Yaz aylarında felsefe, sanat ve edebiyat gibi hayatın daha renkli kompartımanları ile inovasyon arasındaki ilişkiyi tartışmaya devam edelim. Felsefe ve inovasyon aynı evin aykırı çocuklarıdır. İkisi de mevcut ile yetinmek yerine daha fazlası için statükoya bayrak açar. Yeni bir söz, yeni bir iddia ve yeni bir manifesto derdindedir. Hayata bir yenilik katmak isterler.
Felsefenin amaç, anlam, varoluş, yaratım, bilinç, ruh ve beden gibi kadim uğraşları vardır. Binlerce yıldır aynı sorulara yeni yanıtlar getirmeye çalışır. Meta sorularla ilgilenir. Felsefenin sorularını daraltarak bilimsel çalışmalar yaparız. Felsefe bilim değildir, öyle bir derdi yoktur. Fakat hem bilim hem inovasyon için gerekli olan eleştirel tavrı, analitik düşünceyi, sorgulamayı, etkili sorular sormayı bize öğretir. Neden sorusuna altı dolu yanıtlar vermeden inovasyon yapamazsınız. Niçin inovasyon? Müşterinin ihtiyacı nedir? İhtiyaçlarını nasıl tespit eder ve nasıl gideririm? Tüm bu sorular için felsefeye ihtiyacımız var.
Bana göre inovasyonun en kritik aşaması, müşteri ihtiyaç ve problemlerinin belirlendiği aşamadır. Eğer bu aşamada yanlış bir tespit yaparsanız, sürecin sonrası da yanlış devam edecektir. İhtiyaç-problem tanımı, gömleğin ilk düğmesidir. Yanlış iliklenmemesi lazım. İhtiyaçların doğru tespiti için sosyoloji, psikoloji, antropoloji gibi sosyal bilimlere ihtiyacımız var. Hatta bir adım ötesinde felsefeye ihtiyacımız var. İstek, ihtiyaç ve arzu farklı kavramlardır. Büyük düşünürler bu kavramlara dair fazlasıyla mesai yapmıştır. Örneğin Freud ve Lacan arzu kavramını kuramlarının merkezine oturtmuştur. İnovasyonun muhatabı günün sonunda insandır. İnsan kompleks bir canlı. Mekanik şekilde satın alma süreçlerinde bulunmuyor. Kognitif karar alma süreçleri oldukça karmaşık. O yüzden sadece ürünün fonksiyonlarına odaklanan Ar-Ge çalışmaları ile başarılı inovasyonlar imkânsızdır. Ürünün mutlaka sosyal ve duygusal değer vaadi etkili tasarlanmalı. Sadece mühendislik çalışmaları ile fonksiyonel ihtiyaçları gidermemiz yeterli olamaz. Felsefe ve sosyal bilimler olmadan duygusal ve sosyal ihtiyaçları adreslemek neredeyse mümkün değil. O bakımdan inovasyon için multidisipliner bir yaklaşım şart.
Son olarak, hayatta hepimizin varoluş şekilleri farklı olabilir. Bazıları için girişimcilik ve inovasyon finansal getiri ötesinde bir varoluş formülüdür. Hayata değer katma yoludur. Bazılarımızın anlam arayışı inovasyon ile aynı düzleme düşerler. Onlar yaptıkları inovasyonlar ile anlam yaratırlar, amaçları; yeni ürünler üzerinden fark ve fayda yaratmaktır. Diğer bir değişle felsefenin aradığı anlamı onlar için inovasyon yerine getirir. İnovasyon bir anlam aracıdır. Nietzsche’nin üstinsanı bu tip bir profildir. Üstinsan girişimcidir, yaratıcıdır, mucittir. Onun zamanında inovatör kelimesi yaygın olsaydı belki mantinlerinde kullanırdı. Özetle çok ilgisiz görünen vagonlar aslında aynı trende aynı yöne yol almakta. Felsefenin çıktıları tüm vagonları etkiler. Yolculardan bazıları sanatta, bazıları bilimde, bazıları ekonomide, bazıları da inovasyonda kullanır. Yolculuğun daha keyifli ve daha renkli geçmesi için felsefeye daha çok alan açmamız gerektiği kesin.