Merhaba Değerli Okurlar,
Bundan böyle Cuma günleri bu köşeden görüşlerimi sizlere aktarmaya çalışacağım.
Üniversite yaşlarımda ekonomi gazeteciliğine ilgi duymaya başladığımda, ileri de bir gün Türkiye’nin en önemli Ekonomi Gazetesinde yazma hayalim vardı. Bugün bu hayalimin gerçekleştiği bir an. Tarif edilmez bir mutluluk içindeyim. Bir kez daha huzurlarınızda Hakan Güldağ Bey başta olmak üzere tüm ‘Nasıl Bir Ekonomi’ gazetesi paydaşlarına teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunarım.
Bu hafta Büyük Merkez Bankalarının haftasıydı. ABD enflasyonu ve Fed kararı haftaya heyecan kattı.
Son dönemlerin belki de en şahin Fed toplantısına tanık olduk. Piyasa genel beklentisi bir faiz artışı olmayacağı yönündeydi. Bu beklenti gerçekleşti. Ancak açıklanan noktasal grafik ve öngörüler tam anlamıyla bir soğuk duş etkisi yarattı diyebiliriz.
Fed beklendiği gibi faiz artışı yapmadı ama pas geçmenin bir durma anlamına gelmediğini, sürecin devam edebileceğini açıklanan öngörülerden öğrendik. Başkan Powell’da ‘Bu toplantıda faizi sabit bırakmadıklarını ancak artış hızını yavaşlattıklarını’ söyleyerek ilerisi için faiz artırımlarının kapısını açık bıraktı.
Noktasal grafikte 2023 yılı medyan faiz oranı Mart öngörüsünde % 5.1 olarak belirlenmişken, yeni öngörüde % 5,6 olarak belirlenmiş. Bu öngörü yıl içerisinde bize 25 baz puanlık en az iki faiz artışı daha olabileceğini göstermesi açısından önemli.
Ortalama faiz oranı beklentisi 2024 ve 2025 için de yukarı yönlü revize edilmiş gözüküyor. Basın toplantısında Başkan Powell’a bu soru sorulduğunda ‘Birkaç yıl faiz indirimi gelmeyebilir’ diye cevap verince piyasalar açısından gelebilecek en kötü senaryolardan biri ile karşı karşıya olduğumuzu anladık.
Fed Öngörülerinde bu yıl için olumlu olan husus büyüme tahminin Mart öngörüsünde % 0,4 iken bu kez % 1'e yukarı yönlü revize edilmesi oldu. Ancak çekirdek enflasyon 2023 yıl sonu için % 3,6’dan % 3,9'a revize edilmiş.
Powell’ın enflasyon konusundaki söylemi ise çok önemli. ‘Enflasyon gerçekten aşağı gelmiyor, faiz artışlarına tepki veriyor’ dedi.
Mayıs ayı enflasyonu % 0,1'lik artışa karşılık 12 aylıkta % 4.0 olarak gerçekleşmiş ve Mart 2021'den bu yana en düşük seviyeye inmişti. Ancak aynı şeyleri çekirdek enflasyon konusunda söyleyebilmek çok da mümkün değil. Enerji ve Gıda hariç enflasyon (çekirdek enflasyon) Mayıs’ta % 5,3 geldi. Tüketici Fiyat Endeksi’ne ve Çekirdek Enflasyona grafiksel olarak baktığımızda çekirdek enflasyondaki katılık ve inatçılığı aylardır devam eden yataya yakın çizgiden rahatlıkla görebiliriz. Fed bundan tedirgin.
Akla gelen en önemli soru şu: Peki, madem en az 2 artış daha öngörüldü, Fed neden bunu bu toplantıda gerçekleştirmedi?
Bence bunun iki cevabı var. Birincisi, piyasalar bu toplantıda ortaya çıkan en az iki faiz artışına hazır değildiler ve Fed piyasaları hazırlamadan bu artış ya da azalışları yapmıyor. Yani piyasaları terste bırakmıyor.
Diğeri ise, Fed ABD ekonomisinde sert bir resesyon olsun istemiyor. Tüm senaryosu olası bir yumuşak iniş üzerine. O nedenle bu toplantı kararlarının bir sonraki toplantıya kadar (25-26 Temmuz 2023) etkilerini görmek istiyor. Bence mantıksız değil.
Hazır bizde içeride yeni ekonomi yönetimi ile mevcut politikalardan bir ‘U’ dönüşü, serbest piyasa ekonomisin yeniden keşfi tartışılırken, buradan bize de önemli dersler var.
Ekonominin Şampiyonlar Liginde olabilmek için % 2-3 arasında bir enflasyonun olması gerekiyor. Enflasyonla büyüme diye bir kavram yok. İstikrarlı büyüme ve refah artışı ancak düşük ve kalıcı bir enflasyonla mümkün.
Enflasyonla mücadele hem kararlı para politikası hem de uzun dönemi gerektiren bir sabır gerektiriyor. Eğer enflasyonla bilinen yöntemlerle mücadele edilirse, başta siyaset olmak üzere ekonominin tüm paydaşları buna sabır gösterirse, enflasyonla mücadele sonuç veriyor. Bu önemli bir çıkarım.