Yıl 2006, Ocak ayı ortaları… Koç Holding’e bağlı Divan Grubu’nun 50’nci kuruluş yıldönümü buluşması var.
Buluşmada dönemin Koç Holding CEO’su, Fenerbahçeli Bülend Özaydınlı ile Kıraça Holding’in kurucusu, Vehbi Koç’un damadı İnan Kıraç’ı sohbet ederken görünce yanlarına gittim.
O günlerde Galatasaray’ın ekonomik sıkıntıları yine gündemdeydi. Camianın etkili ismi İnan Kıraç’tan “Galatasaray nasıl kurtulur?” sorusuna yanıt almaya çalışacaktım. Fenerbahçe Asbaşkanı Murat Özaydınlı yaklaştı. Kıraç, konuyu Murat Özaydınlı’ya takılarak açtı:
- Galatasaray güçlü olmazsa ligin tadı kaçar. Galatasaray’ın mali yapısının güçlenmesini siz de istemelisiniz.
Murat Özaydınlı, fırsatı bulmuşken havasını attı:
- Biz de zirvede yalnız kalmak istemeyiz ama anlaşılan arayı yine çok açacağız. Kusura bakmayın…
Murat Özaydınlı yanımızdan ayrılınca İnan Kıraç, Galatasaray için “kurtuluş reçetesi”ni şöyle verdi:
- Selahattin Abi (Beyazıt) başkanlığında 3-5 kişilik bir Komite kurulmalı. Bu komite, Galatasaray’ın tüm gayrimenkullerini içinde toplayacak bir portföy oluşturulmalı.
Galatasaray’ın gayrimenkul zengini bir kulüp olduğunu belirtti:
- Galatasaray gayrimenkullerini değerlendirmenin yolunu mutlaka bulmalı. Bunu en iyi yapacak isim de Selahattin Abidir.
O günlerde Riva projesi için oluşturulan Komiteyi şöyle değerlendirdi:
- Çok kalabalık Komiteden kolay sonuç alınmaz. Her kafadan bir ses çıkar, sonuca ulaşmak zor olur.
Kıraç, bir de şu saptamayı yaptı:
- Bugün Galatasaray’a birinin çıkarıp 100 milyon dolar vermesi, kalıcı sportif başarıya yetmez.
Şimdiki anlayışla üç-beş yabancı futbolcu alınır, belki o şekilde şampiyonluğa oynar. Ancak, arkası gelmez.
Aynı günlerde Halkla İlişkiler Danışmanları Derneği’nin düzenlediği buluşmada Selahattin Beyazıt’la karşılaştık. Meslektaşlarımla birlikte sorduk:
- Galatasaray ekonomik sıkıntıdan nasıl kurtulacak?
Galatasaray camiasını yatıştırıcı mesajla yanıta girdi:
- Merak etmeyin, Galatasaray rahatlıkla şimdiki sıkıntılarından kurtulur.
Kulübün futbolculara verdiği çeklerin karşılıksız çıktığını anımsattık, iddiasını sürdürdü:
- Galatasaray’ın tam 800 milyon dolar var…
Ardından Galatasaray’ın gayrimenkullerini saymaya başladı:
- Riva, Florya, Hasnun Galip, Ali Sami Yen…
Sonra ekledi:
- Saydığım gayrimenkullerin hepsi çok kıymetli…
Armatör Selahattin Beyazıt, 1969-1973’te iki dönem, 1975-1979’da bir dönem Galatasaray Spor Kulübü Başkanlığı görevinde bulundu.
Ünlü Riva arazisini Galatasaray’a kazandıran Başkan olarak kulüp tarihine geçti…
91 yaşında vefat eden Beyazıt, pazar günü son yolculuğuna uğurlandı.
Selahattin Bey’e Allah’tan rahmet diliyorum…
Günaydın Gazetesi’ne yardım etti, satın alma aşamasında vazgeçti
1990’lı yılların başları, Günaydın Gazetesi… Gazeteyi 1988 yılında satın alan Asil Nadir zora girmiş, yönetimi Osman Saffet Arolat ile Saruhan Ayber’in başında bulunduğu ekip ayakta tutma çabasına girişmişti.
Osman Saffet Arolat, maaş ödemekte zorlandıklarında 2-3 kez armatör Selahattin Beyazıt’ın kapısını çaldı:
- Selahattin Abi, bize yardım eder misin? Aksi halde maaşları ödeyemeyeceğiz.
Beyazıt, Arolat’ı kırmamış, 2-3 kez tekrarlanan talebini yerine getirmişti. Arolat, borçla işin yürümeyeceğini görünce Beyazıt’a teklifte bulundu:
- Selahattin Abi, Günaydın Gazetesi’ni satın almanı öneririm. Zaten sana borcumuz da var. Satın alma sırasında borçlar da hesaplanır, tahsil etmiş olursun.
Beyazıt, Arolat’tan düşünme süresi istedi. Bir süre sonra Arolat’ı aradı:
- Osman, ben Günaydın Gazetesi’ni satın almayı düşünmüyorum.
Arolat, Beyazıt’ın Günaydın’ı satın alma konusunda ikna olduğunu düşünürken tersi yanıta şaşırdı:
- Neden Abi? Zaten gazeteden alacağın da var. Alsaydın bizim için daha iyi olurdu.
Beyazıt yanıtladı:
- Saruhan Bey bana uğradı. Konuştuk, bazı detayları inceledim. Günaydın Gazetesi’ni almak aklıma yatmadı.
Derken Günaydın Gazetesi, 1993 yılında Kutman Madencilik’in sahibi Bekir Kutmangil’e satıldı.
Osman Saffet Arolat, söz konusu satış işlemleri sırasında Selahattin Beyazıt’a olan borçlarını ödeme paketine koydurdu.
Böylece Bekir Kutmangil, Günaydın Gazetesi’ni satın alırken, maaş ödemeleri için Selahattin Beyazıt’tan alınan borçları da kapatmış oldu.
Göz damlasında bile bor kullanılıyor
Aydın Dinçer’in başkanlığını yürüttüğü İstanbul Maden İhracatçıları Birliği’nin (İMİB) düzenlediği “Hayatımız Maden” başlıklı “4. Madencilik Çalıştayı”nın Ali Çağatay’ın yönettiği oturumunu izliyoruz.
Oturum konuşmacılarından Eti Maden Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serkan Keleşer, sahnede yanı başında duran sandığı açtı, söze öyle girdi:
- Dünyada 4.5 milyar ton bor rezervi var. Bunun 3.3 milyar tonu ülkemizde bulunuyor. Dünyada yıllık bor tüketimi 4 milyon ton düzeyinde bulunuyor.
Sandıktaki ürünlerden bazılarını gösterip sürdürdü:
- Bor her yerde var. Göz damlasında bile bor kullanılıyor.
Eti Maden’in yıllık bor üretim kapasitesinin 2.7 milyon ton olduğunu belirtti:
- Çıkardığımız boru 32 tesisimizde rafine edip işliyoruz.
Borun tonunun 125-130 dolar olduğunu kaydetti:
- Bor karbür üretince ton başına değeri 30 bin dolara yükseliyor.
Bor karbürden çelik yelek ve zırh yapıldığını vurguladı:
- O zaman da ton başına değer 350-400 bin dolara kadar çıkıyor.
Konuşmasını şu mesajla noktaladı:
- Boru maden olarak satmak yerine katma değerli ürüne dönüştürmek üzere yatırımlar yapıyoruz. Bunlardan biri de borlu gübre olacak.