Yıl sonuna yaklaşırken Rusya-Ukrayna gerginliği öncülüğünde artan jeopolitik endişeler, Trump politikaları ve FED'in faiz indirimleri konusunda daha az agresif davranma olasılığı gündemde kalmaya devam ediyor. Merkez bankaları veriye bağlı yaklaşıma işaret etmeye devam etse de özellikle enflasyonist politikalar uygulayacağı düşünülen Trump beklentileri ile merkez bankaları arasında ayrışmanın hızlandığını söyleyebiliriz. ECB’nin faiz indirimlerine devam edeceğine dair beklentilere karşı FED ve İngiltere Merkez Bankası’na yönelik daha şahin beklentiler öne çıkıyor. Özellikle FED önümüzdeki çeyreklerde daha yavaş ve kademeli bir politika gevşetme patikasına işaret ediyor.
Kasım ayında beklendiği gibi FED 25 baz puan indirime giderken, önümüzdeki döneme yönelik daha kademeli indirim sinyali verdiğini takip ettik. Temkinli sinyaller veren FED Başkanı Jerome Powell, başkanlık seçimlerinin yakın vadede ABD'nin para politikası üzerinde etkisi olmayacağını söyledi. FOMC açıklamasında istihdam ve enflasyon hedeflerine ulaşılmasına yönelik risklerin kabaca dengede olduğu, ekonomik görünümün belirsiz olduğu, risklere karşı dikkatli olunduğu vurgulandı. Ayrıca enflasyonun merkez bankasının hedefine doğru “ilerleme kaydettiğinin” belirtilmesine rağmen, sürdürülebilir bir şekilde yüzde 2’ye doğru ilerlediğine dair “daha fazla güven” elde etmekle ilgili ifade yeni metinde yer almadı. Kısacası FED’in gevşeme döngüsüne büyük bir faiz ayarlamasıyla başladıktan sonra, ileriye dönük faiz indirimleri için daha ölçülü ve dikkatli bir yaklaşımdan yana olduğunu işaret ettiğini gördük.
Verilere baktığımızda ise Ekim ayı enflasyon verisinde yukarı yönde bir sapma görmesek de hizmet enflasyonundaki yapışkanlığın devam etmesi ve enflasyonist politikalar uygulayacağı beklenen Trump fiyatlamasıyla 2025 ve sonrası için para politikasına ilişkin belirsizliğin korunduğunu ve faiz indirim döngüsüne yönelik soru işaretlerinin gündemde kalmaya devam ettiğini söyleyebiliriz. FED üyelerinden gelen son açıklamalarda, faiz indirim döngüsünde dikkatli ilerleyeceklerine dair vurgular da dikkat çekici. FED Başkanı Powell son açıklamasında, ABD ekonomisinin güçlü seyrettiğini, faiz indirimlerinde aceleye gerek olmadığına işaret etti ve “FED duraklar mı?” tartışmalarına destek oldu. Piyasaların son durumda, FED'in 18 Aralık’taki para politikası toplantısında faiz indirimine gidip gitmeyeceği konusunda bölünmüş durumda olduğunu görüyoruz. Aralık ayında duraklamaya gidip, Ocak ayında yeniden değerlendirmeye mi gider tartışmaları ise gittikçe artıyor.
Dolayısıyla makro tarafta Trump’ın olası enflasyonist politikaları ve Powell’ın FED’in duraklayacağına dair tartışmaları güçlendiren açıklamaları sonrasında, 18 Aralık’taki toplantıya kadar; bu hafta PCE, 6 Aralık’ta tarım dışı istihdam ve 11 Aralık’ta açıklanacak TÜFE faiz indirimi beklentilerini şekillendiren ana veriler olacak. Ayrıca Trump’ın kabineyi ne şekilde oluşturacağı da piyasalar açısından önemli olmaya devam edecek. Yapılacak atamalar, gümrük tarifeleri ve vergilere yönelik haber akışının, piyasaları şekillendirecek ana temalar olacağını düşünüyoruz. Nitekim bu hafta, Trump’ın Hazine Bakanı olarak tarifeler ve ticaret kısıtlamaları konusunda temkinli bir duruşu olduğu bilinen Bessent’i aday göstermesi piyasalarda olumlu karşılandı. Özellikle tahvil faizlerinde gerilemeler gördük ancak Trump’ın; Çin, Meksika ve Kanada’ya yeni gümrük tarifeleri uygulama tehdidinde bulunmasıyla risk iştahının baskı altında kaldığını takip ettik. Trump; Çin’den gelen mallara yüzde 10, Meksika ve Kanada’dan gelen tüm ürünlere ise yüzde 25 ek gümrük vergisi uygulayacağını söyledi. Trump’ın büyümeyi ve enflasyonu yukarı yönde baskılayacak politikalar uygulayacağını dolayısıyla dolar ve tahvil faizlerinin, ECB’nin de faiz indirdiği bir durumda yüksek seviyelerde kalabileceği bir senaryo bekliyoruz.
Bu haftaya baktığımızda, ABD’de FED’in enflasyon göstergesi olarak izlediği PCE verileri takip edilecek. Ayrıca Euro Bölgesi’nde; Kasım ayı öncü enflasyon verileri, Japonya’da yüksek gelmesi beklenen Tokyo enflasyonu, işsizlik oranı ve perakende satış verileri açıklanacak. Japonya’da faiz artırımı beklentileri 2025 ilk çeyrek gibi beklenmeye devam ediyor. Güçlü veriler faiz artırımı beklentilerine destek olabilecekse de örneğin satışlardaki artışın daha çok tek seferlik konuların ortadan kalkması kaynaklı olduğu, dolayısıyla net gösterge olmayabileceğini not edelim.
Amerika’da çekirdek PCE verilerinin daha hızlı gelme riski olabilir. Aylık beklenti yüzde 0.3 ve FED’in istediği seviyenin hala üzerinde seyrediyor ve Kasım ayı için hem istihdamda hem de TÜFE’de daha zayıf sinyaller görmediğimiz bir senaryoda, yapışkan enflasyon beklentilerine destek olabilir ve 18 Aralık’ta faiz indirimi konusunda bölünmüş durumda olan piyasadaki faiz indirimi beklentilerini daha da zayıflatabilir. Euro Bölgesi’nde ise Cuma günü Kasım enflasyon verileri açıklanıyor ve baz etkisi nedeniyle daha yüksek rakamlar bekleniyor ancak ticaret gerginlikleri nedeniyle, büyümeyle ilgili endişeler gündemde ve ECB Başkanı Lagarde’ın son açıklamalarında da zayıf büyümenin vurgulandığını takip ettik. Geçen hafta açıklanan ve hayal kırıklığı yaratan zayıf Kasım ayı öncü PMI anketleri dikkate değerdi ve bu hafta enflasyon güçlü gelse bile zayıf PMI verileri sonrasında, Aralık ayında faiz indirimine gidileceğine dair beklentilerin korunduğunu görebiliriz.