Finans sektöründe bir ilk: Sorumlu İletişim Politikası

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

TSKB, bankacılık ve finans sektöründe bir ilk olarak, sürdürülebilirlik prensiplerini geniş kitlelere aktarmayı hedeflediği “Sorumlu İletişim ve Pazarlama Politikası” yayımlıyor.            

Sürdürülebilirlik alanındaki duruşunu; faaliyetleri, sorumlulukları, taahhüt ve hedefleriyle şeffaf şekilde ortaya koyan TSKB, özel sektöre yol göstermek açısından da önemli bir sorumluluk üstleniyor.        

TSKB Genel Müdürü Murat Bilgiç ile “Sorumlu İletişim Politikası” hakkında konuştuk.

“İletişim, etki odaklı faaliyetleri kamuoyuna sunmak için kuvvetli bir araç”

“Türkiye’nin ekonomik, çevresel ve sosyo-kültürel kalkınması için pozitif etki yaratmayı kendine hedef alan bir banka olarak, tüm faaliyetlerimizi 30 yıl önce sürdürülebilirlik prensiplerine göre dönüştürmeyi başardık. Bu dönüşüm sürecinde pek çok ilke imza attık. Şimdi de finans sektöründe ilk defa Sorumlu İletişim Politikasını yayınlayan banka olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Başta finans sektörü ve üretim dünyası olmak üzere iletişim çalışmalarımızda benimsediğimiz ilkeleri ve taahhütlerimizi şeffaf bir şekilde ortaya koyduğumuz bu çalışmanın tüm iletişim ve marka profesyonellerine bir kılavuz olmasını arzu ediyoruz. Günümüz dünyasında reel sektörün üretim ve hizmet modellerinin yanı sıra tüketim alışkanlıklarında da ciddi bir dönüşüme ihtiyaç var. İklim risklerine dirençli, çevreyi, doğal kaynakları ve biyoçeşitliliği koruyan bir üretim ve tüketim boyutuna geçebilmek için tüm kurumların faaliyetlerinin ekonomik, çevresel ve sosyal sonuçlarını bir bütün olarak ele alması son derece önemli. Şirketlerin finansal ve finansal olmayan tüm sermaye öğeleriyle yarattığı ve yönettiği etkiyi yakın takip ederek iddialı hedeflerle ilerlemesi gerekiyor. İşte bu noktada tüm etki odaklı faaliyetleri şeffaf ve doğru bir şekilde kamuoyuna sunmak için elimizde ‘iletişim’ gibi kuvvetli bir araç var.

Nitelikli yeşil dönüşüm önündeki en büyük engellerden biri Yeşil Boyama

“İletişim ve reklam faaliyetleri, diğer markalara örnek teşkil edebilecek uygulamaların yaygınlaşması anlamında oldukça önemli. Ancak pek çok şirketin sürdürülebilirliği tüm boyutlarıyla ele almadan sadece iletişim kanalıyla yanıltıcı bir algı yaratmasının nitelikli bir yeşil dönüşümün önündeki en büyük engellerden biri olduğunu düşünüyoruz. Green Washing yani Yeşil Boyama dediğimiz bu yanıltıcı algının yerini açıklıkla tanımlanmış ve ölçülebilir çözümlerin alması gerekiyor. Bu bakış açısıyla, TSKB olarak tüm marka iletişimi çalışmalarımızı sürdürülebilirlik stratejilerimizle entegre bir şekilde yürütüyoruz. ESG olarak ifade ettiğimiz çevresel, sosyal ve yönetişim performansı anlamında hedeflerimizi yüksek koyuyoruz. Tüm faaliyetlerimizde, aldığımız her kararda karbon ayak izimizi ve sosyal etkimizi düşünerek hareket ediyoruz. Marka iletişimimizde de aynı sorumlulukları üstleniyoruz. Çevreye, biyoçeşitliliğe ve canlıların sağlığına zarar veren, insan haklarını ihlal eden, küresel barış ortamını tehdit eden ve kültürel mirasa zarar veren yatırımları faaliyet kapsamımız dışında tutuyoruz. Önceliklendirme ve önemlilik analizlerimizde paydaşlarımızın beklentilerini merkeze alıyoruz. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları bazlı performans sonuçlarımızı ve hedeflerimizi yıllık bazda Entegre Faaliyet Raporumuzda paydaşlarımıza sunuyoruz. Sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınma yönünde her platformda sözcülük ve savunuculuk yapmaya çalışıyoruz. Ulusal ve uluslararası imzacılıklarımız, üyeliklerimiz ve iş birliklerimizle etki alanımızı sürekli büyütüyoruz. Bu yaklaşımımızdan hareketle, marka iletişimimizde içselleştirdiğimiz değerleri, sorumluluklarımızı ve taahhütlerimizi iş dünyasıyla paylaşmak üzere Sorumlu İletişim Politikamızı yayınladık.”                  

