Futbol fena halde hayata benzer!

Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR

Futbol keyfe hitap eden bir oyun. Şiddet ise keyif kaçıran bir unsur… Dolayısıyla futbol ile şiddet arasında hiçbir zaman bir uyum, bir birliktelik olmamıştır. Olamaz… Futbol güzelliği, şiddet ise kötülüğü ve çirkinliği temsil eder. Kaldı ki, günümüzde futbol bir oyundan da daha fazlasını ifade ediyor.  Yıllık cirosu milyarlarca Euro’ya ulaşmış bir endüstriye evrilmiş durumda. Bu oyunun kuralları sadece yeşil saha içinde geçerli değil ki! Parasallaşıp endüstrileşen futbolun kuralları, günümüzde neredeyse saha içindeki kuralları belirler hale gelmiştir. Bugün Avrupa futbol pazarının büyüklüğü 29.5 milyar Euro’ya ulaşmış durumda ve Avrupa’nın merkez ligleri bu işten daha fazla parasal pay alabilmenin telaşındalar. Ülkemizde ise futbol kulüplerimizin yarattığı yıllık gelir 400 milyon Euro civarında.

Futbol ülkesi olabiliriz, ama şiddete dur diyerek

Nereden bakarsanız bakın futbol büyük bir sektör; önemli bir endüstri. O zaman bu endüstriden pay almamak ahmakça. O halde bu oyundan ekonomik, finansal ve sportif daha fazla pay almalıyız. Burada keyfi kaçıran şey teşvik, şike, rüşvet, şiddet gibi oyun dışı ögelerdir. Ama şiddet yoğunluğu yüksek bir futbol ikliminde bunu yapabilme şansımız yok.

Ülkemizi gerçekten de bir futbol ülkesine dönüştürebilmek; futboldan sportif, ekonomik ve mali olarak daha fazla pay alabilmek elimize olan bir şey.

Yeter ki, oyunu kurallarına göre oynayalım. Yani, “fair play”i bozacak fauller yapmayalım.

Şiddet, oyunun keyfini kaçıran ve güzel oyunu sakatlayan bir anti futbol unsuru…

Futboldaki başarıyı yakalayabilir ve futbolumuzun refah seviyesini yükseltebilir; saygın bir futbol ülkesi olabiliriz. Ama şiddete dur diyerek.

Şiddetin futbola ekonomik maliyeti de önemli boyutta… Ekonomi ve Barış Enstitüsü'nün (IEP) yaptığı bir araştırmaya göre, futbolla ilgili şiddet olaylarının küresel yıllık maliyetinin 10 milyar dolar civarında olduğu belirtiliyor.(1) Şiddet olayları futbol liglerinin ve takımlarının imajını zedeleyerek sponsorluk ve reklam gelirlerinde önemli düşüşlere neden oluyor.

Büyük kurumsal sponsorlar, markalarının şiddet ve futbol dışı unsurlarla yan yana anılmasını kesinlikle istemezler. Sports Business Insights tarafından yürütülen varsayımsal bir araştırmaya göre, şiddet içeren olayların ardından sponsorlukların yaklaşık %20 oranında azaldığı gözlemlenmiş.(2)

Şiddet futbol kulüplerinin parasal kayba uğramalarına neden olurken, aynı zamanda futbolun dışsal etkisi altındaki işletmeleri de etkiliyor. Kısacası, şiddet nerede olursa olsun ekonomik yıkıma neden oluyor. Dolayısıyla şiddeti önleyebilmek için, şiddete neden olan ortamı ortadan kaldırmak gerekiyor. Zira, günümüzde futbol tamamıyla reytinge dayalı gelir yapısına sahip bir oyun…

Futbolumuzun marka değerini artırabilmek bütünüyle reytinge bağlı

Reytingi çünkü o ligin futbol kalitesini belirliyor. Eğer ligin izlenilirliği düşükse, parasal gelir de düşüyor. Parasal gelir azalmaya başladığında ise, bir süre sonra sportif performans geriliyor. Sportif performans yetersizleşince de, bu kez ligin kalitesi düşüyor. Bu da, tekrar yarattığı kısır döngüyle bir süre sonra ligin izlenilirliğini aşağıya çekiyor. İzlenilirlik düştüğünde de, o lig sponsorların radarından çıkmaya başlıyor. Bunun piyasadaki anlamı ise daha az para demek oluyor.

