Uzunca bir süredir ekonomi gündeminde tartışılan konu Merkez Bankası ne zaman faiz indirmeye başlar sorusu.
Kimi uluslararası finansal kuruluşlar, Merkez Bankası'nın ilk faiz indirimini Eylül ayında yapacağını söylüyor. Yaz aylarında baz etkisi kaynaklı yıllık enflasyonda göreceğimiz gerileme ile 12 aylık piyasa katılımcıları enflasyon beklentilerini birebir baz alan modellerde bu sonucun çıkmasını yadırgamıyorum. Ancak gerçek hayatta dinamiklerin bu kadar basit olmadığının en net göstergesi, Fed’in faiz politikası olarak karşımıza çıkıyor. ABD’de tüketici enflasyonunun %2,5’lere doğru gerilemesine, uzun vadeli enflasyon beklentilerinin bozulmamış olmasına rağmen, Fed son bir yıldır faiz oranını %5,25-%5,50 aralığında tuttu.
Bu çerçevede, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Sayın Cevdet Akçay’ın yaptığı açıklamalar oldukça isabetli oldu. Ancak bu açıklamalara rağmen Eylül ayında faiz indirim tartışmaları/çağrıları son bulmayacaktır. Bunun önemli sebepleri arasında, ekonomide yaşanan sorunlar ile bunların siyasi yansımaları yer alacaktır.
TEPAV Para Politikası Değerlendirme Notlarımızda uzunca bir süredir kredi koşullarının, özellikle küçük işletmelerin nakit finansman yönetimi açısından, oldukça zorlayıcı olduğunu belirtiyoruz. Firmaların finansmana erişim sorunları sadece yatırım yapma kapasitesini etkilemiyor, aynı zamanda nakit yönetim becerisini boğarak mevcut üretim ve hizmetleri yerine getirme konusunda da önemli bir bariyer olarak karşımıza çıkıyor.
Bunun en somut yansımalarını şu aşamada imalat sektöründe görüyoruz. Bu hafta açıklanan İstanbul Sanayi Odası Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) temmuz ayında tüm alt sektörlerin eşik değer olan 50’nin altına indiğini ve genel endeksin son sekiz ayın en düşük değerine gerilediğini gösterdi.
İzleyen aylarda ekonomik koşulların gerek firmalar gerekse hanehalkı için daha da zorlayıcı olması, Merkez Bankasına “Faiz indir” çağrılarını da artıracaktır.
Ancak enflasyon dinamikleri maalesef TCMB’ye Eylül ayında faiz indirim alanı açmayacaktır.
Bunun çeşitli sebepleri var. Temel sebepler arasında fiyatlama davranışlarının oldukça bozuk olması yer alıyor. Fiyat endeksleri ve bunların ölçtüğü enflasyon oranları arasında büyük farklar var. Örnek vermek gerekirse Haziran ayında enflasyon TÜİK verilerine göre aylık %1,6, yıllık %71,6 artarken, İstanbul Ticaret Odası (İTO) verilerine göre aylık %3,4, yıllık %82,1 arttı. Ayrıca firmalar ve hanehalkının hissettiği enflasyon ile enflasyon beklentileri, Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon hedefi olan %38’den birkaç kat daha uzak. Yakın zamanda enerji ve ulaştırma fiyatlarına yapılan yüksek zamlar, fiyatlama davranışlarını olumsuz etkileyecek bir başka etken olarak karşımıza çıkıyor.
Peki ilk faiz indirimi ne zaman olur?
Merkez Bankası'nın enflasyon patikasına bağlı karar aldığı—politik baskının olmadığı—fiyatlama davranışlarının iyileştiği ve enflasyon dinamiklerinin yılsonunda enflasyonun %40-45 bandına düşeceğinin netleştiği bir senaryoda, ilk indirim kasım veya aralık aylarında olabilir.
Son olarak mevcut çerçevede, yumuşak iniş senaryosundan gittikçe uzaklaştığımızı belirtmekte fayda var. Türkiye’deki makro-finansal kırılganlıkların çok yüksek düzeye ulaşmış olması ile mali, kurumsal ve yapısal politikaların bu riskleri normalleştirmek için yeterli adımları atmamış olması, dezenflasyonun ekonomide sert bir frene basmayla başlayacağına işaret ediyor.