Fitch’ten mesaj: İstikamet doğru ama yol uzun

Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

Fitch, Türkiye’nin kredi notunu B’den B+’ya yükseltti. Sadece not yükselmekle kalmadı kredi notu görünümünü de durağandan pozitife çevirdi. Sürpriz oldu mu? Hayır. 2023 Mayıs seçiminin ardından politikalarda yapılan değişikliklerin ve geleneksel politikalara yönelişin kredi derecelendirme kuruluşları tarafından olumlu karşılandığını görüyor ve bunun bir not artışına dönüşmesi için politikalardaki normalleştirme ve ekonomideki dengelenme sürecinin sürdürülmesi gerektiğini biliyorduk. 18 Aralık’taki “Not artışı bahara mı kaldı?” başlıklı yazıda “Bir not artışı, eğer politikalarda bir geri dönüş ya da sulandırma olmazsa, yılın ilk çeyreğinde gelebilir” demiştik. (Bakınız: https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/not-artisi-bahara-mi-kaldi/720794#google_vignette)

Netice itibariyle, cuma gecesi gelen not artışı Türkiye için olumludur ama yeterli değildir.

Yeterli değildir, çünkü son not artışının ardından Fitch kredi notumuz yatırım seviyesinin dört kademe altında bulunuyor. Hala yatırım yapılabilir kategorisinin altında ve Belarus, Bosna, Moldova, Gana, Mısır, Nikaragua, Moğolistan ve Tacikistan gibi ekonomisi sorunlu ülkeler ile bir aradayız. “Spekülatif” olarak nitelendirilen sınıftayız.

Oysa bir ekonomi için başarı ölçütü en az BBB- notuna sahip olmaktır. Yani bizim, 2016 yılında kaybettiğimiz yatırım yapılabilir ülke kategorisine yükselmemiz gerekiyor.

Türkiye’nin kredi notu hikâyesi Süleyman Demirel’in DYP-SHP koalisyonu döneminde, 1992 yılının Mayıs ayında alınan BBB gibi parlak bir not ile başlamıştı. Ancak Demirel’den görevi devralan Tansu Çiller’in uyguladığı “heterodoks” politikaların gölgesinde iki yıl bile geçmeden 1994 Ocak ayında BBB’yi kaybettik. Demirel’den Başbakanlığı devraldığında BBB notuna sahip “yatırım yapılabilir” kategorisindeki bir ekonomiyi teslim alan Çiller, 6 Mart 1996’da Başbakanlığı bıraktığında ise Türkiye’nin notu B+’ya, yani spekülatif ülke düzeyine düşmüştü.

Türkiye tekrar BBB’yi ancak 2013 Mayıs ayında alabildi. Maalesef ikinci BBB dönemi de kısa sürdü. 19 yılda geri alabildiğimiz BBB’mizi üç yıl içinde 2016’da tekrar kaybettik.

Hafta sonunda olduğu gibi B’den B+’ya çıkmak önemlidir ve değerlidir ancak yeterli değildir. Bu not artışı bize istikametin doğru olduğunu gösterir ama B+ bize aynı zamanda daha uzun bir yolumuz olduğunu söyler.

Eğer yakın geçmişte örneğini sıklıkla gördüğümüz “heterodoks” maceralardan uzak durur, faiz takıntısından kurtulur, ekonominin kuralları ile kavga etmeden mevcut politika duruşunda ısrar edersek önümüzdeki dönemde Moody’s ve S&P’den de not artırımları gelecektir. Ancak olmamız gereken seviyeye, yani yatırım kategorisine yükselebilmemiz için daha çok yolumuz var.

Özetle, aralık ayında da dediğim gibi “Rasyonel zemine dönüş Türkiye’nin derin makro-ekonomik problemlerine henüz çözüm getirmemiştir ancak, büyük ölçüde para politikası tarafında atılan adımlarla çözüm için zemin hazırlamaya başlamıştır.

Önemli olan bu zemin üzerinde doğru ve gecikmiş adımları atarak makro iyileşmeyi sağlamaktır. Bu dönüşte ısrar edildikçe son yıllarda heterodoks, kurala dayalı olmayan ve öngörülebilirlikten uzak politika uygulamaları ile yıpratılan ekonomide iyileşmeler daha belirginleşecek ve not artışını beraberinde getirecektir.”

Tüm yazılarını göster