Piyasalarda gerçekleşen fiyatlamalar her zaman doğru mesajı vermez. Burada bir defa zamanlama problemi vardır. İkincisi, gelişen-yeni finansal düzende işlemler son derece hızlı gerçekleştiğinden, saniyelerden çok daha kısa sürelerde yazılımların yön verdiği finansal piyasalar ile karşı karşıyayız. Üçüncüsü, -elbette burada sohbeti farklı maddelerle uzatmak mümkün ama gerek yok- yatırımcılar her zaman ‘rasyonel’ davranışların içerisinde olmazlar. Tarih, özellikle de son madde özelinde, farklı birçok örnek ile mevcuttur.
Uzun bir süredir global ve yerel varlıklar açısından mayıs ayının ne denli potansiyel karmaşa riski barındırdığı hikayesi üzerinden tatsız bir bekleyiş içerisindeyiz. Özellikle lira cinsinden değerlenen varlıkların zaten kendi içerisinde barındırdığı farklı risklerin üzerine bir de seçim fiyatlaması başlığının gelmesi, tablodaki karmaşanın daha da içerisinden çıkılmaz bir hal almasına zemin hazırladı. Çok fazla uzaklara giderek farklı finansal mühendislik çabaları içerisine girmenin pek de bir anlamı yok. Liranın spot piyasa ve Kapalıçarşı fiyatlamalarındaki ayrışması ve hisse senetlerinin nasıl gruplar bazında ayrıştığına dönüp göz atmak fazlası ile neyin üzerinden konuştuğumuzu anlamak için yeterli olacak.
Seçimlerin önemli bir kısmını geride bıraktık. Parlamentonun yapısı belli oldu. Piyasa işlemcilerinin en istemediği iki tablodan birisi ise maalesef ki gerçekleşti ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tura kalındı. Diğer istenmeyen başlık ise parlamento ile cumhurbaşkanlığı yapılarının farklı olma ihtimaliydi. Şu an için böyle bir risk olup olmadığını tam olarak bilemiyoruz. O nedenle masadan tam olarak kalkıp kalkmadığına yorum getirmek de mümkün ve kolay değil. Öte yandan diğer husus ise içerisinde bulunduğumuz hafta ile gündemi meşgul etme durumunu muhafaza edecek. Son ikiye kalan adayların yapacakları açıklamalar politik gündem kadar, belki de boyut olarak daha fazlası ile şiddeti artar şekilde piyasaların odak noktasında yer alacak. Akışın sonraki aşamalarını ise belirlenecek yeni ekonomi takımları, uygulanacak olan politikalar ve bunlara gösterilecek olan pozitif/negatif reaksiyonlar oluşturacak. Henüz orada değiliz. Az biraz daha zamanı var.
Konuşmaya ve fikir yürütmeye çalıştıklarımızın önemli bir kısmı, belki de tamamına yakını siyasi gündemden oluşuyor. İstemesek de böyle. O vakit gelin nispeten bildiğimizi düşündüğümüz taraf olan fiyatlamalar üzerinden ilerleyelim. Nereden nereye gelindiği üzerinden konuşmak daha faydalı. Elimizdeki veriler açısından kullanacağımız en net kısım BIST cephesi. Son 5 yılda şiddeti artar şekilde yabancı portföy yatırımlarındaki azalış ve hızlı çıkış için BIST önemli bir gösterge. Zaman zaman değişmekle birlikte yüzde 29-30 bandına sıkışan ve buranın kayda değer bir kısmını oluşturan stok rakamı çıkardığımızda ciddi düşüklere çoktan ulaşan yabancı payı kritik bir gösterge. Artık orta-uzun vadeli yatırım portföylerinin tercih etmediği Borsa İstanbul’da döngüsel hedge fon giriş-çıkışları söz konusu. Seçim önceki haftada gördüğümüz de tam olarak böyle bir tabloydu. Bankacılık sektörü ve holding şirketlerinden alınan ‘seçim pozisyonları’ aynı hızda ilk turun ardından geri verildi ki çıkışın tam olarak sona erdiğini de kestirmek mümkün değil. Bu, ‘hızlı para’ kavramının fayda kadar zarar barındırdığı hususunda önemli bir örnek. Elbette bardağın diğer kısmında ise şöyle bir gerçek var ki asla göz ardı edilecek gibi değil: uzun yıllar Türkiye pozisyonu taşıyan fonların gerçekleştirdiği çıkış ile açılan alana pandemi süreci ve sonrasında ‘boşluk doldurur’ şekilde gelen yerli yatırımcının ciddi kesimindeki ‘yatırım ufku problemi’ yerli fonların da dönem dönem her iki yönde sert hareketler yapmasını tetikliyor. Ek olarak, mevcut Türk lirası likiditesindeki problem, devam eden halka arzlar ve 2022’deki en ciddi fiyatlama teması konumundaki ‘alternatifsizlik’ başlığının artık yüzde 35-40 bandının mevduat faizlerinde konuşulduğu bir patikaya evrilmesi fiyatlamaları daha da zor bir patikaya sokuyor. Bu nedenle borçlanma maliyetlerinden, uzun vadeli finansal modellemelere dek fikir yürütmek güçleşiyor.
Şu an için yabancı yatırımcı cephesinin kısa vadede dünden daha farklı bir davranış içerisinde olmayabileceğini düşünmek için yeni bir başlık masaya gelmiş değil. Bu da likiditenin Türk lirası cinsinden değerlenen tüm varlık sınıfları için havuzdaki belirli miktar üzerinden şekilleneceği anlamına geliyor. Kısıtlı ve dikkatli kullanılması gereken bir miktarı konuşuyoruz. Artmasının başta mevcut yüksek çift hanedeki enflasyon olmak üzere farklı zararlı yan etkileri var. ‘Kontrollü’ şekilde azaltılmasının da 2022’de fiyatlama davranışı zemininden uzaklaştığımız gerçeğini kabullenmemiz gibi bir başka yansıması olacak. Yatırımcının mevcut ürün sepetini hiç olmadığı kadar dikkatli yönetmesi gerekiyor. Belki de sık hareket etmemenin daha faydalı olduğu zamanlardayızdır. Biraz daha belirgin ortam, biraz daha az gürültü, biraz daha sağlıklı yatırımcı davranışları. Şimdilik ihtiyacımız olan bunlar. Şimdilik.