Fintek Kıbrıs’a barış getirir mi?

Ussal ŞAHBAZ Global İşler

Geçen hafta sonu KKTC Fintek Zirvesi’nde konuşma yapmak üzere yavru vatana gittim. KKTC’de fintek ne alaka demeyin. Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde son yıllarda fintek ve oyun sektörü, genel olarak da dijital işler, hızla gelişti. Rum Kesimi’nde fintek sektörüne son yıllarda 124 milyon euro yatırım yapılmış. Türkiye’de ise yapılan fintek yatırımlarının toplam büyüklüğü son beş yılda 142 milyon dolarda kalmış. Bu arada bu rakamlar, sadece erken aşama girişim sermayesi yatırımlarına ait.

Fintek gibi teknoloji işlerinde küçük ülkelerin önemli bir avantajı var: Şirket sizin ülkenizde kuruluyor, ama kullanıcıların ezici çoğunluğu başka yerde bulunuyor. Bunun en önemli nedeni de küçük ülkelerin daha esnek regülasyonlarla fintek şirketlerini daha kolay çekebiliyor olması. Özellikle Rum kesimi örneğindeki gibi AB benzeri daha büyük bir pazarın içinde kendi kurallarınızı uygulama esnekliğiniz varsa, bir adım daha öne çıkabiliyorsunuz. Örneğin, geçen ay çöken kripto borsası FTX’in Avrupa Birliği lisansı da Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ndeydi.

Bu regülasyon arbitrajı konusu yeni bir olgu değil. Mesela British Virgin Islands, 50 yıldır dünyada en çok offshore şirketinin kurulduğu yerlerden biri. Adamlar ticaret sicilinde “sadece şirketin uygun gördüğü bilgiler yayınlanır” diye bir kanun çıkarmışlar. Şirketin sahibi belli olmadan iş yapmak isteyen herkes, British Virgin Islands’da şirket kuruyor. Şirketiniz Karayipler’de belki de hiç gitmediğiniz bir adada bile olsa, İngiltere’nin hukuki güvenliğinden istifade edebiliyorsunuz. Çünkü British Virgin Islands İngiliz toprağı. Bu şirketlere sağlanan hukuk ve muhasebe hizmetleri de adaya gelir yazıyor. Benzer şekilde, Akdeniz’in girişindeki Cebelitarık da esnek kurallar sayesinde online bahis/kumar işinde uzmanlaşmış. İngiltere’de veya dünyanın birçok yerinde bu işlere girenlerin kullandığı platformlar genelde İngiliz kolonisi olan Cebelitarık’ta kayıtlı.

Bu ülkeler, daha büyük bir hukuki sistem içinde tanınıp kendi kurallarını koyabilmenin lüksünü yaşıyor. KKTC’nin problemi ise Türkiye dışında kimse tarafından tanınmaması. Dolayısıyla KKTC’nin regülasyon arbitrajı ana vatanla olan farklarıyla sınırlı. Sokakta yürüdüğünüz zaman bu şekilde gelişen sektörleri de görebiliyorsunuz. Mesela kumarhanelerin serbest olması sayesinde turizm hızla gelişmiş. Dünyada birbirine bu kadar yakın 20 tane beş yıldızlı otel olan yer azdır. İkincisi, tüp bebek. Kıbrıs’ta tüp bebeklerin Türkiye’de seçemediğiniz parametrelerini (cinsiyet vb.) seçmenize izin verildiği için her köşe başında tüp bebek kliniği var.

KKTC Fintek Zirvesi’nde Türkiye’den gelen fintek girişimcilerinden biri, Merkez Bankası’na lisans başvurusu yaptıktan sonra iki sene boyunca her gecesini nasıl Resmi Gazete’ye tıklayarak geçirdiğini anlattı. Onu dinledikten sonra KKTC’de bu işler için daha basit süreçlere dayanan bir sistem kurulamaz mı diye aklımdan geçirdim. Türkiye büyük ülke. Süreçler karmaşık. Bürokrasi ağır. Böyle olması da doğal.

Oysa KKTC’de aynı kumarhaneler ve tüp bebekçiler olduğu gibi teknoloji şirketleri için regülatif yükleri hafifletecek “oyun alanları” oluşturulabilir. Hatta, teknolojinin gelişme hızının küresel kurumsal yapıların önünde gittiği çağımızda KKTC, ince ayarlı politikalarla uluslararası tanınmamasını avantaja bile çevirebilir. Bu arada, KKTC’yi tanıyan başka ülke olmasa da KKTC’liler dünyayla son derece bağlantılı. KKTC doğumlular, Avrupa Birliği vatandaşı olabiliyor. Ayrıca İngiltere’de kuvvetli bir Kıbrıs Türk toplumu var. Bu ilişki ağını avantaja çevirmenin tek yolu KKTC’de teknoloji işlerini büyütmek. Yoksa zaten Kıbrıslı Türkler teknoloji işlerini başka ülkelerde geliştiriyor.

Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde fintek sektörü son yıllarda 8500 istihdam sağlanmış. Diyebilirsiniz ki, KKTC’de işsizlik problemi yok. Böyle bir problem olsa restoranlarda bu kadar Afrikalı garson çalışmazdı. Nitekim KKTC’de turizm sektöründe toplam çalışan 20 bin kişinin 3.500’ü KKTC’liymiş (sayıları anlamlandırmak için KKTC’nin nüfusunun 380 bin civarında olduğunu hatırlatalım).

KKTC ekonomisi son yıllarda gayrimenkul sektörü üzerinde yükseliyor. Emlak değerleri İngiliz sterlini bazında katlanarak artıyor. Demek ki, çoğu dışarıdan gelen yatırımcılar bir gün Ada’da normalleşme olacağı ihtimalini satın alıyor. Güneydeki emlak değerleri genel gelir düzeyine paralel çok daha yüksek. Normalleşme olursa KKTC’deki emlak değerinin Rum Kesimi’ne yakınsaması bekleniyor. Peki bu durumda, KKTC’de turizm, tarım, esnaflık gibi emek yoğun geleneksel işlerle geçinenler ne yapacak? Evinin kirasını ödeyemez veya ev kendinin olsa bile yandaki bakkaldaki fiyatları karşılayamaz hale gelecek. İşte bunu önlemek için, KKTC’de Rum Kesimi’ndekine benzer dünya çapında para edecek teknoloji işlerinin gelişmesi lazım. Aksi halde ekonomik yapısı birbirinden bu şekilde ayrışan iki toplumun barış içinde birleşmesi imkânsız olur.

Tüm yazılarını göster