Finans sektörü son dönemde büyük bir değişimden geçiyor. Dijital bankacılık ve mobil ödemenin gelişmesi, bankacılık sektörünü daha kullanıcı dostu, erişilebilir ve güvenli hale getirerek finansal hizmetler alanında devrim yaratıyor. Özellikle yurtdışında bankacılıkla ilgili tüm işlemlerin dijital ortamda gerçekleşmesini sağlayan yeni nesil bankacılık sistemleri yükselmeye devam ediyor.
Fiziksel şubesi bulunmayan, müşterilerine internet bağlantısı olan her yerden hesaplarına erişebilmeyi ve tüm bankacılık işlemlerinin online olarak yapılabilmesini sağlayan neobanklar bunun en önemli örneklerinden. Bu yeni sistem anlayışının Türkiye’deki öncülerinden olan MARS’ın yönetimi ülkemizde başarılı bir neobank yaratmak için sağlam bir stratejik plan üzerinde ilerliyor.
Türkiye’den sonra yakın coğrafyadaki komşularımıza hizmet verecek şekilde yapılanan MARS, hizmetlerini orta vadede küresel bir marka olma vizyonuyla şekilleniyor.
MARS’ın öyküsünü ve gelişim planların şirketin kurucu ortakları Emrah Kaya ve Burcu Bekdaş’dan dinledik.
Emrah Kaya: 2001-2018 yılları arasında pek çok gençlik markasının kurulmasına fikir ve operasyonel olarak liderlik ettim. 2010’da Global Endeavor Girişimcisi seçildim, 2011’de European Business Awards’ta Avrupa’nın en iyi 10 girişimcisi arasına girdim ve Ruban D’honneur nişanını almaya hak kazandım. 2012’de Youtholding ile Harvard Business School’un Global Partner’ları arasında yer aldım.
Burcu Bekdaş: MARS’tan önce üç farklı startup’ın kuruluşunda ve organizasyonel oluşumunda bulundum. 2015-2019 yılları arasında Youtholding’te bir girişim projesinin yöneticisi olarak görev aldım.
Girişiminizin adı neden Mars?
Emrah Kaya: Mars gezegen olarak hiç bilinmeyen, daha önce herhangi bir insan tarafından deneyimlenmemiş, her kavramı baştan düşünmeyi ve alışılagelmişler dışında tekrar tanımlamayı ve yaşamayı ifade ediyor. İnsanlık ne kadar uzun süredir Mars’a ayak basmanın heyecanı, merakı ve umuduyla teknolojiler geliştiriyor; planlar, yatırımlar yapıyor ve riskler alıyor. MARS ile yaratılmak istediğimiz ekosistemde, kullanıcılar tamamen kendilerine göre seçip, özelleştirdiği ve ihtiyaçlarına göre tasarladıkları bir evrene sahip oluyorlar. İşte MARS markasıyla biz de finansal teknolojiler ve bankacılık alanında ‘Dünya’da olmaz’ dediğimiz birçok iş yapış biçimini ‘MARS’ta olur!’ diyerek değiştirmeyi hedefliyoruz.”
Mars neleri farklı yapacak?
Burcu Bekdaş: Geleceğin bankacılık deneyimini bugünden sunmak amacıyla, MARS’ı tamamen inovatif bir bakış açısı ve uzun süren bir tasarım sürecinin ardından hayata geçirdik. Amacımız kullanıcılarımıza finansal anlamda kontrolü kendi ellerinde tuttukları, daha özgür bir deneyim yaşatmak. Bizi farklı kılan tamamen kullanıcı odaklı olmamız. Fokus grup çalışmaları yaparak kullanıcıların ne beklediğini ve ne hizmet vermemiz gerektiğini çok iyi anlayarak yola çıktık. Finans dünyasına önce kolaylıkla katılmalarını, sonra da ödemeler dünyasının olanca karmaşıklığı içinde akılcı ve prestijli kararlar vermelerini, harcamaları ve finansal kaynakları sürdürülebilir bir şekilde yönetmelerini sağlamak istiyoruz.”
Kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz?
Emrah Kaya: Kendimizi TechFin şirketi olarak konumlandırıyoruz, çünkü finans sektöründen teknolojiye doğru yakınsamıyoruz. Biz teknoloji şirketiyiz ve finansa yakınsıyoruz. Bankacı ya da finansçı değiliz, biz teknolojiyi ve beklentileri çok iyi biliyoruz.”
Kullanıcılara ne sunuyorsunuz?
Emrah Kaya: MARS ile amacımız kullanıcıların hayatını kolaylaştıran çözümleri teknoloji yardımıyla geleneksel bankacılığın dışında çözümler arayanlarla buluşturmak Kullanıcılar tek uygulama ve tek kartla tüm bankalardaki paralarını yönetebiliyor, MARS’a tanımlanan kartların limitleri MARS kartta birleştirilip tek seferde ve tek yerden tüm finansal ihtiyaçlar karşılanabiliyor. Kullanıcılar hesaplarına otomatik para yatırma ve fatura ödeme talimatı verebiliyorlar, yani aslında kendi bütçelerini teknolojik finans gücüyle planlayabiliyorlar. Kart önceliklendirme ve harcama böl özellikleriyle hem zaman tasarrufu hem de kolaylık elde ediyorlar. MARSlılar kendi aralarında para transferi yapabildikleri gibi başka hiçbir banka uygulamasını kullanmadan farklı bankalar arasında da para transferi yapabiliyolar ve MARS sayesinde istedikleri banka kartından istedikleri ATM’den ücretsiz para çekebiliyorlar. Üstelik bunların hepsini QR ile yapabiliyorlar.
Mars kartlar hangi avantajları sağlıyor?
