Merkez bankalarının, 2024’te faiz indirimlerine başlayabileceği ve FED’in buna öncülük edeceği beklentileri, piyasalar üzerinde etkili olmaya devam ediyor. Faiz indirim hızı ve zamanlamasına yönelik tartışmalar devam ederken, 2023 yılı sonlarına doğru etkili olan yılsonu rallisi ardından yeni yıla satış baskısıyla başlayan ve ardından yeniden yükselişe geçen hisse senetlerinde yatay eğilim öne çıkıyor. Ekim diplerinden bu yana, yüzde 16 civarı yükselen küresel risk barometresi olarak da izlediğimiz S&P 500 endeksi 4800 zirvesini yeniden test ediyor.
Hatırlanacağı üzere FED son toplantıda beklendiği gibi politika faizini yüzde 5.25-5.50 aralığında sabit tutarken, faiz artırımlarının sonuna ve 2024 yılında para politikasının gevşeyeceğine işaret eden açıklamalarda bulundu. FED Başkanı Jerome Powell ise enflasyonda beklenenden hızlı düşüş nedeniyle, para politikasındaki sıkılaşmanın büyük ihtimalle sona erdiğini ve faiz indirimi zamanlamasının tartışıldığını söyledi. Güvercin mesajların öne çıktığı FED toplantısı ardından, daha erken ve daha hızlı gevşeme beklentilerinin öne çıktığını takip etmiştik. Son açıklanan bazı veriler ise FED’in agresif faiz indirimlerine gideceğine dair beklentilerin törpülenmesine neden oldu.
Örneğin ABD’de beklenenden güçlü yönde gelen Aralık ayı tarım dışı istihdam verisi daha erken ve daha hızlı gevşeme beklentilerinin zayıflamasına neden olurken, ardından açıklanan ve alt detaylarda da zayıflama sinyallerinin öne çıktığı ISM Hizmet endeksi ile bu görünümün kısmen dengelendiğini takip ettik. Benzer şekilde her ne kadar geri çekilse de katılığa işaret eden Aralık ayı TÜFE verileri de bu görünüme destek oldu. FOMC üyelerinden temkinli mesajlar gelmeye devam ettiğini de not edelim. Ayrıca FOMC tutanaklarında faizlerin “bir süre daha yüksek kalacağı” vurgulanırken piyasada öne çıkan Mart ayında faiz indirimine ilişkin bir işaret yer almadığını gördük.
Kısacası Aralık ayı istihdam ve enflasyon verileri, agresif faiz indirimi beklentilerini törpülerken piyasalar, 2024 sonuna kadar 150 baz puan faiz indirimi beklemeye devam ediyor. Bu doğrultuda önümüzdeki dönemde açıklanacak, örneğin bu hafta muhtemelen sağlam kalmaya devam edecek perakende satışlar gibi tüketime yönelik ve özellikle işsizlik oranı gibi istihdama yönelik verilerin fiyatlamalar üzerinde önemli etkisi olabilir. ABD’de Kasım ayındaki başkanlık seçimleri bu hafta Iowa’daki ön seçim süreci ile başlarken, 23 ocakta ise New Hamphire’daki ön seçimler de piyasaların takip edeceği önemli konular arasında yer alıyor. Ayrıca 31 Ocak FED toplantısı öncesinde FED FOMC üyelerinden gelecek açıklamalardaki tonlama da önemli olmaya devam edecek.
Bu doğrultuda Çin Merkez Bankası’nın bu hafta beklentilerin aksine faiz indirimine gitmemesi ve enflasyondaki iyileşmenin zayıflayabileceği konusunda uyarılarda bulunan FED’den oy hakkı olan Bostic’in fiyatların tekrar yükselmesini önlemek için faiz oranlarının en azından yaza kadar sabit kalması gerektiğine işaret etmesi dikkate değerdi. Ayrıca Avrupa tarafında da Merkez Bankaları yetkililerinden gelen sıkılaşma yanlısı açıklamaların faiz indirimi beklentilerini zayıflattığını görüyoruz. Almanya Merkez Bankası Başkanı Joachim Nagel, faiz indirimlerini konuşmak için henüz çok erken olduğunu söylerken, Avusturya Merkez Bankası Başkanı Robert Holzmann da bu yıl içerisinde faiz indirimi beklememe uyarısında bulundu.
Şu aşamada, piyasalarda büyümenin hızlı olmadığı ancak enflasyonun gerilediği bir ortam fiyatlanıyor. Ancak 2024 yılında, küresel büyümenin yavaşlayacağını düşünüyoruz. Merkez bankalarının uyguladığı hızlı faiz artışının ve iş gücü piyasalarındaki gevşemenin, ekonomik büyümeyi yavaşlatacağını bekliyoruz. Özellikle gelişmiş piyasa ekonomilerinin daha yavaş bir büyüme göstermesini bekliyoruz. ABD’de resesyona yönelik sinyallerin oldukça önemli olacağını düşünüyoruz. Sert resesyon sinyali üretebilecek verilerin, riskli varlıklar üzerinde olumsuz etkisi olabileceğini güvenli liman varlıklara ilginin artabileceğini düşünüyoruz.