Galatasaraylılar Derneği tarafından verilen Galatasaray Ödülü’nün bu yılki sahibi TEMA ve ÇEDBİK Kurucu Onursal Başkanı Ali Nihat Gökyiğit oldu. Gökyiğit, “Doğa ile çatışıp kazanmak diye bir ihtimal yok. Biz insanlar doğaya hükmetmek, onu yenmek için burada değiliz. Doğayla uyum içinde yaşamak için buradayız. Doğaya verdiğimiz zarar kendimize verdiğimiz zarardır. Bu bakımdan önce zihniyetin değişmesi gerekiyor” diyor.
Kuruluşunun 113. yılını kutlayan Galatasaraylılar Derneği’nin alanlarında fark yaratan fikir önderlerine verdiği Galatasaray Ödülü’nün bu yılki teması ‘Çevre’ olarak belirlendi.
İlki 2012 yılında verilen ödülün bu yılki sahibi ise, iş dünyasının ve sivil toplumun öncü isimlerinden, Tekfen Holding kurucularından Ali Nihat Gökyiğit oldu.
96 yıllık yaşamının son 30 yılını Türkiye’de çevre bilincinin yerleşmesine adamış, iş adamı ve sivil toplum lideri Ali Nihat Gökyiğit, Türkiye’de çevre bilincinin yerleşmesi ve çevre sorunlarıyla mücadele yolunda çok yönlü, öncü ve yol gösterici çalışmalar yürütmüş bir isim.
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) ve Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) kurucu onursal başkanı olan Ali Nihat Gökyiğit’in kendi adını taşıyan ANG Vakfı aracılığıyla eşinin anısına İstanbul’da kurduğu 50 hektarlık Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi de İstanbul’un ortasında bir vaha niteliği taşıyor.
Galatasaraylılar Derneği Başkanı Fidel Berber ve Ali Nihat Gökyiğit ile ödül sonrasında sohbet ettik:
“Galatasaray Lisesi, 500 yılı aşkın tarihi boyunca Türk kültürüne, sanat, diplomasi ve bilim dünyasına katkı yapan pek çok insan yetiştirmiş bir okuldur. Bu toprakların tarihinde ve gelişiminde önemli bir yeri vardır. Bu camianın bir parçası olan 113 yıllık geçmişiyle Galatasaraylılar Derneği’nin 2012’den bu yana büyük bir titizlikle verdiği Galatasaray Ödülü’ne bu yıl layık görülmekten gurur duydum. Özellikle de bu ödülün, hayatımı adadığım çevreyi korumak konusunda yaptığım çalışmalar nedeni ile verilmesi, bu çalışmalarımın takdir edildiğini görmek beni çok mutlu etti. Geçen asrın ikinci yarısından itibaren, başta toprak, su, hava, yeşil örtü ve biyolojik zenginlik olmak üzere doğal varlıkların artım ve yenilenmesinden daha hızlı kirletilmeye, tüketilmeye ve tahribe başlandığı konusunda verilen alarm dünya gündeminde yer almaya başladı. Ekosistemin bozulacağına dair emareleri görüyorduk. Nitekim çölleşme, su sancısı, gıda güvenliği, iklim değişikliği ve doğal afetler başladı. Dolayısıyla tedbirleri de bugünden almamız gerekiyor. Doğal varlıkların hızla tükenme yoluna girmesi, küresel ısınma gibi sorunların ciddiyeti dünyayı harekete geçirdi. Doğru yolda adımlar atma gayreti ortaya çıktı ve ortak geleceğimizi teminat altına almak için küresel çapta bir çağrı yapılıyor. Tüm ülke ve kurumların bu ‘doğa ile barış’ yolunda, ortak amaç etrafında kenetlenerek kademeli regülasyon, sürekli denetim ve hızlı değişim yapması bekleniyor.”
“Yeşil ekonomiye geçmek ve çevreye hassasiyet göstermek gelişmekte olan ülkeler için bir handikap oluşturabilir, ama dünya öyle bir halde ki hiçbir ülke ‘Biz önce gelişelim sonra çevre sorunlarına bakarız’ diyemez. Çünkü bu tutum, ‘doğa ile çatışma’ demektir. Doğanın her zaman galip geleceğini unutmayalım. Çevreyi korurken hiç şüphesiz ekonomik büyümeden fedakârlık gerekebilir. Ekonomik büyüme tabii ki arzu ediliyor ama ‘Nereye kadar?’ diye de sorgulamak lazım. Bunun sınırı doğanın rahatsız olduğu yerde başlıyor. Aynı zamanda iyi yaşamak istiyoruz ve yoksulluğun da çevre üzerinde baskı yaratacağını biliyoruz. Sonuçta bunun bir dengesini kurmak ve bütün canlılar için elzem olan doğayı üzmeden yol almak zorundayız.”
