Potansiyelinin çok küçük bir kısmını kullanıyor olmasına rağmen turizm İzmir’in en önemli sektörlerinden biri. Son yıllarda çeşitlendirmeye dair pek çok adım atılsa da turizmin en önemli altbaşlığı “deniz-kum-güneş” olmaya devam ediyor. Bu turizm türüne yönelik en büyük eleştiri katma değerinin düşük olması. Oysa, “her şey dahil” sisteminin çok sınırlı kalması nedeniyle İzmir’de durum güney kesimlerine oranla çok daha iyi. Bunu İzmirli işletmecilerin başarısı olarak görebiliriz. Fakat bütün işletmeciler için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Bir turizm işletmesi başarısız olunca da ortaya heba olmuş yatırımlar, atıl kalmış tesisler, değerlendirilememiş cennet köşeleri gibi bir manzara çıkıyor. İzmir’de bu duruma yönelik iki önemli örnek var. Bunlardan birinde mutlu son yakın. İhaleler yapıldı, kazananlar belli oldu, onaylandı. Yakında yatırım başlayacak. Diğerinde ise durum çok daha vahim. Tesisin sahibi bile ortalarda yok.
Birincisi Foça Tatil Köyü, daha çok bilinen adıyla Fransız Tatil Köyü. 16 yıldır terkedilmiş bir vaziyette olan bu tesisin geçmişi 1967’ye kadar gidiyor. Türkiye’nin ilk modern tatil köyü olarak işe başlayan tesisin işletmecisi Fransız Club Mediteraennee idi. Hem işletmecisi, hem de tatilcilerin büyük bölümünün Fransız olması nedeniyle Fransız Tatil Köyü olarak anılıyor. İlk dönemlerinde pek çok başarılı iş yapan, benzer yatırımlara örnek olan bu tesis, 2005 yılında kapandı. Özelleştirme İdaresi uhdesine geçen tesis için 2006 ve 2018 yıllarında yapılan ihalelerin kazananlarına tahsis yapılmadı. İkisinin arasında, 2010 yılında yapılan ihaleye ise katılan bile olmamıştı. Velhasıl, tesis 2005’ten beri çalışmıyordu. 49 yıllığına tesisin işletme hakkının verilmesini içeren 4. ihale ise Özelleştirme İdaresi tarafından geçtiğimiz nisan ayında gerçekleştirildi. 10 teklif arasından en yükseğini 131 milyon TL ile Bahreyn merkezli BKG Ortak Girişimi verdi. Öncekilerden farklı olarak bu kez ihale Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylandı. Şimdi sırada kazanan grubun yapacağı tamirat ve tadilatlar var. O kadar zaman geçtiği düşünülürse tesisin adeta baştan yapılacağını tahmin etmek zor değil. Geç oldu, güç oldu ama nihayet oldu.
Çeşme’de ise olmayan ve olma ihtimali görünmeyen bir atıl tesis var. 100 konut, havuz ve sosyal mekanlardan oluşan Altın Çeşme Tatil Köyü, 20 yıla yakın zamandır kapalı. Mevcut mekanların kullanılır hali kalmamış, eşyalar harap durumda. İşletmecisi ortada yok. Tevatüre göre devre mülk olarak işletilen tesis, işletmecinin elektrik, su, vergi gibi borçlarını ödememesi nedeniyle açıldıktan birkaç yıl sonra kapatılmış. Devre mülk, zor bir işletmecilik şekli. Otel desen değil, konut desen, sayılmaz. Genel giderleri yüksek, memnuniyet yaratmak zor. Bir kere başladıktan sonra başka sisteme dönüştürmek yorucu bir hukuki süreç gerektiriyor. Yine de tüm bunlar işletmenin mevcut halini görenlerin içinin acımasını engellemiyor. Konumu düşünüldüğünde, İzmir’e ciddi bir katkı sunacağı açık. Fransız Tatil Köyü’nde işler rayına girdi, darısı Altın Çeşme Tatil Köyü’nün başına.