Felaket şimdilik atlatıldı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Geride bıraktığımız bayramda kamu çalışanları için tatil dokuz güne uzadı ama biz gazeteciler için tabii ki öyle olmadı. Ben de bayram tatili dolayısıyla toplam üç gün yazı yazmadım. Hem zaten günlük köşe yazmanın getirdiği bir alışkanlık var. İnsan ister istemez her an ne yazacağını düşünüyor, aklı hep yazıda oluyor.

İşte bu alışkanlıkla bayram boyunca “Acaba tatilden sonra neler olur; hangi göstergede, hangi alanda nasıl bir gelişme görürüz” diye düşünüp durdum. Bu çerçevede şöyle ayın ikinci yarısına dönük bir toparlama yapmayı planladım. Ne var ki hesapta olmayan gelişmeler daha bir ön plana çıkıverdi.

Ortadoğu’da işler giderek kızışıyordu ama sanki eyleme geçilmeyecek gibiydi. Ancak İran’ın İsrail’e yönelik “Bak geliriz ha” ya da pek farkında olmadan ifade ettikleri o şarkıdakine benzer “Bir gece ansızın gelebiliriz” benzeri söylemleri önceki gece eyleme döküldü.

İlk anlar kaygı verici görünüyordu. Her ne kadar davulla zurnayla saldırı olmazdı, önceden adeta haber verilmiş ve İsrail’e “Önleminizi alın” denilir gibi olmuştu ama yine de ortada sevimsiz bir görüntü vardı.

Ancak saatler geçtikçe eylemin bu İHA ve füze saldırılarıyla sınırlı kalacağı ve iki ülke arasında topyekûn bir savaş yaşanmayacağı ortaya çıkmaya başladı.

Bu aşamada önemli olan tabii ki İsrail’in bir karşılık verip vermeyeceği. Ama öyle bir karşılık olmayacak gibi.

İki ülke arasında zaten var olan gerilimin fitilini Şam’daki İran konsolosluğunun İsrail tarafından bombalanması ve burada biri general 7’si devrim muhafızı subayı olmak üzere 16 kişinin hayatını kaybetmesi ateşlemişti.

İran da bu eyleme karşılık verileceğini defalarca dile getirdi ve cumartesi akşamı da bu yapıldı. Pazar sabahı olduğunda tansiyon düşmüştü.

İran “İsrail misillemede bulunmaya kalkışmazsa konu bizim için kapandı” anlamına gelebilecek açıklamalar yaptı bile.

İsrail ise “İran sonuçlarına katlanacak” türü açıklamalar yapıyorsa da onların niyeti de öyle kapsamlı bir savaş değil.

Sanki konu bu aşamada buzdolabına kaldırılacak gibi...

Umarız öyle de olur.

Zaten bizim yeterince derdimiz var. Bir de bu iki ülke arasında tüm Ortadoğu’yu içine çekecek topyekûn bir savaş başlarsa sonuçlar tabii ki bizim için de hiç hoş olmaz.

Pamuk ipliğine bağlı bir ekonomi

Bizim sorunlarımız bize yeter! Yurt dışından ayrıca sorun ithal etmemize gerek yok!

Ama İsrail-İran savaşı başka yöne evrilmiş olsaydı gerçekten büyük sıkıntı çekerdik. Neyse ki o tehlike en azından şimdilik savuşturulmuş görünüyor.

Gerçi oluşan sukunet, bu satırları yazdığım saatlerde geçerliydi. Bir de bakmışsınız geç saatlerde farklı gelişmeler yaşanmaya başlanmış, o olasılığı da hiçbir zaman göz ardı etmemek gerek.

Tehlike, son duruma göre konuşursak şimdilik atlatıldı. Önceki gün yaşananların hiç etkisi olmayacağı söylenemez ama tabii ki sınırlı bir etki yaşanması beklenir.

Dolayısıyla o sınırlı etkiyi bir yana bırakıp kendi iç sorunlarınıza dönebiliriz.

Bizi nisanın ikinci yarısında neler bekliyor? Hani girişte belirttim ya, nisanın ikinci yarısına ilişkin bir toparlama yapsak neler söyleyebiliriz?

Döviz baskısı yok, faiz şu koşullarda değiştirilmez

Politika faizinin mart ayında yüzde 45’ten yüzde 50’ye çıkarılması dövize olan talebi büyük ölçüde kesti. Hatta Merkez Bankası faiz kararını izleyen günlerde piyasaya dövizde satıcı değil, alıcı olarak girdi.

Mevduat faizleri daha da yükseldi ve son veriye göre üç aya kadar vadeli mevduatın yıllık bileşik faizi yüzde 65’e dayandı.

Merkez Bankası bankalardaki döviz hesaplarının fiziki döviz talebine dönüşmesini önlemek amacıyla döviz dönüşümlü KKM’den yararlanma olanağını artırdı. Gerçek kişilere 31 Mart itibarıyla bankalarda mevcut döviz hesaplarını kur korumalı mevduata çevirme olanağı sağlandı. Bu hesapların yıllık net faizi de halen en az yüzde 40 düzeyinde. Döviz dönüşümlü KKM’de en düşük faiz politika faizinin yüzde 80’inden az olamıyor. Politika faizi de halen yüzde 50 olduğu için KKM faizi yüzde 40’a denk geliyor. Bu en düşük oran, bankalar isterse daha yüksek faiz verebilir.

İki haftada 703 milyon

Yabancı yatırımcılar mart ayının ikinci yarısında hisse senedi ve DİBS için net 703 milyon dolar getirdi. Detayları bu köşede 5 Nisan’da yazmıştım.

Bu tutarın 695 milyon doları hisse senedi için, 8 milyon doları DİBS için geldi.

Nisanın ilk yarısındaki duruma ilişkin verileri bu haftadan itibaren göreceğiz. Gerçi ikinci haftada pek işlem olmamıştır ama en azından ilk haftanın verileri marttaki giriş eğiliminin devam edip etmediğini ortaya koyacak.

Nisanda faiz artırılmaz gibi

Para Politikası Kurulu’nun bu ayki toplantısı 25 Nisan’da. Her ne kadar o tarihe kadar daha on gün varsa da ve bu on günde köprülerin altından çok sular akarsa da şimdiki görünüm bu ay politika faizinin artırılmaması olasılığının ağır bastığı yönünde.

Ancak bu dönemde Ortadoğu’da işler tümüyle karışır ve her şey değişir; o zaman faizle ilgili olarak şimdi söylediklerimiz de anlamını yitirir. Ama şu anki durumda bir faiz artışı beklenmemeli.

Tüm yazılarını göster