İki gün önce IMF’nin blog sayfasında, S. Danninger , K. Kang ve H. Poirson tarafından “Gelişmekte Olan Ekonomiler Fed’in Sıkılaştırma Politikasına Hazırlanmalı” başlıklı bir yazı yayımlandı. Yazı bizim basınımızda da kendisine küçük de olsa yer buldu. IMF’nin uzmanları şu uyarılar da bulundular:
-Geçen yılın büyük bir bölümünde yatırımcılar, istikrarsız ekonomik toparlanma ve arz darboğazlarının yavaş yavaş çözülmesi nedeniyle ABD'de enflasyonun geçici olacağı yönlü bir fiyatlama yaptılar. Şimdi beklenti değişti.
-Fiyatlar neredeyse kırk yılın en yüksek düzeyine çıktı. Üstelik ücretler de artma eğilimine girdi.
-Omicron varyantı, enflasyon üzerindeki arz yönlü baskılara ilişkin ek endişeleri artırdı. Federal Rezerv, geçen ay varlık alımlarının azaltılmasını hızlandırma kararında, enflasyondaki gelişmeleri önemli bir faktör olarak öne çıkarttı.
-Bu değişiklikler, gelişmekte olan piyasaların görünümünü daha belirsiz hale getirdi.
-Bu ülkeler aynı zamanda yüksek enflasyon ve önemli ölçüde yüksek kamu borcuyla karşı karşıyalar. Ortalama brüt devlet borcu, 2019'dan bu yana neredeyse yüzde 10 artarak, ülkeler arasında büyük farklılıklar göstermekle birlikte, 2021’in sonunda tahmini olarak GSYH'nin yüzde 64'üne ulaştı.
-Ancak, bu ülkelerin ekonomik iyileşmeleri ve iş gücü piyasaları zayıf. Geçen yıl Brezilya, Rusya ve Güney Afrika dâhil olmak üzere birçok gelişmekte olan piyasa faiz oranlarını yükseltmek zorunda kaldı (Türkiye tam tersini yaptı).
-Geniş tabanlı ABD ücret enflasyonu veya sürekli arz darboğazları, fiyatları beklenenden daha fazla artırabilir ve daha hızlı enflasyon beklentilerini körükleyebilir.
-Bu durumda Fed’in daha hızlı faiz arttırması finansal piyasaları sarsabilir ve küresel olarak finansal koşulları sıkılaştırabilir. Bu gelişmeler, ABD talebinin ve ticaretinin yavaşlamasına neden olabilir ve gelişmekte olan piyasalarda sermaye çıkışlarına ve para biriminin değer kaybetmesine yol açabilir.
-Bazı yükselen piyasalar şimdiden para politikasını ayarlamaya başladı ve artan borç ve enflasyonu ele almak için mali desteği kısmaya hazırlanıyor.
-Enflasyonu kontrol altına alma konusunda güvenilirliğe sahip olanlar para politikasını daha kademeli olarak sıkılaştırabilirken, enflasyon baskısı daha güçlü veya kurumları daha zayıf olanlar hızlı ve kapsamlı hareket etmelidir.
-Yabancı para cinsinden yüksek düzeyde borcu olan ülkeler, bu uyumsuzlukları azaltmaya ve mümkün olduğunda risklerini hedge etmeye çalışmalıdır. Ağır borçlu ülkelerin de mali düzenlemeye daha erken ve daha hızlı başlamaları gerekebilir.
-Kurumsal borcun ve kötü kredilerin pandemiden önce bile yüksek olduğu ülkelerde, bazı zayıf bankalar ve banka dışı borç verenler, finansman zorlaşırsa ödeme gücü endişeleriyle karşı karşıya kalabilir.
Fed’in uygulayacağı politikalara karşı F. Mishkin de aynı gün Finansal Times gazetesinde bir makale kaleme aldı. Mishkin, krize müdahale yöntemlerine karşı çıkarken önümüzdeki dönemde uygulanabilecek politikalara ilişkin de farklı öneriler sunmakta:
1. Enflasyonu kontrol etmek için para politikasını sıkılaştırmada Fed yavaş kaldı.
2. Fed'in para politikası çerçevesindeki üç kusuru, aşırı genişleyici para politikasına yol açtı:
-Birincisi, talep şoklarına yeterince odaklanılmamış. Fed, enflasyon artışının kısa ömürlü olacağı görüşünü, Covid-19'un ekonomiye dayattığı kapsamlı olumsuz arz şoklarına dayandırdı. Negatif arz şokları enflasyondaki artışın kaynaklarından biri olsa da, Fed çok güçlü pozitif talep şoklarını yeterince önemsemedi. Pandemi döneminde harcama yapamayan hane halklarının bastırılmış talebi ve Biden yönetiminin teşvik ettiği olağanüstü genişletici maliye politikası, mal ve hizmetlere yönelik yüksek taleplere yol açtı. Enflasyonun, zamanla dağılan arz darboğazlarının sonucu olduğunda geçici olacağı doğrudur. Ancak güçlü pozitif talep şokları, şu anda kalıcı yüksek enflasyonla sonuçlanıyor.
-İkinci kusur, Fed'in, işsizlik ve enflasyonun ters bir ilişkiye sahip olduğunu öne süren Phillips eğrisi hakkındaki görüşüdür. Yetkililer, işsizliğin (ekonominin tam istihdam düzeyinde olduğu) “doğal oranının” altında olması nedeniyle Phillips eğrisinin öldüğünü söylediler. Ancak Phillips eğrisinin ölmediğini, aksine kış uykusuna yattığını söylemek zorundayım. Yapılan araştırmalar, doğal işsizlik oranının tahmin edilmesi çok zor bir sayı olduğunu gösteriyor. Bu araştırmalar doğal işsizlik oranının yüzde 3,5 hedef seviyesinin üzerinde olduğunu ima ediyor.
-Üçüncü bir kusur, Fed'in yeni “ortalama” enflasyon hedeflemesi çerçevesini kötü uygulamasıdır. Fed'in, örneğin beş yıl gibi belirli bir ufukta, yüzde 2'lik bir ortalama enflasyon hedefine geçişi doğru bir politikadır. Bununla birlikte, Fed, ortalama için ufku bildirmek konusunda isteksiz davrandı ve bu da aslında yüzde 2'lik enflasyon hedefini daha az güvenilir hale getiriyor. Uzun bir ufuk, enflasyonun ortalamayı çok fazla yükseltmeden çok uzun bir süre yüzde 2 seviyesinin üzerinde kalabileceği anlamına gelir.
Mishkin’in bakışı elbette Neo-klasik görüşle desteklenmekte. Mishkin’in yorumunda eksik olan nokta, gelinen noktadaki kendi paylarını hala itiraf etmemesidir.