Fiyatlamaların ayrışması

Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Bu köşe özelinde sıklıkla global ve yerel varlıklar arasındaki fiyatlama eğilimlerinin ayrışmasını konuşuyoruz. Özellikle Mayıs 2013 sonrası dönem, yine bilhassa 2018’den bugüne dek geçen süreçte farklı analizleri sıklıkla “negatif kamp” üzerinden yaparken kendimizi bulduk. Ancak, Mayıs ayındaki seçimlerin ardından bu kez yine konuşurken havanın farklılaştığına tanıklık ediyoruz. Net şekilde güzeldir.

Devam edelim. Dışarısı ile başlayalım. Elimizdeki listeyi kontrol ettiğimizde az çok resimde belirginleşme söz konusu. Artık çift hane seviyelerden %6’lara doğru gerilemiş bir global enflasyon söz konusu. Doğrudur, hedeflenen seviyeden hali hazırda uzaktayız. Ancak, yine doğrudur, merkez bankalarının tarihi sıkılaşma hamleleri arzu edilen ivmede olmasa da başarılı olmuş-oluyor vaziyette. Bir diğer gerçek de şu: küresel resesyon riski henüz ciddi anlamda belirmiş değil. Meşhur tartışma konusu olan, “gecikmeli para politikası etkileri” 2023’te topyekun bir yavaşlama ve işsizlik dalgası yaratabilmiş değil. Bu, yarın yaratmayacağı anlamına gelmiyor. Ancak, şu da bir gerçek ki, ekonomik ivme kaybı görülen noktalar söz konusu. Örneğin, Avrupa. PMI gibi önemli indikatörler bu yöndeki endişeleri destekliyor. Fakat, diğer yandan ise, mevcut durum küresel ekonomide beliren bir gerçekten farklı bir şey değil. Ne gibi? İmalat-hizmet kalemleri arasındaki performans ayrışması ve değişen tüketici tercihleri gibi. Neden? Cevap belli: pandemi. Öncesi-pandemi esnası-sonrası şeklinde takvim haline getirmek fazlasıyla mümkün. Bugün tercih ettiğimiz tüketim maddeleri pandemi sürecinden farklı. O günlerdeki tercihlerimiz de öncesinden farklıydı.

Bir diğer belirginleşme -nispeten- para politikaları ve Fed cephesinde. Kendi yarattıkları “kontrollü belirsizlik” ve “tercihli iletişimsizlik” şu ana dek çalışıyor. Fed’in 1x25bp faiz artırımına daha gitme olasılığı fiyatlamaları ciddi anlamda baskılamazken, finansal koşullarda ekstra bir sıkılaşma baskısı da yaratmıyor. Dahası, Mart ayındaki bankacılık krizi sonrasında kredi kanallarında yaşanan problemler Fed’i de ciddi anlamda rahatsız etmiyor. Yönetilebilir boyutta görülüyor. Problemler hiç mi yok? Elbette var. Mesela? Bitmek bilmeyen maliye sorunları gibi. Borçtaki artış ve fonlamada Kongre’nin düzenli şekilde yaşadığı anlaşmazlık artık taşınmak istenmeyen yüklerden. Son kredi notu indirimini bir de böyle okumak faydalı olabilir.

Küresel işlemleri önemli bir yakın dönem başlığı ile tamamlayalım. 24-26 Ağustos tarihlerinde düzenlenecek olan Jackson Hole Sempozyumu her yıl olduğu üzere biz piyasa temsilcileri açısından yine, yeni, yeniden kritik önemde olacak. Fed’in kısa-orta vadeli faiz patikası için farklılaşmadan söz edilecekse bunun için en doğru nokta bu sempozyumdan başka bir yer değil. Yani, son çeyrek fiyatlamaları ve temelinde Amerikan doları-faiz ilişkisi için önemli bir başlık. Neden? Mesela, dolar endeksi. Son 4 haftalık kapanışların tamamı artıda. Buna karşılık son 2 haftadır gelişmekte olan FX çaprazları baskılanıyor. Keza hisse senetleri. Zor olmayan denklemler.

İçeriye de bakalım. Seçimlerin tamamlanması beklediğimiz-beklendiği şekilde fiyatlamalar üzerindeki baskıyı önce hafifletti-devamında ise kaldırdı. “Farklı bir şeylerin fiyatlaması” derken şaka yapılmadığını en azından kısa vade açısından çoğumuzun anlamaya başladığını düşündüğümüz gelişmeler oluyor. Ne gibi? Mesela, BIST 100 endeksinin son 8 haftalık soluksuz (TRY bazlı) yükselişi, bankacılık grubundaki fiyatlama hareketleri ve yurt dışı yerleşik kanalı üzerinden gözlenen düşük ivmeli ve fakat düzenli fon girişi gibi. Farklı bir şey var mı? Olabilir: Moody’s’ten gelen son açıklamalar yine bu köşedeki sesli düşüncelerimizle paralellik gösteriyor. Bizim, doğru işleri, doğru kişilerle, doğru zamanlama ve doğru iletişim ile yapmaya devam etmemiz “farklı bir şeylerin fiyatlaması” şüphemizi daha uzun soluklu ve ayakları yere basar şekilde tutabilir. Yeter ki patikadan sapma olmasın.

Tüm yazılarını göster