Faydasız negatif sürpriz

Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Geçtiğimiz hafta kaleme aldığım yazıda da bahsetmeye çalışmıştım: 2024, kendi dinamikleri çerçevesinde son derece zor bir yıldı. Kimin, nerede durduğuna göre, değişebilecek bir pozisyon açısı ile birlikte, yıla dair genel kanısı da elbette farklılaşabilir. Ancak, yerel varlıklar, farklı birçok çerçeve ile ele alındığında, sağlıklı fiyatlama anlamında zorlandı. Dışarısı? O kısımda da bana göre, ağırlıklı fiyatlama eğilimi, tek tabanlı yaklaşım ve teknoloji grubu özelinde gerçekleşti. Oranın da nasıl ve kimler üzerinden ilerlediğini iyi biliyoruz.

Yılı tamamlamaya hazırlanıyoruz. Ancak, görünen o ki, sakin bir kapanış şansımız yok. 2024’te dışarıdaki fiyatlama eğilimlerinden birisi de Fed’e dair beklentiler üzerinden şekillenmişti. Yıl boyunca faiz indirimi senaryosuna ait zamanlama ve adım beklentileri, başta ABD varlıkları olmak üzere, genel iyimserlik zemininin korunmasına imkan tanıdı. Ancak, daha önce de tartışmaya açmaya çalıştığım üzere, uzun yıllar gelişmekte olan ülkelerdeki para politikası iletişimi hususunda, kimi bilinen kabahatliler dışında, biraz fazla yüklenmiş ve haksızlık yapmış olabiliriz. Özellikle son 3 ayda olan bitene daha detaylı baktığımızda.

Sesli şekilde düşündüğümüz şeyleri yeniden dile getirelim; zira tam zamanı. Bu köşeyi yakından takip edenler gayet iyi hatırlayacaktır ki Fed’in eylülde attığı faiz indirimi adımını fazlasıyla eleştirmiştim. Bilhassa adım ve iletişim başlıklarında. Sürece -50bp ile başlamak elbette ki tercihtir. Ancak, Fed büyüklüğü ve ağırlığındaki bir yön verme kabiliyeti fazlasıyla yüksek bir gemide daha önce iletişimi kurulmadan atılan bu tarz bir adımın doğal olarak farklı noktalarda da yansımaları olacaktı. Çünkü burada konuştuğumuz sadece Fed gibi görünse de asla sadece Fed olmadı, olamadı. Amerikan para politikasının bugünü ve yarını üzerinden kendi koşullarını da gözeterek para politikası ayarlamalarını yapmak zorunda olan ülke ve ülke grupları açısından Fed’in ne dediği ve nasıl yaptığı son derece önemlidir. Yanlış başlanan sürecin neden böyle olduğuna dair elbette farklı noktalardan eleştiriler yürütülebilir. Siyaseten almak istediği pozisyondan, süreci yanlış okuması ve seçimler öncesinde ne yapabiliyorsa yapma isteğinin ağır bastığına dair geniş yelpazede konuşmak tabi ki mümkün. Burada şunu da eklemek gerekiyor; konu Fed olduğunda, böylesi bir kredibilite ile öne çıkan kurumda, konuşulan tüm bu başlık ya da senaryoların yakışmadığı da atlanmamalı.

Eylülde yanlış iliklenerek giyilen gömlekte bir sonraki faiz adımının -25bp olmasını da açıklama pozisyonumuz elbette mümkün olmadı. Sadece 1 ay gibi kısa bir sürede gelinen bu adımın ardından aralıkta ise bizlere sunulan projeksiyonlar ve söylemler ciddi anlamda farklılaştı. Sürece başladığında ve bir sonraki adımda istihdam piyasasının artık enflasyonun önem olarak önüne geçtiğinden bahseden Fed, aralıkta ise riskleri yeniden dile getirmekten çekinmiyor ve daha az faiz indirimi adımından bahsediyor. Üstelik bu esnada uzun vadeli faiz oranı beklentisindeki yukarı yönlü revizyon da devam ediyor.

Lafı uzatmanın gereksiz tartışmaktan başka kimseye faydası yok. Fed’in yanlış başladığı sürecin yarın nasıl evrileceği sorusuna yanıt vermek de kolay değil. Enflasyonun yeniden dile getirilmesinde olası Trump politikalarının da etkisi yok mudur? Kesinlikle vardır. Ancak, bunun için de herhangi bir iletişim tabanı kurulmadığı unutulmasın. Şimdilerde Fed’in hep iyi bahsedilen iletişiminde sorundan söz etmek haksızlık mıdır? Asla. Gelişmekte olan ülkelerin ve aralarında Türkiye’nin de yer aldığı grubun 2025 beklentileri ve dış borçlanma maliyetlerinde Fed beklentilerini merkeze koymaktan çekinmeyin. Çünkü bu, dün de böyleydi. Değişen bir şey yok. Yatırım öngörüleri ve global portföy akımlarını değerlendirirken de konuyu atlamayın. Tabi şu gerçek ile birlikte: gelişmekte olan ülke varlıklarına zaten son 10 yılda ivmede ciddi bir problem var. Ya belirli bir grup ve/veya üye özelinde tıkanıp kalıyor ya da gelişmiş ülkelerdeki “ağrısız başım” kaygısı etrafında pozisyon alınıyor. Şimdiden merhaba 2025 demeye başlamış gibiyiz sanki.

Tüm yazılarını göster