Faizde Merkez Bankası ne derse o!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Faizde belirleyici bankalar değil, Merkez Bankası'dır. Şu durumda faiz eleştirisinde de asıl adres Merkez Bankası olmalıdır.

✔ Bankalardan zararına kredi kullandırmaları talep edilemeyeceğine göre daha az kâr etmeleri isteniyordur. Bu istekte bulunan kesimlerin de daha az kâr için fedakarlık yapıyor olması gerekir.

Adeta belli bir döngüye bağlanmış tartışma konularımız var. Zaman zaman birden aklımıza düşmüş gibi gündeme getiriyoruz. Örneğin faiz...

Çoğu kez siyasilerden duyuyoruz faizle ilgili eleştirileri. Kimi dönemlerde iş çevreleri de katılıyor bu eleştirilere.

Siyasilerin ve iş çevrelerinin eleştirileri tabii ki yüksek faizle ilgili. Faizin ekonominin gerçeklerinden uzak bir şekilde enflasyona göre çok düşük belirlendiğinden yakınanlar da var elbette ama bu tür yakınmalar, küçük tasarruf sahiplerinden geldiği için pek duyulmuyor bile.

Yüksek olduğu, yüksek tutulduğu ileri sürülen faizle ilgili eleştiriler kimi zaman Merkez Bankası’na yöneltiliyor ama asıl eleştiri konusu olan kurumlar, bankalar.

İş aleminden bu zamana kadar Merkez Bankası'na dönük bir eleştiri pek duyulmadı. Merkez Bankası'nı eleştiren, o da bazı dönemlerde, iktidar oluyor. İktidardan bankalara da zaman zaman faizi yüksek tuttukları ve çok kar ettikleri yönünde eleştiriler geldiğini biliyoruz.

Muhatap bankalar mı, Merkez Bankası mı?

Yazımızda bir tablo ve grafiğe yer veriyoruz. Bu tablo ve grafik yazımızın başlığını özetliyor zaten:

“Faizde Merkez Bankası ne derse o!”

Merkez Bankası’nın ortalama fonlama maliyetinin yüzde 7-8 düzeyine gerilediği geçen yılın mayıs, haziran ve temmuz aylarında banka kredileri niye yüksek değildi?

Ticari kredi faizleri mayıs ve haziranda tek haneye düşmüş, şimdi ise yüzde 20’nin üstünde. Merkez Bankası’nın ticari kredi başlığında topladığı kalemde “iskontolu işlemlerden alacaklar, ihracat ve ithalat kredileri, ihracat garantili ve diğer yatırım kredileri, işletme ve ihtisas kredileri, fon kaynaklı krediler, müşteri adına menkul değer alım kredileri, kıymetli maden kredileri, faktoring işlemlerinden alacaklar, banka dışı mali kesime kullandırılan krediler ve ticari nitelikte olan diğer tüm krediler” kapsanıyor. Yani bu kalemi tek bir kredi işlemini kapsıyor gibi düşünmemek gerekir.

Merkez Bankası’nın fonlama maliyeti yalnızca ticari kredileri etkilemiyor tabii ki. Tüketici kredileri de Merkez Bankası’nın faizine göre yön çiziyor.

Ve tabii ki mevduat faizi de. Üç aya kadar vadeli mevduatın geçen yıl ortasında yıllık bileşik bazda yüzde 8’lere kadar inen faizi şimdi yüzde 18’e yakın. Tam 10 puanlık bir artış söz konusu. Vatandaş bu mevduat faizini bile yetersiz buluyor, konunun bir de bu yönü var.

Bu arada, yıl sonuna doğru mevduat tutarlarının yüksek oluşmasını sağlamak adına faizi iyice artıran bankaların ocak ayının ilk haftasında bir miktar faiz indirimine gittiğini de belirtelim. Bu, her yıl karşılaşılan bir durum.

Faiz daha düşük nasıl olabilir?

Merkez Bankası’nın ortalama fonlama maliyetinin yüzde 17 olduğu bir ortamda, yıllık enflasyonun tüketici fiyatlarında yüzde 15, üretici fiyatlarında yüzde 25’te gezindiği bu koşullarda bankalar kredi faizleri mevcut düzeyin çok altında tutabilir mi?

Aslında pekala tutabilir!

Eğer kamu bankasıysa ve zarar etmek gibi bir kaygı taşımıyorsa...

Ama özel bir bankadan 10 lira faiz ödediği bir parayı 8 liraya satmasını ve her işlemde 2 lira zarar etmesini bekleyebilir misiniz?

Söylenmek istenen tabii ki bu değildir. “10 lira faiz ödediğiniz parayı 14 liraya değil de 13’e’, 12’ye satın, biraz az kazanın” denmek isteniyordur.

Eğer ifade edilmek istenen buysa, hepsi çok kar ettiğine göre, bankalar demek ki aralarında anlaşıyorlar!

Ya da çok kar etmeye çalışmak ne zamandan beri suç oldu?

Veya bankalar, kar amaçlı ticari işletmeler değil de ülke kalkınmasına katkı vermek durumunda olan hayır kurumları mı?

KÂR EDEN DEĞİL, EDEMEYEN BANKADAN KORKUN!

Buzdolabı, otomobil, demirçelik, çimento, süt, peynir, bebek maması, sabun, deterjan ve binlerce ürün... Bunları üretenler hammadde alıyor, işliyor, satıyor ve kar ediyor, etmeye çalışıyor.

Banka da para topluyor, faiz ödüyor; bu parayı da başkalarına satıp üstünden kar ediyor.

Niye diğer ürünleri üretenlere “Çok kâr etmeseniz olmaz mı” denilmiyor da, bu eleştiri bankalara getiriliyor, bunun bir izahı var mı?

Bankaların çok kâr etmesinden değil, asıl kar edememesinden korkmak gerekir.

Bankaların uyguladığı faizler dinamiktir; Merkez Bankası’nın fonlama oranına göre sürekli değişiklik gösterir. Ama diğer yanda maliyetler gerilediği halde tüketim mallarında pek fiyat düşüşü görülmez. Siz hiç döviz düştüğü için, faiz gerilediği için fiyatların düştüğünü gördünüz mü?

Buyurun, vatandaşa destek olun!

Tüm yazılarını göster