“Uzun yıllardır gelecek senaryolarında başı çeken doğal afetler, zorunlu göçler ve pandemi gibi küresel etkisi yıkıcı olan gelişmeler bugünün gerçeği haline gelince, sürdürülebilirlik kavramı da stratejik önceliklerde yükselmeye başladı. Birleşmiş Milletler öncülüğünde yürürlüğe giren Paris Anlaşması ile ortaya konan küresel amaçların ve yakın zamanda kabul gören 2050 Net Sıfır Emisyon hedefi ile AB Yeşil Mutabakatı’nın yanı sıra ülkemizde de mevzuatsal anlamda pek çok isabetli adım atıldı. Artık ekonominin aktörleri her yeni yatırımın iklim riskleriyle etkileşimine, potansiyel çevresel risklere, toplumsal gelişmeye, paydaşların önceliklerine ve kurumsal yönetim ilkelerine duyarlı olması yönünde belli bir farkındalığa sahip. Yenilenebilir enerji, enerji ve kaynak verimliliği, döngüsel ekonomi, cinsiyet eşitliği gibi sürdürülebilir kalkınma odaklı projeler kamu, özel sektör ve STK’ların ana gündem maddesi durumunda. Son dönemde ivme kazanan inovatif teknolojiler ve dijitalleşme alanındaki gelişmelerin de bu dönüşüme hizmet edecek şekilde ilerlemesi gerektiği aşikar. Böyle bir resimde finans sektörünün yeşil ve sosyal kapsayıcılığı yüksek bir ekonomiye geçişte kilit bir paydaş olduğunun altını çizmek isterim. Çünkü etki odaklı yatırımların hem nicelik hem de nitelik olarak gelişmesinde akıllı finansman modelleri önemli bir araç. Türkiye’de yeşil dönüşüm finansmanının ivme kazanması, yeşil ve sosyal tahvil ihraçlarındaki büyüme ve reel sektörün sürdürülebilirliği içselleştirmesiyle global anlamda örnek olabilecek başarı hikayeleri yaratmaya başladık. Ülkemizdeki bu potansiyelin ESG yatırımlarına kanalize edilecek uzun vadeli global finansman kaynaklarına erişim yönünde elimizi güçlendirdiğini düşünüyorum.”

Kredi portföyünün yüzde 90’ı SKA bazlı yatırımlardan oluşuyor

“İklim riskleri bankamızın en kritik odak alanları arasında tutardan bağımsız tüm kredilerimizin çevresel ve sosyal risklerini ölçüyor ve yönetiyoruz. İç operasyonlarımızdan kaynaklı karbon ayak izimizi her yıl off-set ediyor, tüm binalarımızda yeşil enerji kullanıyoruz. Türkiye’de İklim Riskleri Raporu’nu yayınlayan ilk banka olarak kredi portföyümüz için karbon hedefleri koyuyoruz. Ülkemizin dönüşümünün hızlandığı bu döneme yüzde 90 oranında ‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ (SKA) bazlı yatırımlardan oluşan bir kredi portföyü ile hazır olmanın ayrıcalığını yaşıyoruz.”

Tüm yazılarını göster