“Doğa ile çatışıp kazanmak diye bir ihtimal yok. Biz insanlar doğaya hükmetmek, onu yenmek için burada değiliz. Doğayla uyum içinde yaşamak için buradayız. Doğaya verdiğimiz zarar kendimize verdiğimiz zarardır. Bu bakımdan önce zihniyetin değişmesi gerekiyor. İnsanımıza ufak yaştan başlayarak doğa bilinci ve sevgisi kazandırılmalı, doğanın muhtaç olduğumuz ve hayati önem taşıyan bir varlık olduğu bilinci yerleştirilmelidir. Bu bilinç, ders kitaplarında ve müfredatta önemli bahisler olarak ele alınmalıdır.”
“eko-ekonomi” konsepti esas olmalı “Küresel düzeyde bir yeşil çağa ihtiyaç var. Bildiğiniz gibi, tarım ve sanayi çağları birkaç asırda ortaya çıktı. Ama bugün öyle bir zamanımız yok, dönüşümü birkaç on yıl içinde yapmak zorundayız. Ekonomi yeniden yapılandırılırken fiyatlar, teşvikler ve vergiler de çevre lehine yeniden düzenlenmeli. Maliyetler sosyal zararları da içermeli. Ekolojiyi merkeze alan ‘eko-ekonomi’ konsepti esas alınmalı. Üreticiler doğal varlıkları verimli kullanmalı, çevre dostu enerjiyi, çevre dostu üretimi benimseyip seçmeli ve atıklarını geri kazanmayı ihmal etmemeli. Tüketiciler ise çılgın tüketim ve israftan vazgeçmeli. Bütün bunları başarırsak istikbalimiz daha iyi olacaktır. Bizden sonraki kuşaklar için başarmak zorundayız. Bu, bizim onlara borcumuzdur.”
“Galatasaraylılar Derneği, Galatasaray Lisesi’nde okuyan ve okulumuzdan mezun olanları okul sonrasında da aynı birlik, beraberlik ve kardeşlik duyguları etrafında buluşturan, güçlü üye profiliyle toplumumuza güç veren bir kuruluş. Merkezi İstanbul’da bulunan Derneğimizin vizyonunda yer alan Türk toplumunun bilimsel, kültürel ve sosyal gelişimine hizmet etme hedefi doğrultusunda alanında uzman, yetkin ve öncü üyelerimizin de desteğiyle komitelerimiz aracılığıyla çok sayıda proje yürütmekteyiz.”
“Galatasaray Lisesi, 500 yılı aşkın tarihi boyunca Türk kültür, sanat, diplomasi ve bilim dünyasına katkı yapan pek çok insan yetiştirmiş bir okuldur. Galatasaray Ödülü, Galatasaraylılar Derneği tarafından Galatasaray’ın temel değerleri doğrultusunda, Türkiye’nin ve/veya dünyanın kültür, sanat, bilim, çevre ve teknoloji alanlarında yetiştirdiği insanlara destek vermek için ihdas edilmiştir. Galatasaraylılar Derneği tarafından 2011 yılında mekanizması ve kurumsal yapısı oluşturulan Galatasaray Ödülü’nün ilki 2012 yılında Daron Acemoğlu’na verilmiştir. Bu yıl 10’uncusu takdim edilen Galatasaray Ödülü, Galatasaray camiasının Türk toplumuna her alanda insan gücü katkısını simgeleyen, sıra dışı başarı ve performans sahiplerini kutlama amacı taşıyan bir ödüldür.”
“Çevre, son yıllarda daha fazla öne çıkan ve her birimiz için önemli olan konuların başında geliyor. Pandemi ile birlikte tüm yaşam alışkanlıklarımız değişti/ evrildi ve iklim değişikliklerinin etkilerini maalesef fazlası ile hissettik. Galatasaraylılar olarak, her zaman ve her alanda öncü ve örnek olma sorumluluğumuzla, çevre konusunda da üzerimize düşen görevleri yerine getirmeye çalışıyoruz. Çevre temasını seçmemiz de bu duyarlılığın bir ifadesi. Özellikle ülkemizde yaşadığımız müsilaj sorunu, orman yangınları ve sel felaketleri bu konuya daha fazla kayıtsız kalınmaması, acil olarak önlemler alınması gerektiğini dramatik olarak bizlere hatırlatıyor. Bizlerin de Galatasaraylılar Derneği olarak çözümün bir parçası olmamız gerçekten çok önemli.”