Yıl 1985… Dönemin Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç, Milliyet’e geçmiş, Hürriyet’te görevi Seçkin Türesay üstlenmişti…
Çetin Emeç’in sert, bütün ekibi diken üstünde tutan yönetim tarzından sonra Hürriyet yazı işlerinin temel direklerinden olan Seçkin Abi’nin Genel Yayın Yönetmeni olması, herkese rahat nefes aldırmıştı.
Ben Necati Doğru yönetimindeki Ekonomi Servisi’nde Celal Pir ve Erkan Çelebi’nin de yer aldığı ekiple birlikte çalışıyordum.
O günlerde Hürriyet’te tek ekonomi sayfamız vardı. Henüz bilgisayarda gazete hazırlama teknolojisi devreye girmemişti.
Yazdığımız haberler, yazılar dizgi servisinde dizilir, düzeltme servisinin ardından pikaj işlemine geçilirdi. Dizgiden sayfaya yerleştirilecek şekilde çıkan haber ve yazılar sayfa kartonuna pikajör arkadaşlarımız tarafından yapıştırılırdı.
O dönemde muhabir kadrosunda olsak da, ben, Celal Pir ve Erkan Çelebi pikaj aşamasında sayfanın takibinde de görev alır, kısaltma işlemlerini yapardık.
Her gün öğlenden sonra 16.00’dan itibaren dizgi-pikaj arasında koşuşturma olur, sayfaları vaktinde montaja yetiştirme telaşı yaşanırdı.
Cumartesi ve pazar günleri normalde telaş temposu daha düşük olsa da, futbol maçları nedeniyle tedirginlik yaşardık.
Seçkin Abi, fanatik bir Galatasaraylı idi. Maçı izlemeden sonucu Seçkin Abi’nin pikaj işlemlerinin yürütüldüğü bölüme girişinden anlardık.
Galatasaray galip ise, Seçkin Abi pikajda sayfalara hızla bakar, sakin, sevecen tonda uyarılarda bulunurdu.
Eğer Galatasaray yenilmişse, o anda pikaj aşaması henüz bitmemiş sayfaların başında bulunan editörlerin vay haline... Seçkin Abi sinirle pikaj bölümüne girer, herkese fırça atardı. Seçkin Abi’nin bu yanını sayfa sekreterinden editörüne, pikajörüne kadar herkes bilir, Galatasaray yenildiği zaman önlem alınırdı. Herkes birbirini uyarırdı:
-Arkadaşlar Galatasaray yenildi. Seçkin Abi geldiğinde fırça yemek istemiyorsanız bitmeyen sayfaları kısa süreliğine saklayın. O gittikten sonra pikaj işlemini tamamlarsınız.
Hürriyet’teki toplam 30 yıllık çalışma dönemimin 22- 23 yılında Seçkin Abi, Yayın Koordinatörü ve Genel Yayın Yönetmeni olarak vardı.
Geçen Perşembe sabahı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneşaradı: -Birkaç gün önce sana Seçkin Bey’in durumunun iyi olduğunu söylemiştim ama maalesef bu sabah vefat etti.
Cumartesi günü Seçkin Abi’yi son yolculuğuna uğurladık.
Pandemi koşulları nedeniyle kısıtlı katılımın olduğu cenaze töreninde Aydın Doğan’ın eşi Sema Doğan, Vuslat Doğan Sabancı, eski çalışma arkadaşlarından Oktay Ekşi, Yalçın Bayer, Ertuğ Karakullukçu, Nejat Seçen, Zeynel Lüle, Şükrü Küçükşahin, Doğan Satmış, Burçin Satmış, Ayşe Karasu, Süleyman Sarılar vardı.
Seçkin Abi’ye Allah’tan rahmet diliyorum…
Vesileyle Çetin Emeç’i de rahmetle anıyorum.
‘3 sütun, tek sütun’ derken haberi 1.5 sütun kullandık ama...
Yıl 1985… Necati Doğru yönetimindeki Hürriyet Ekonomi Servisi’nde çalışıyoruz. O günlerde vatandaşın yatırdığı parayı geri alamadığı özel sektör tahvilleriyle ilgili birkaç haber yaptık.
O dönemde yazılarının yanı sıra Hürriyet’te Yayın Koordinatörlüğü görevini yürüten Hasan Pulur, o haberlerle ilgili beni odasına çağırdı. Pulur’un odasında vatandaşa tahvil borcunu ödemeyen bir şirket sahibi vardı. İş insanı, haberlerimizin doğru olmadığını iddia etti. Ben de, dosyasındaki tahvilin arkasında şirketi adına vatandaşa verdiği ödeme sözünü gösterip, haberlerimizin doğruluğunu anlattım.
Necati Abi o gün gazetede değildi. Söz konusu iş insanıyla görüşmenin detaylarını kendisine telefonda aktardım. Haberle ilgili ölçü verdi:
-O iş insanının açıklamasını yandan tek sütun kullan yeter. O gün sayfamızın tasarımını Tufan Aksoy yapıyordu. Tufan Abi tam sayfayı çizerken Genel Yayın Yönetmenimiz Seçkin Türesay seslendi:
- Vahap, o iş insanın açıklamasını yukarıdan 3 sütun kullanın.
Tufan Abi’ye döndüm:
-Necati Abi tek sütun, Seçkin Abi 3 sütun istedi. Ne yapacağız?
Tufan Abi orta yolu buldu:
- Yukarıdan 1.5 sütun verelim…
Sayfa bitti, taşra baskısı döndü. Haberi 1.5 sütun kullandığımızı gören Seçkin Abi, haklı olarak bana fırçayı bastı. Ancak, arada kaldığımı anladığı için fazla üstüme gelmedi…
Mekanın cennet olsun Seçkin Abi…
Vesileyle Hasan Pulur ve Tufan Aksoy’u da rahmetle anıyorum.
‘Kısa Çalışma’nın bitmesi en fazla otelleri vuracak
Komite Başkanlığını Pınar Erez’in yürüttüğü “Değer Zirvesi ve Türkiye’ye Değer Katan Markalar” ödül töreninde Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin’le karşılaştım, sıkıntılıydı:
- Kısa Çalışma Ödeneği’nin (KÇÖ) bu ay sonu bitecek olması turizm sektöründe, özellikle otellerde sıkıntıyı büyütecek.
Otellerin doluluk oranlarında son durumu sordum, yanıtladı:
- Güney’deki tatil bölgelerindeki tesisler mevsim geldiğinde belirli ölçüde toparlanır. Ancak, şehir otellerinde durum hiç iyi değil. İstanbul’da otellerin yüzde 20’si açık. Onların da ortalama doluluk oranı yüzde 20’lerde.
Otellerde çarkı döndürecek orana işaret etti:
- Doluluk yüzde 40’ın altına düştüğü anda oteller için sıkıntı başlar.
Bunun üzerine sordum:
-Kısa Çalışma Ödeneği, turizm sektörüne özel bir süre daha devam ettirilemez miydi?
Şu yanıtı verdi:
- Sayın Cumhurbaşkanımız bu yönde bir kararname yayınlasa elbette turizm sektöründe Kısa Çalışma Ödeneği süresi uzatılabilir.
Başta İstanbul olmak üzere tatil yöreleri dışındaki kentlere yabancı turist trafiğinin çok düşük seyrettiği dikkate alınarak turizm sektörü için Kısa Çalışma Ödeneği uzatılamaz mı?