Yaz aylarının getirdiği rehavet genel olarak piyasa işlemcileri nezdinde 2-3 aylık kısa bir aranın verilmesine ve son çeyrekte işlemlere geri dönülmesine neden olur. Her zaman olmasa da genellikle, özellikle de yurt dışı piyasalar nezdinde bu tarz bir eğilim vardır. İstisnalar yok mudur? Elbette ki vardır. Özellikle jeopolitik risklerin belirdiği dönemler ya da ülkeler nezdinde “açıklanması bir garip gelişmeler” havanın sıcak olduğu dönemlerde işlemlerin de en az bir o kadar ısınmasına zemin hazırlar. Bir de bu denkleme Fed’in önemli dönüşlerinin sinyallerini verdiği Jackson Hole toplantıları katıldı mı tam anlamıyla tadından yenmeyen bir denklem oluşur. En azından 2024 özelinde bu tarz bir hareketlilik “elimizdeki mevcut beklentiler paralelinde” çok fazla ihtimal dahilinde yer almıyor, gibi. Hiç yoktan Fed’in iyi kötü ilerleyeceği patikayı biliyoruz. Açıklanan son Dot Plot data seti gelecek açısından fikir sahibi olmamıza imkan tanıyor. İlk faiz indiriminin ardından ECB’nin de çok fazla aceleci olmayacağına dair konsensüs neredeyse tamam gibi. O vakit lokal varlıkları konuşmak için koşullar fazlasıyla uygun bir hal alıyor.
Türk para politikasında kimilerine göre en kolay, kimilerine göre de en zor kısım geride kaldı. Mayıs 2023 seçimlerinden sonra mevcut ekonomi yönetiminin göreve getirilmesi zaten atılacak kimi “normalleşme” adımlarının da habercisi konumundaydı. Politika faizinin erişebileceği seviyeye dair endişeler yol üzerinde birçok kez tartışma konusu olsa da öyle ya da böyle yüzde 50 bölgesine gelindi. Belki de politika faizinin “olması gereken noktaya gelmesi” hikayenin en kolay kısmıydı. Zira seçimlere gidilen süreçte bulunduğu noktanın farklı birçok dengesizliği tetiklediği su götürmez bir gerçekti.
Bir diğer önemli gelişme de enflasyon cephesinde yaşandı. Hali hazırda ciddi anlamda yüksek olsa da aylık enflasyon eğilimlerinde kısmen gevşeme söz konusu. Genel piyasa beklentileri TCMB’nin kendi tahminlerinin üzerinde yer alsa da yüzde 40-45 aralığı ağırlığını fazlasıyla hissettiriyor. Burada nokta tahmin şeklinde ilerlemenin pandemi sonrasındaki değişen yapısal enflasyon düzeninde globalde ne denli zor olduğu gerçeği bir yana, özellikle Türkiye gibi farklı birçok değişkenin rahatlıkla devreye girebildiği bir ülkede ayrıca ne kadar zor olduğunu unutmamak gerek. Ancak, bardağın dolu kısmında, %40’lı seviyelerde bir yıl sonu kapanışının, beklentilerdeki ciddi bozulmayı da sınırlama kapasitesine sahip olduğunu kesinlikle unutmamalıyız. O nedenle elimizdeki “iyiler” listesine, mayıs ayı ile birlikte yıllık enflasyonda zirvenin geride kaldığını, psikolojik etkisi yüksek yıllık rakamlarda baz etkisi kaynaklı geri çekilme sürecine gireceğimizi (3 ayda 25-30 puan arası) ve artık aylık enflasyonlardaki seyrin detay arayanlar için en önemli kriter olacağını not düşelim.
Türk lirası ve cinsinden değerlenen varlıklar açısından ve ekonominin genel seyri ile hikayeye baktığımızda, yaz ayları global emsallerimize farklı şekilde “haber başlığı potansiyeli” taşıyor. Açıklanmış takvim ile gidecek olursak, temmuz ve son çeyrek içerisinde toplamda 3 kredi notu gözden geçirmesi izlenecek. Mevsimselliğin pozitif tarafta etkili olduğu yaz aylarında cari dengenin olumlu seyri, içerideki döviz arzının artışı ve de-dolarize eğilimin devam etme potansiyeli diğer önemli başlıklar konumunda. Bir süredir gündemi fiyatlamalar anlamında meşgul eden “Gri Liste” konusunu da atlamayalım. Rahatlıkla görülebildiği üzere, sadece buraya kadar olan özet kısımda dahi yerel varlıkları konuşma frekansımızı artırabilecek farklı birçok başlık sayma imkanını elde ettik.
Yazıyı toparlamadan önce varlık fiyatlamalarına da göz atalım. Liradaki reel değerlenme eğiliminin yurt dışı varlıklara artan entegrasyona rağmen dönemsel dalgalanmalar bir yana,yıl sonuna dek devam edeceğini düşünme pozisyonumuzda değişiklik yok. Ayrıca, Türk hisse senetlerinin de gelecek 1-3 yıl vadede ciddi anlamda “geri dönüş hikayesi teması” eşliğinde yukarı yönlü potansiyel taşıdığına inanıyoruz. Yerel yatırımcı ve analist kesiminde kayda değer kafa karışıklığı yaratan meşhur “enflasyon muhasebesi” sürecine dair olumsuz etkilerin de yine yaz aylarında, 3Ç finansalları ile birlikte neredeyse nötr olacağı bir noktaya doğru ilerlediğimiz kanaatindeyiz.