Koç Üniversitesi Girişimcilik Araştırma Merkezi (KWORKS) desteğiyle gelişen iongenics, yeşil hidrojen alanında çalışan bir girişim. Amacı, Türkiye’de ve yurt dışında ulaşım sektöründe, yük taşımacılığında, sanayide, yüksek sıcaklıkta ısı üretiminde ve konutlarda ısı ve elektrik üretiminde kullanımı artacak olan yeşil hidrojen talebini karşılamak için gerekecek hidrojen jeneratörlerini sağlamak.
Dünya genelinde “sıfır emisyon” hedefi koyan ülkelerin sayısı her geçen gün artıyor. Sıfır emisyona ulaşmanın teknolojik ve ekonomik açıdan mümkün olduğu bir dönemdeyiz.
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA)’nın Küresel Yenilenebilir Enerjiler Raporu, enerji dönüşümü için yapılac ak her 1 dolarlık yatırımın geri dönüşünün 1.5 ila 5 dolar arasında olacağını ortaya koyuyor. Rapor, özellikle yeşil hidrojeni ön plana çıkarıyor ve yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektrikle üretilen hidrojenin 2030 yılına kadar fosil yakıt alternatifleriyle maliyet konusunda rekabet edebilecek konuma geleceğine dikkat çekiyor. Hatta IRENA Genel Müdürü Francesco La Camera, “Yenilenebilir hidrojen, ekonomilerimizi karbonsuzlaştırmaya yönelik küresel çabalarda, ezber bozan bir rol üstlenebilir” diyor.
Koç Üniversitesi Girişimcilik Araştırma Merkezi (KWORKS) desteğiyle gelişen bir girişim projesi iongenics’in de çalışma alanı yeşil hidrojen.
TÜBİTAK BİGG desteği aldıktan sonra Eylül 2020’de Teknopark İzmir’de kurulan iongenics elektroliz teknolojisi tabanlı hidrojen jeneratörleri (elektrolizör) geliştiren, üreten ve pazarlayan bir şirket. Merkezin Derin Teknoloji programında yer alan iongenics’in kurucuları Koç Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Can Erkey ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Mühendislik Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Erdal Uzunlar. Prof. Erkey ve Dr. Uzunlar ile yeşil hidrojen, derin teknolojiler ve yeşil dönüşüm üzerine konuştuk.
Koç Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Can Erkey:
10 sene içinde yeşil hidrojenin yaygın kullanımı mümkün
“Yeşil hidrojenin maliyetini, kullanılan elektriğin maliyeti, elektrolizör için yapılan sermaye harcaması (CAPEX) ve operasyonel harcamalar (OPEX) belirliyor. Hem yenilenebilir enerji, hem de elektrolizör maliyetleri gün geçtikçe düşüyor ve düşmeye devam edecek. Fosil yakıt maliyetleri ise gün geçtikçe artmaya devam edecek. Güneş hücrelerinin verimlerinin arttırılması, elektrolizörlerde kullanılan pahalı katalizörlerin miktarlarının azaltılması veya daha ucuz katalizör alternatiflerinin bulunması gibi alanlarda araştırmalar yapmak gerekiyor. Fosil yakıtlara uygulanacak karbon vergisi, çevre vergisi ve sağlık vergisi gibi yeşil politikalar da aradaki farkın kapanmasına yardımcı olacak. Ayrıca hidrojenin borularla dağıtımını sağlayacak bir altyapıya da ihtiyaç var. Bu altyapı bazı ülkelerde oluşturulmaya başladı. Dekarbonizasyonun sürdürülebilirlik için gerekliliği göz önüne alınırsa, önümüzdeki 10 sene içerisinde yeşil hidrojenin yaygın kullanımı mümkün gözüküyor.”