Parasal gelirin düşmesinde sadece sportif yetersizliğin değil, aynı zamanda siyasetin futbola etkisinin de önemli rolü bulunuyor. Ekonomik gelir kalemlerinde daralma, kulüplerin mali yapılarını kırılganlaştırıyor, onların nakit akışlarını bozuyor.

Peki, şiddetin içselleştiği bir futbol yapılanmasında marka değeri ne olur?

Aşağıdaki olumsuzluklar ve yetersizlikler, o ligin marka değerini aşağıya çeken temel etmenler olarak karşımıza çıkıyor. Bunlar;

- Ligde haksız ve dengesiz rekabetin varlığı,

- Futbol kalitesinin düşüklüğü,

- Futbol kulüplerinin ve futbol otoritesinin uluslararası saygınlığının erozyona uğramış olması,

- Yerli ve yabancı tüm oyunculara ve teknik kadrolara karşı yükümlülüklerin zamanında ve eksiksiz yerine getirilmemesi,

- Futbol paydaşlarına karşı sorumlu davranılmaması,

- Futbol örgütlenmesinde şeffaflığın bulunmaması,

- Ligde uluslararası mali suçlarla mücadele ile ilgili kurum ve kuruluşlara karşı sorumlu hareket edilmemesi gibi tüm faktörler ligin marka değerini düşürür.

Bu olumsuzluk ve yetersizlikler süreç içinde yavaş yavaş futbolun bağışıklık sistemini sarar; futbolun tüm kurumlarına ve aktörlerine metastaz yapar. Zamanla sorunlar dağ gibi birikir.

Bu konuda futbol otoritesi (futbolu ülke içinde düzenleyen ve yöneten kurum- TFF) üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmez, sorunların üzerine cesaretle ve adil bir şekilde gitmezse; var olan sorunları doğru algılayıp analiz edemez. Soruna doğru tanı koyamaz. Bu problemler futbol yapılanmamızı daha yıkıcı ve yakıcı hale gelir.

Futbol otoritesi var olan sorunlara uzun vadeli ve siyaset üstü bir yaklaşım göstermez ise futbolumuzun da uluslararası saygınlığı ve marka değeri düşer.

Futbolumuzun yapısal sorunlarının dışa vurumu, bardaktan taşan son damla

Yoksa, sadece bir yumrukla futbolumuzun marka değeri yerlere inmez. Ama bu tür hareketler, biriken sorunların artık yönetilemediğinin bir göstergesidir. Hakem Umut Meler'e atılan son yumruk, futbolumuzun yapısal sorunlarının dışa vurumudur. Bardaktan taşan son damladır. Biriken sorunlara sağlıklı ve toplumun (futbolun) yararına çözümler getirilmez ise, sorun patolojik bir vaka olur, kansere dönüşür. Bu olumsuzluk yıllar itibariyle patlamak için güç toplar ve bir gün gelir patlar. Bu; bir hakeme yumruk olur, şike olur, teşvik olur, rüşvet olur, şiddet olur, futbol aracılığıyla kara para aklama olur, rezillik olur...

Sonuçta; futbol fena halde yaşama benzer. Futbol, bir toplumun sosyal yaşamının ve kültürünün yeşil sahalara yansımasıdır. Sokaktaki insan ne ise, futbol yöneticiniz de, kulüp başkanınız da odur. Çünkü, sokaktaki insan toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel olarak ortalamasıdır.  Bu sorunlardan kurtulabilmemizin yolu, sokaktaki insanın ortalamasını yükseltmekten geçiyor. Bu ise, ancak sosyal faydayı öncelikleyen bir politik duruşla söz konusu olur.

**

(1)  Aktaran Sebahattin Devecioğlu, “Futbolda Şiddetin Bedeli”, 12 Aralık 2023. https://www.futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/genel/125-sebahattin-devecioglu/5937-futbolda-iddetin-bedeli.html

 (2) Aktaran Sebahattin Devecioğlu, “Futbolda Şiddetin Bedeli”, 12 Aralık 2023. https://www.futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/genel/125-sebahattin-devecioglu/5937-futbolda-iddetin-bedeli.html

Tüm yazılarını göster