Bir yanda yükselen enflasyon, diğer yanda genç nüfusun %60’ının uzak durduğu tarım sektörü; bu alanda yapılamayan yapısal reformlar yüzünden can çekişiyor. En temel gıdalarda ürünümüzü başka ülkelerde üretmeyi dahi denedik ama olmadı. Gıda krizi giderek sarsıcı bir şekilde etkisini hissettiriyor.
Üretimin sabit kaldığı hatta azaldığı bir ortamda, hele ki enflasyon varsa olacağı şudur; gıda ürünlerini daha pahalı fiyatlardan yiyebileceğiz. Üreticilerin yüksek maliyetlerini ister istemez tüketiciye yansıtmasıyla gıdanın enflasyona katkısında, rekor sayılara ulaşma riskimiz fevkalade yüksek…
Bandırma’daydım, genç bir hanım çiftimiz Beyza Aydın; ekecek tarla edinemediğinden söz ediyordu. Futbol çetesine sorgusuz sualsiz 33 milyon lira kredi veren sistem, üretim yapmaya hevesli genci, arazi rantıyla soymaya kalkarsa, tarım neden gelişsin ki ülkede?
GIDANIN EN UCUZ ZAMANI; BUGÜN…
Çünkü fiyatlar her geçen gün artıyor, üreticinin yüklendiği külfetler tırmanıyor. Rakamlara bakalım; üretici fiyatları %100’ün üzerinde artmış. Bizde tarıma dair çalışan ve işe yarar bir politika olmadığı için bu durumu bazı teşvikler ve niteliksiz desteklerle çözme eğiliminde olan bir hükümetimiz var.
Üstelik bunlar iyi zamanlarımız. Ancak artık yılın tamamında iyi zaman diye bir şey kalmadı gibi… Eskiden haziran, temmuz, ağustos ayları; gıdada düşüş yaşanan ve enflasyonun çoğu kez aylık bazda geri gittiği mevsimlerdi. Şimdi ise gıdayı en ucuz bugün yiyorsunuz zira yarın daha pahalı olacak.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Tarımda gelişim sağlanması neye bağlı?
Öncelikle zihin yapımızdaki değişime bağlı… Geçimlik tarım zihniyetinden çıkmak gerek. Arazi bütünleştirmekten havza bazında hangi bölgede neyin ekileceğinin, toprak kimyası, iklim koşulları, pazar beklentiler ve bilimsel verilere dayalı olarak verilmesi gerekiyor. İşe yaramaz bakanlık, değer üretmeyen ziraat fakülteleri ve eğitime direnen çiftçiler var olduğu sürece gelişim beklemeyin.
Tarıma gençlik aşısı nasıl enjekte edilebilir?
Tarıma gençlik aşısı gerek… Şu anda üreticiler yaşlandı. Gençler ebeveynlerinin tarım arazilerini değerlendirmek istemiyor, şehre göç ediyor, sosyal medya coğrafyalarına gidiyorlar. Eğer tarım kazandıran bir sektör haline getirilebilirse ve gençleri tarıma katabilirsek, ülkenin bahtı değişir.
not
BÜYÜK TARIM GÖÇÜ ŞART
Ülkemizde 47 yıldır gıda ticaretiyle uğraşan Reis Gıda’nın sahibi Mehmet Reis’e göre; tarımı yeniden itibarlı hale getirmek için yoğun gayret göstermek şart. Dünyada tarım itibarlı bir meslektir ama bizde durum böyle değil. Sürdürülebilir tarım için çözüm önerilerimiz mevcut ama bunları hayata geçirme niyet ve gayretimiz yok. Tohumun, suyun, toprağın da olsa üreten insana ihtiyaç var. Kentlerde üretimsizliğe itilmiş ve tüketimin pençesinde kıvranan gençleri; tarıma yönlendirecek adımlar atılabilir.
Bu da ancak çiftçinin refah düzeyini arttırmakla mümkün… Ekilmeyen 4 milyon hektar alanımız var, 30 milyon ton buğday üretecek potansiyelimiz de cabası… Tarlanın bereketi; tohumudur, teknolojik yatırımdır, modern hasattır, dijital imkânları kullanmaktır, destekleri günün şartlarına uyarlamaktır.
Belki de tarımda, köylünün uğraşı alanından taşmış artık devletlerin üretime başlaması zamanına gelmişizdir. Devlet de bizzat kendisi üretimin içinde olmak zorundadır. Tarıma büyük göç şart ve gençlerden başlayarak bunu hayata geçirmezsek; elden gelen öğün olmayacak, o da vaktinde bulunmayacak.