Bu başlığı geçen ay yapılan PPK toplantısı sonrası yazdığım köşe yazımda da kullanmıştım. Bu haftaki köşe yazımda da yine aynı başlığın geçerli olduğunu düşünüyorum.
Bu soruya cevap vermeden önce genel olarak neler oldu, gelin bunu değerlendirelim.
Bu hafta yılın ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı yapıldı.
Bu karar ile Merkez Bankası politika faiz oranını %45’e çıkardı. Politika faiz oranındaki artış piyasa beklentilerine paralel oldu.
Merkez Bankası faizde zirveyi gördük dedi mi? PPK, para politikası basın duyurusunda sıkılaşma sürecinin sonuna geldiğini söylemekle beraber, piyasalarda oluşacak endişenin giderilmesini önlemek adına şu ifadeye de yer verdi: "Enflasyon görünümü üzerinde belirgin ve kalıcı riskler oluşması durumunda ise parasal sıkılık gözden geçirilecektir." PPK tarafından alınan kararlar ve basın açıklaması bu hafta başında TEPAV Para Politikası Değerlendirme notumuzda belirttiğimiz önerilerle uyumlu oldu.
Para politikasındaki tek konu faiz artışı mı? TEPAV Para Politikası Değerlendirme notumuzda iki öneride daha bulunmuştuk. Bunlar:
1. Döviz karşılığı TL swap işlemlerin tutarı ve vadesinin azaltılması
2. Her yıl sonu için resmi enflasyon hedefinin açıklanması
İlk önerimiz, mevduat faiz oranlarının TL enstrümanlara dönüşü cazip kılacak düzeye gelmesi açısından, ikinci önerimiz de piyasa beklentilerini çıpalamak adına son derece önemlidir. Umarım ki izleyen süreçlerde bunlara ilişkin atılacak adımları da görürüz.
Peki, bugünkü PPK kararı sonrasında faiz artışında tamam mı, devam mı? Bu sorunun cevabı üç önemli unsura bağlı olacak.
1. Fiyatlama davranışlarının seyri. 2023 yıl sonunda yapılan yüksek vergi ve ücret artışları ile daha önceki dönemlerde baskılanan sektörlerin fiyatlama davranışlarının etkilerini 2024 yılının ilk çeyreğinde enflasyonda oluşacak yüksek artışlarda göreceğiz. Yılın ilk aylarında enflasyonun beklenenin de üzerinde artması, Merkez Bankasını ek faiz artışı yapmaya zorlayabilir.
2. Yabancı yatırımlar: Uluslararası yatırımcıların Türk varlıklarına yapacağı yatırımlar, nominal kurdaki seyir ile TCMB rezervlerindeki duruşu belirleyerek para politikası açısından önemli bir etken olacaktır.
3. Mali duruş: Kamu maliyesinin 2024 yılında da bozulmaya devam edeceği bekleniyor. Yerel seçimler öncesinde ek harcamaların gelmesi (yani bütçenin beklenenden daha fazla bozulması) iç talebi kontrol etme konusunda Merkez Bankasının elini zorlayabilecektir.
Özetle hala rahat nefes alacak konumda değiliz. Yılın ortasında %70 civarına yükselmesi beklenen enflasyonun yıl sonunda %40’ın altına düşmesi o kadar da kolay olmayacak. Yukarıdaki alanlarda olumlu bir gidişatın yaşanmaması halinde ek sıkılaştırma hamlelerinin gelmesini bekleyebiliriz.