Simon Kuper'in 1994'te yazdığı "Futbol asla sadece Futbol değildir" adlı kitabın adı, zamanla futbol konusunda "kült" bir deyime dönüştü.
Ve bu deyim, Katar'da gerçekleşen Dünya Kupası'nda adeta somutlaştı.
İŞÇİ ÖLÜMLERİ VE BATI'NIN TUTUMU
Futbolla doğrudan ilgisi olmayan ilk tartışma Katar'ın Dünya Kupası için altyapı oluşturma çalışmaları sırasındaki işçi ölümleri üzerinden yaşandı. Sonuçta söylentiler inşaat çalışmalarında ölen işçilerin sayısının binlerle ölçüdüğüne kadar varınca, Katar açıklama yaparak 500 işçinin hayatını kaybettiğini resmen duyurmak zorunda kaldı.
Özellikle Batı cephesinden çok sert eleştiriler geldi Katar'daki işçi kıyımı konusunda. Mesela Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, 27 Ekim’de Alman ARD kanalına verdiği röportajda, Katar’ın insan hakları sicilini sert sözlerle eleştirdi. Ancak ölen öldüğüyle kaldı; daha Alman Bakan'ın bu sert eleştirilerini etkisi geçmeden, Almanya Katar'la doğalgaz alımı konusunda 15 yıllık bir anlaşma imzalamaktan imtina da etmedi. İnsan hakları konusu bir kez daha "ülke menfaatlerinin" gölgesinde kaldı.
Eleştirilerden, bunca insan hakkı ihlaline rağmen Dünya Kupası evsahipliğini Katar'a veren FİFA da nasibini aldı; Dünya Kupasının başlangıcı için düzenlenen basın toplantısında bir gösterici, FİFA Başkanı'nın yüzüne bir tomar para fırlatarak, "Kuzey Kore adına bu eylemi yaptığını" söyledi, bir sonraki kupanın da "parası neyse ödenerek", Kuzey Kore'ye verilebileceği mesajını tüm dünyayla paylaşmış oldu.
ALKOL YASAĞI - LGBTİ MESELESİ
Şampiyona başlamadan hemen önce bir de alkol tartışması ortaya çıktı.
Katar, küçük nüfuslu ve yüz ölçümlü, ancak zengin doğalgaz rezervleri sayesinde halkı çok varlıklı bir Arap ülkesi. Ülkenin yönetimi El Thani ailesinde görünse de, aslında Katar'daki tüm aşiretlerin temsilcileri hükümette ya da bürokrasinin üst yönetiminde yer alıyorlar. Katar Emiri El Thani ülkedeki mutlak monarşi sisteminin kendisine verdiği sonsuz yetkilere rağmen, kritik kararları alırken diğer aşiretlerin de hassasiyetlerini gözetmeye çalışıyor.
Alkol tartışması da, Katar'daki daha radikal dinci aşiretlerin baskısıyla mesele haline geldi. İlk başka, turnuva boyunca dünyanın değişik ülkelerinden gelen taraftarların alkol tüketimine izin verileceği açıklansa da, Katar Emiri içerden gelen baskılar sonucunda karar değiştirdi. Uzlaşma, stadlarda alkol tüketiminin yasaklanması, ancak ülkenin belirlenmiş bölümlerinde izin verilmesi ile sağlandı.
Ardından bu kez, şampiyonaya Avrupa'dan katılan bazı milli takımların kaptanlık pazubandı mesele oldu; Avrupalılar, üzerinde "tek Aşk" yazan ve LGBTİ sembolü olarak kullanılan gökkuşağı renklerinden oluşan bir kaptanlık pazubandı ile sahaya çıkmak istediler. Tabi yine aşırı dinci aşiretler ayaklandı ve Katar Emiri FIFA üzerinden, "pazubandı takan kaptanlara sarı kart gösterilmesi" kararını çıkarttırmayı başardı. Gökkuşağı renkli pazubantlar sessiz sedasız ortadan kaldırıldı.
ULUSLARARASI ÇEKİŞMELER
Dünya Kupası'nın açılışı ise, kendisini "uluslararası meselelerin uzlaştırıcısı" şeklinde konumlandırmaya çalışan Katar Emiri açısından müthiş kullanışlı bir platform haline geldi. Emir El Thani, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yıllarca "darbeci/katil" sıfatlarıyla andığı Mısırlı mevkidaşı El Sisi ile görüştürdü. Sisi-Erdoğan el sıkışma fotoğrafı sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada gündem oldu.