Yeni girişimlerin çok azı derin teknoloji girişimi
“Türkiye’de derin teknoloji girişimlerinin sayısı gün geçtikçe artıyor. Ancak yeni girişimlerin maalesef çok az bir kısmı derin teknoloji girişimi. Bunların sayısını arttırmanın yolu ilk olarak üniversitelerimizde ve şirketlerimizin Ar-Ge merkezlerinde yapılan bilimsel araştırmaların daha özgün ve daha yenilikçi olmasını sağlayacak politikalar geliştirmek. TÜBİTAK’ın ve üniversitelerin çabaları ile ülkemizde yapılan bilimsel çalışmaların kalitesi artmakta olsa da, düzey bugün hala arzu edilen seviyede değil. İstenilen düzeye ulaştıktan sonra, ortaya çıkacak yeni fikirlerin ve buluşların ticari bir değere dönüşebilmesi için bir teşvik sisteminin oluşturulması gerekiyor.”
Derin teknoloji ürünlerinin pazara girmesi 10 seneyi buluyor
“Derin teknoloji girişimlerinin ürünlerinin pazara giriş yapması yaklaşık olarak 10 seneyi buluyor. Bu kadar uzun süre bir girişimi ayakta tutmak ancak özel işbirlikleri ile mümkün, zira ülkemizde bu kadar uzun süreli yatırım sağlayacak yatırımcılar yok denecek kadar az. Bu girişimlerin özellikle ilk senelerindeki Ar-Ge ihtiyacı ancak üniversitelerdeki imkanların kullanılması ile sağlanabilir. Kamu da ilk senelerde bunun için gereken finansmanı sağlayabilir. Özel sektör de finansman ve geliştirilmekte olan ürün veya teknolojinin pazara hazırlanması konusunda destek verebilir.”
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Mühendislik Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Erdal Uzunlar:
Türkiye yenilenebilir kaynakları ile yeşil hidrojende söz sahibi olabilir
“Geleceğin yakıtı olarak konumlandırılan hidrojenin 2050 yılında dünyadaki enerji tüketiminin yüzde 25’ini karşılayacağı öngörülüyor. Dolayısıyla iongenics, Türkiye’de ve yurt dışında önümüzdeki yıllarda ulaşım sektöründe, yük taşımacılığında, sanayide, yüksek sıcaklıkta ısı üretiminde ve konutlarda ısı ve elektrik üretiminde kullanımı büyük oranda artacak olan yeşil hidrojen talebini karşılamak için gerekecek hidrojen jeneratörlerini sağlamayı hedefliyor. Yeşil hidrojen, suyun elektrolizinin yenilenebilir enerji kullanılarak yapılmasıyla elde edilen hidrojene denir. Yeşil hidrojen, enerji üretimi için yakıldığında, ortaya sadece su çıkar. Buna karşılık fosil yakıtlar yakıldığında, ortaya küresel ısınma yaratan bir sera gazı olan karbon dioksit, ve bununla beraber çevreye ve insanlara zararlı gazlar çıkar. Ülkemiz yenilenebilir enerji kaynakları açısından oldukça zengin. Güneş, rüzgar ve jeotermal enerji kaynakları ile ülkemiz yeşil hidrojen üretiminde söz sahibi olabilir. Fosil yakıtları ithal eden bir ülkeden, yeşil hidrojen üreten ve ihraç eden bir ülke konumuna geçebilir.”
Fosil yakıtlı sistemleri değiştirmek kolay olmayacak
“Birçok endüstride neredeyse yüz senedir kullanılan ve bunca senedir devamlı geliştirilmekte olan fosil yakıtlı sistemleri değiştirmek kolay olmayacak. Düşük karbon ekonomisine geçebilmek, fosil yakıtlarla çalışan sistemlerden daha verimli, daha üstün performansa sahip ve daha sürdürülebilir yeni teknolojiler geliştirmek ile mümkün olacak. Yeşil teknolojilerin kullanımının yaygınlaşması ve bu sistemlerin inovasyon ve seri üretim ile daha maliyet-etkin hale getirilmesi, yeşil teknolojilerin rekabet gücünü artıracak. Yeni malzeme teknolojileri, biyoteknoloji, nanoteknoloji ve yapay zeka alanındaki gelişmeler bu tip sistemlerin geliştirilmesine büyük katkılar sağlayacak. Geçmiş yüz senede fosil yakıtlara bağlı sistemlerde olduğu gibi, yeşil sistemlerin geliştirilmesi, üretimi ve pazarlanması yeni şirketlerin doğmasına, büyümesine ve istihdam yaratmasına neden olacak.”