Burcu Bekdaş: MARSlı olmak için minimum mevduat ve gelir seviyeleri gibi ön koşullar aranmıyor MARS’ta üç segment var. Mastercard gümüş logo ve sunduğu ayrıcalıklara sahip Titanium Metal, Platinium ve Prime kartlardan birini seçerek özel avantajlar dünyasına adım atmak mümkün. 16 gram saf metalden, limitli sayıda üretilen MARS Titanium Metal kartımız ise gezegenin en prestijli kartı çünkü hem yurt içinde ve yurt dışında ayrıcalıklar sunuyor. Örneklendirmek gerekirse; ücretsiz lounge, fast track, özel şoför uygulaması Alfred indirimi, gurme restoranlarda yüzde 20 indirim ve MARS Titanium Metal Kartla yapılan tüm harcamalarında yüzde 5 MARS Miles kazanma fırsatı gibi ayrıcalıklar yer alıyor.
Reklamda ünlü kullanımına doğru bir örnek: Çağla Şikel-Doğuş Çay işbirliği
Energy, Detox ve Collagen isimli ürünlerle hem yeni bir segment yaratılıyor hem de markaya daha genç ve dinamik bir kişilik kazandırılması hedefleniyor.
Yeni ürünlerin lansman toplantısında Doğuş Çay’ın rakamsal verileri, TEMA ile ortak yürüttükleri sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında bilgi aldım. Yeni ürünlerin marka elçisi olan Çağla Şikel’le sohbet edip, yeni reklam kampanyasını izleme imkanı buldum.
Kanaatimce, Çağa Şikel marka için çok uygun bir seçim olmuş. Uzun yıllardır gündüz programlarında çayın faydasını anlatan, sağlıklı yaşam konusunda uzmanlarla konuşan ve tavsiyeler aktaran Şikel marka kimliğine uygun bir ünlü. Bu yüzden, onun verdiği mesajlar inandırıcı hatta ikna edici olacaktır. Dolayısıyla, filmler yeni ürünlerin bilinirliğine katkı sağlayarak satışlara da yansıyacaktır.
Hedef tarım şirketi olmak
1985 yılında kurulan Doğuş Çay, Rize’deki 5 üretim fabrikası ve Ordu’daki paketleme fabrikasıyla yılda 50 bin ton çay üretiyor. Doğuş Çay Yönetim Kurulu Üyesi Harika Karakan Batallı şirketin temel hedefinin bir tarım şirketi olmak olduğunu vurgulayarak şu yorumu yapıyor: “Kendi toprağımızdan aldığımız güç sayesinde 70 bin çiftçimiz ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. “Tarım şirketi” misyonumuzda üretimin tüm aşamalarında en kaliteliyi sunmak için çalışıyoruz. Her Dem Toprak İçin’ projesi, Rize’nin doğal zenginliği ve en önemli geçim kaynağı olan çayın en iyi şartlarda yetiştirilmesi, aynı lezzet ve kalitede üretilebilmesi için eğitim ve farkındalık çalışmalarını kapsıyor. Bunun yanı sıra “sağlığı”, “güveni” ve “kaliteyi” ön plana aldığımız yeni ürünlerimizde bizi en iyi temsil edeceğine inandığımız sevgili Çağla Şıkel ile yollarımız kesişti. Markamızı uzun süredir tüketiyor olması kendisini doğal marka temsilcisi yaptı”
Türkiye’de 791 bin dekarlık alanda çay tarımı yapılıyor. Üretimin 530 bin dekarlık bölümü, yani yüzde 70’i ise Rize’de gerçekleşiyor. Doğuş Çay, 2016 yılında Rize’de TEMA Vakfı işbirliği ile başlattığı ‘Her Dem Toprak İçin’ projesi kapsamında, Rize’nin en önemli geçim kaynağı olan çayın en iyi şartlarda yetiştirilmesi, aynı lezzet ve kalitede üretilebilmesi için eğitim ve farkındalık çalışmaları yürütüyor.
“TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç projeyle sürdürülebilir çay tarımının temelini oluşturan toprak sağlığının korunmasını ve iyileştirilmesini hedeflediklerine dikkat çekiyor. Ataç, projeye başlarken Rize’de toprakların yüzde 86’sından fazlasının çay bitkisinin optimal yetişme sınırlarının dışına çıktığını gördüklerini hatırlatarak çalışmalar hakkında şu bilgiyi paylaşıyor:
“Toprak bozuluma uğramış, hastalanmıştı. Yaptığımız araştırmalarda, çay tarımı yapılan toprakların sağlığının 1970’li yılların başından itibaren hızla artış gösteren amonyum sülfat ve amonyum nitrat gibi asidik karakterli gübrelerin uzun yıllar yoğun kullanımı sebebiyle bozulduğunu ve asidik hale geldiğini tespit ettik. 2016 yılında başladığımız projenin 7’nci yılındayız ve bugüne kadar; üreticilere, kadınlara, çay eksperlerine, öğretmenlere, öğrencilere, din görevlilerine ve muhtarlara çay topraklarında yaşanan sorun hakkında eğitimler düzenledik. Topraklardaki yoğun kimyasal gübre kullanımına bağlı asitleşmenin ideal değerlere gelmesi için tarım kireci kullandık. Toprağı asitleştiren kimyasal gübreler yerine organik gübreler kullanarak toprağı besledik ve çapalama uygulamaları ile de destekledik. Çay atıklarını kompost haline getirip bahçelerimizde kullandık. İlk uygulama yaptığımız bahçelerde verim ortalama yüzde 56 seviyelerinde arttı. Doğa diyor ki; Bana doğru bakarsanız ben size karşılığını veririm”.