Katar Emiri, şampiyonayı kendi ülkesinin uluslararası alandaki sıkıntılarını azaltmak yönünde de kullandı; Katar ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkiler sadece birkaç yıl önce kopma noktasına gelmiş, Suudiler yanlarına diğer Arap ülkelerini de alarak meseleyi Katar'a abluka uygulamaya kadar vardırmışlardı.
Bu anlaşmazlık geçen yıl her iki ülkenin yönetim katında büyük ölçüde aşılmış olsa da, Katar ve Suudi Arabistan halkları arasındaki hoşnutsuzluk devam ediyordu. Katar Emiri El Thani, şampiyonaya katılan Suudi Arabistan Milli Takımı'nın maçı sırasında boynunda bir Suudi bayrağı ile poz vererek, son tortuları da ortadan kaldırdı.
İRAN'IN DURUMU
İran Milli Takımı'nın da Dünya Kupası'nda yer alması, beraberinde pek çok ulusal ve uluslararası meseleyi de gündeme taşıdı; İranlı futbolcular, ülkelerindeki kadınların başörtüsü zorunluluğuna karşı verdikleri mücadeleye ve sokak gösterilerine destek için maç başlangıçlarında İran Milli Marşı'nı söylemediler.
Ardından da, resmen savaş durumunda olan, birbirini resmen tanımayan iki ülkenin takımları, İran ve ABD'nin Dünya Kupası'nda karşı karşıya gelmeleri gündem oldu. Maç öncesinde bir de "bayrak krizi" yaşandı; ABD Milli Takımı'nın sosyal medya hesaplarında İran bayrağı üzerindeki dini ifadelerin kaldırılarak kullanılınca, İran'dan büyük tepki geldi. Paylaşım sonradan silinse de, izi kaldı elbette.
ABD-İran maçı çerçevesinde jestler de gündeme geldi; Mesela İran Milli Takım yöneticisi Amerikalı mevkidaşına üzerinde İran ve ABD futbol federasyonlarının bayrak ve simgelerinin olduğu el dokuması bir halı hediye etmesi çok konuşuldu.
Bu açıdan, Galler-İngiltere maçı da uluslararası alanda futbol değil, siyasi çekişme üzerinden gündeme gelen maçlardan biriydi; 64 yıl sonra Dünya Kupası'na katılmaya hak kazanan Galler'in, Birleşik Krallık bünyesinde iç siyasi çekişme içinde olduğu İngiltere ile karşı karşıya gelmesi üzerine sosyal medyada sayısı milyonlara varan paylaşıma neden oldu.
2030 KUPASI NEREDE OLACAK? TÜRKİYE AÇISINDAN ALARM NİTELİĞİNDE GELİŞME
Ve son olarak olarak, daha Katar'daki şampiyona sürerken, 2030 Dünya Şampiyonası'nın nerede yapılacağına dair tartışmalar başladı. Evsahipliği konusunda yapılan bir açıklama, Türkiye'yi alarma geçirecek cinsten;
Suudi Arabistan, 2030 Dünya Futbol Şampiyonasına Yunanistan ve Mısır'la birlikte evsahipliği yapmak istediklerini resmen açıkladı.
AK Parti hükümeti, "Kaşıkçı cinayeti" üzerinden aylarca yüklendiği Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman ile de, Erdoğan'ın yılllarca "katil-darbeci" dediği El Sisi ile de barıştı.
Ancak belli ki bu barışma, Türkiye'nin dünyadaki ve özellikle de Ortadoğu-Akdeniz havzasındaki durumunu, küslük öncesi döneme taşımaya yetmemiş. Yunanistan, AK Parti hükümetinin yıllarca iç politik saiklerle izlediği yanlış dış politikalar nedeniyle çok yol almış.
Yunanistan-Suudi Arabistan-Mısır'ın ortak "dünya kupası evsahipliği" önerisi, "değerli yalnızlık" döneminde uluslararası alanda Türkiye etkisizleşirken, Yunanistan'ın yıldızının parlamasının da somut göstergesi gibi.
Hakikaten futbol sadece futbol değil...