Türkiye’nin cari açığı da, enflasyonu da maalesef kontrolden çıktı. Bu konuda türlü türlü neden sayılabilir. Ancak Türkiye gibi enerji ürünlerinde net ithalatçı durumunda olan bir ülke, ekonomi politikasını iyi temenniler üzerine inşa etmemelidir.
Politikacılar uzun vadeli ekonomi politikaları üretmek zorundadırlar. Tabii uzun vade, kısa vadeler serisinden oluşuyor. Kısa vadede doğru politikalar uygulamak gerekiyor. Türkiye ekonomisinin ağır sorunları ortadadır. Hayat pahalılığı ilk sıradadır. Kur politikasında Eylül 2021’den itibaren hatalar yaptık. İthal malların fiyatlarından açık şekilde görülüyor. Şu aşamada döviz kurları dengelenmiş gibi duruyor. Emtia fiyatları kontrolümüz dışında olduğundan, o piyasalarda ne olup ne bittiğini anlamak lazım. Geniş kadrajdan; emtialardaki düşüş piyasasının iki yıl önce bittiğini, uzun vadeli yükseliş hareketinin ilk safhasında olduğumuzu düşünüyorum. Yakın gelecek için, hedge fonların petrol ve petrol ürünlerindeki pozisyonlarından çıkarımlar yapmaya çalışıyorum. Fon yöneticilerinin üçlü belirsizlik içinde kıvrandıkları görülüyor. Rusya’nın petrol ihracatının düşmesi, gelişmiş ekonomilerden gelen yavaşlama emareleri, başta Şangay olmak üzere Çin’in büyük şehirlerinde vaka sayılarının hızla artması, profesyonellerin kafasını karıştırıyor. Bu faktörler, enerji ürünlerinde pozisyon almayı ve taşımayı, riskli ve pahalı hâle getiriyor.
Enerji fiyatlarını farklı yönlere çekebilecek güçlü etmenler bulunuyor. Fon yöneticileri pozisyon açmayabilirler. Risk almayabilirler. Politika yapıcıların böyle lüksleri olamaz. Enflasyonun aralık ayında baz etkisiyle düşmesi, Karadeniz’deki gaz rezervi, en iyi senaryolarımız olamaz. Birilerinin bu enflasyonu düşürmesi gerekiyor. Kemal Tahir’den alıntı yaparsak, ‘‘Vatandaş, pahalılık karşısında inim inim inliyor.’’