dinamizmi kullanamayınca genç nüfus fırsat penceresi yüzümüze kapanıverdi. Şimdi endemik zenginliğimiz ve gastronomi gücümüzle övünüyoruz hatta sadece Rize’de coğrafi işaret almaya aday 100 üründen söz ediyoruz. Peki ya ekonomisi?

Metro’dan Birol Ulaşan, Batılıların bu konudaki başarılarını inceleyip bizim bölgeye, yöreye ve töreye uygun stratejilerin gerektiğine işaret ediyor. Eğer Rize’nin 27 coğrafi işaretli ürünü varsa, hamaseti bırakıp bunları, küreye tanıtımdan yöredeki girişimcilere fırsata çevirecek alanlara odaklanmalıyız.

Yarım asırdır ülkemde gitmediğim vilayet, gezmediğim ilçe kalmadı. Her beldemde çok sayıda yerel kabiliyet var ve bizde eksik olan; bunları ekonomik faydaya dönüştürme becerisidir. Rize’de tanık olduğum yeni nesil organizasyon becerileri, bize bunu sağlayabilir. Tek çiçekten yaz olmaz yine de…

Mark Twain; “Herkesin zengin olmak için yürümeyen bir planı vardır” der. Bizim kentlerimizin de marka şehir olmak için sürdürülemeyen başarıları, yürümeyen planları mevcut. Kimi turizmde, kimi de gastronomide marka şehir olduğu iddiasındadır ama başarı; “söylemeyip yapanlardan” gelecektir.

Rize Gastronomi Günleri, iyi bir başlangıç olmuştur. Seneye daha disiplinli ve yabancı ilgisini çekecek etkinliklerle geliştirilmesi gerek. Bir de “Türk; ata biner atayı unutur, attan iner atı unutur” olmasın…

Tüm yazılarını göster