2006 yılının mayıs ayında Fed toplantı sonrası yaptığı açıklamada “Komite para politikasının biraz daha sıkılaştırılması gerektiği kanaatinde” cümlesini kullanmıştı. Haziran ayında da bu cümlenin hakkını verecek şekilde 25 baz puanlık bir artışa gitmiş ve oranı bugünkü seviye de olan yüzde 5,25’e çekmişti. Açıklama paragrafına ise “Ek sıkılaştırmanın boyutu ve zamanı gelişmelere bağlı olacak” mealinde bir cümle eklemişti. Daha sonraki aylarda Fed’in bu cümle ile kendisine tanıdığı esnekliği kullanmadığını ve haziran ayı itibarı ile artışlara son verilmiş olduğunu gördük.
2023 yılı mart toplantısında Fed “Komite ek sıkılaştırma adımlarının uygun olduğu görüşünde” cümlesini kullandı ve çarşamba günü yapılan toplantıda 25 baz puan artışa gitti. Toplantı sonrasında yaptığı açıklamada ise yukarıdaki cümle değiştirilerek “ek sıkılaştırma için koşulların takip edildiği” paylaşılmış. Elbette özellikle enflasyon görünümü 2006’ya oranla çok daha tehlikeli bir noktada . Bu nedenle faiz artışlarında sona geldiğini iddia etmek için henüz erken. Kuvvetli bir ücret artışı veya enflasyon görünümünü bozacak bir veri Fed’i kaldığı yerden devam etmeye zorlayacaktır.
Öte yandan Fed’in faizleri resmi olarak artırmadan arka kapıdan sıkılaştırmaya devam etmesi de mümkün. Hatta bilançosunu küçültmeye devam ederek zaten bunu yapıyor de. Bir diğer sıkılaştırıcı dinamik de elbette küçük bankalarda yaşananlar. Bankalar üzerinde artan baskı kredi hacmini daraltıyor. Bu miktar henüz belirgin bir seviyede olmasa da risk yüksek. Silicon Vally Bank’ın ardından First Republic bankasının da batışı sorunsuz bir şekilde atlatılmış olsa da piyasalar ve spekülatörler zincirin bir sonraki zayıf halkasının peşine düşmüş durumda. Bu nedenle, şimdilik, 2 banka hissesinin daha saldırı altında olduğunu görüyoruz.
Geçtiğimiz haftalarda bilanço açıklayan her iki bankada da mevduat çıkışları sona ererek kısmen geri dönüşler başlamıştı. Ancak bu hafta içinde hisse piyasasında yaşanan satışlar bir kez daha mevduat çıkışlarını tetikleyebilir. Bu bankaların daha pahalı ve orta vadede sürdürülemez fonlama kaynaklarına baş vurması anlamına geliyor. Mevduat çıkışının temelde 2 nedeni var. Birincisi yatırımcıların para piyasası fonlarında daha yüksek getiriler elde etmesi. Ki bu fonlara giren para dolaylı olarak sisteme geri dönmek zorunda. İkincisi ise elbette getiriye bakmaksızın güven. Bu noktada sadece mevduat garantisi üzerinde kalan 250 bin doların üstü büyüklüğe sahip tasarruflar akla gelmesin. Pek çok küçük şirket ve start up günlük operasyonlarını yürütmek için banklarda söz konusu miktarın üzerinde vadesiz para tutuyor. Bu şirketler risklerini azaltmak için büyük bankalara doğru kaydıkça küçüklerin fonlama stresi artıyor. Oysa FDIC 2008 krizinin ardından 2014’e kadar söz konusu hesapların da garanti altına alınması kararını almıştı. Bugün de benzer bir müdahalenin sorunu çözeceği görüşündeyim.