✔"Bana faizle ilgili nasıl karar alacağını söyle, sana ekonominin ne yönde ilerleyeceğini söyleyeyim!"
✔Geçen yıl eylülde reel sektörün üçte biri gelecek üç ayda zam yapacağını dile getirirken, faiz indirimiyle birlikte zamma işaret edenlerin oranı aralıkta neredeyse üçte ikiye yaklaşmış....
Merkez Bankası her ay reel sektör kuruluşlarını kapsayan iktisadi yönelim anketi gerçekleştiriyor. Anketle reel sektörün mevcut durumu nasıl gördüğü ve gelecek döneme nasıl baktığı belirlenmeye, eğilim ortaya konulmaya çalışılıyor.
Anket kapsamında bir dizi soru var; hepsi kendine göre önemli. Bugün bu sorulardan birine verilen yanıtların nasıl seyrettiğine eğilmek istiyoruz.
Reel sektör kuruluşlarına sorulan şu soruya odaklanacağız:
“Gelecek üç aya ilişkin iç piyasa satış fiyatı beklentiniz nedir?”
Üç seçenek var; bu soruya karşılık ya artacak deniliyor ya aynı kalacak ya da azalacak.
KARŞIMIZDA YİNE AYNI TARİH
Bu soruya verilen yanıtların geçen yılın başından bu yana nasıl seyrettiğine baktık. O “şahane” dönüş, bu sorunun yanıtında da kendini gösteriyor.
Geçen yıl ilk dokuz ay fiyatların artacağını söyleyenlerin oranı en fazla yüzde 41’e çıkmış ve eylülde yüzde 33 düzeyinde oluşmuş. Sonra mı...
Hani o ilk düğme var ya yanlış iliklenen ilk düğme, işte ondan sonra fiyatlarda artış beklediğini söyleyenlerin oranı füze gibi tırmanmış.
Eylülde yüzde 33 olan oran ekimde yüzde 41’e, kasımda yüzde 49’a, aralıkta yüzde 58’e ulaşmış.
Sonrasında inişli çıkışlı bir seyir ve en son veri olan mayısta katılımcıların yüzde 49’u gelecek üç ayda fiyat artışı olacağı beklentisini dile getirmiş.
Demek ki neymiş, faiz indirilince reel sektör kuruluşları zam yapıyormuş!
Gerçi biz bunu zaten tırmanıp giden fiyatlarda, enflasyonda gördük de bu da başka bir yön işte...
BAŞIMIZA NE GELİYORSA...
Zaten debelenip durmuyor muyuz o yanlış iliklenen düğme yüzünden...
İndirdik faizi; tırmandı döviz, tırmandı enflasyon...
Dövizi tutmak uğruna kur korumalı mevduatı icat ettik ama o da gözden düştü sanki, tasarruf sahibi bu uygulamaya eskisi kadar ilgi göstermiyor.
Şimdi belki bu satırları okuduğunuz sırada detayları açıklığa kavuşmuş olacak yeni araçlar yaratma peşindeyiz. Enflasyona endeksli kağıt çıkarmak gibi...
TÜFE’ye endeksli kağıt hiç çıkarılmıyor değil, Hazine uzun süredir bu şekilde borçlanıyor ve bunun maliyeti de dün detaylı olarak değindiğimiz gibi iç borç faizinin baş döndüren bir hızla artması sonucunu doğuruyor. Hatırlatmış olalım; iç borcun anapara bakiyesi ilk beş ayda 188 milyar lira büyürken, faiz yükü tam 1.3 trilyon lira arttı. Anapara ile faiz yükü arasındaki makasın böylesine açılmasının nedeni Hazine’nin döviz cinsi, dövize endeksli ve TÜFE’ye endeksli borçlanmasından kaynaklandı.
Ortalık batmış, kirlenmiş ve bunu sürekli olarak halının altına süpürerek gizlediğimizi sanıyoruz.
Gün gelecek o halı kalkacak...
Vay o halı kalktığında temizliği yapmak durumunda olanların haline!
KONUT FİYATLARINDAKİ ARTIŞ %110’U BULDU
Hani “Bir iyi, bir kötü haber var, önce hangisini söyleyeyim” denir ya...
Konut fiyatlarındaki mart ayı artışıyla ilgili iyi(!) haberi verelim önce:
“Aylık artışlar iki ay aradan sonra yeniden tek haneye indi.”
Mart ayında konut fiyatlarındaki genel artış yüzde 9.3 oldu. Yeni olmayan konutların fiyatı da aynı oranda, yani yüzde 9.3 arttı, yeni konutların fiyatında ise yüzde 9.7 oranında artış kaydedildi.
Kötü habere gelelim... Son bir yılda konut fiyatları tam yüzde 110, yen olmayan konutların fiyatı yüzde 109.2, yeni konutların fiyatı se yüzde 116.5 arttı.
Konut fiyat artışını ölçmek çok ama çok zor bir iş. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın hesaplaması çok genel bir ortalamaya işaret ediyor.
Üç büyük ildeki durum
Konut fiyat artışı mart ve son bir yıl itibarıyla İstanbul’da yüzde 9.8 ve yüzde 122, Ankara’da yüzde 9.6 ve yüzde 111.7, İzmir’de ise yüzde 10.6 ve yüzde 105.9 olarak gerçekleşti.