✓ TÜFE'de mevsimsellikten arındırılmış veri seti 2005 yılına kadar uzanıyor ve görülüyor ki aralık aylarındaki arındırılmış oran, manşet enflasyondan hep daha yüksek.
✓ Dolayısıyla bu aralıkta da arındırılmış oran manşet orandan daha yüksek oluşacak. Mevcut durum bile bu ay bir faiz indirimine uygun görünmüyorken, aralık ayının bu gerçeği karşısında hâlâ indirimden söz edilebilir mi?
Enflasyonda önce kasım ayının manşet oranı geldi; yüzde 2.24’lük bir artış. Kimi tahminlere göre yüksek, kimi tahminlere göre düşük bir orandı bu. Ama hep “Önemli olan mevsimsellikten arındırılmış oran, hele bir onu görelim” deniliyordu ya; o oranı da gördük. Tahminler manşet enflasyona yakın, hatta ağırlıkla daha düşük bir oran gelebileceği yönündeyken mevsimsellikten arındırılmış kasım ayı artışının yüzde 2.93 olduğu açıklandı.
Merkez Bankası’nın son çeyreğe ilişkin tahmini ya da beklentisi neredeyse bire bir sapma gösterdi. Tekrar olacak biliyorum ama Merkez Bankası yılın son çeyreğinde aylık bazda yüzde 1.5, hatta bu oranın da bir miktar altında gerçekleşme olacağını bekliyordu. Bu beklenti, yıllık tahmin yüzde 38 olarak öngörüldüğünde dile getiriliyordu. Oysa tahmin zaten yüzde 44’e çıkarılmıştı, dolayısıyla son çeyreğin aylık beklentisinde de muhtemelen çok açık biçimde dile getirilmemiş olsa da bir revizyon söz konusuydu.
Ama herhalde bu revizyon aylık yüzde 1.5 dolayındaki oranın bir kat yukarı çekilmesi boyutunda değildi, olamazdı.
Bu yüzden de kasım ayında yüzde 2.93 olarak gelen mevsimsellikten arındırılmış orandan sonra 26 Aralık’taki Para Politikası Kurulu toplantısından bir faiz indirimi kararı çıkması olasılığı neredeyse hiç kalmadı.
En azından kalmamış olmalı...
Eğer 26 Aralık’ta bir faiz indirimine gidildiğini görürsek bunun tümüyle ama tümüyle siyasi bir karar olacağını şimdiden söylemek mümkün.
Merkez Bankası “Siyasi karar da ne demek, bu indirim tercihinde biz bulunduk, bu bizim kararımız” derse, faiz indirimi metnini çok itinalı yazmak durumunda!
Çünkü normalde faiz indirimi ya da artırımına ilişkin gerekçeler oluşur ve onun metni yazılır, bu metne de oran eklenir.
Tersinde ise oran baştan belli olur, Merkez Bankası da o orana göre de bir metin yazmak durumunda kalır.
Fiyat artışı aralıkta ne olur?
Bu başlıktan aralık ayı fiyat artışına ilişkin tahminde bulunacağım gibi bir sonuç tabii ki çıkmaz. Hem daha ayın başındayız, ortada hemen hemen hiç veri yok; şu aşamada bir tahmin yapmak pek doğru olmaz.
Ama mevsimsellikten arındırılmış aralık ayı artışının, manşet enflasyondan yüksek olacağını söylemek de yanlış olmaz.
Çünkü geçmiş yılların temel eğilimi bu yönde. Mevsimsellikten arındırılmış oran aralık aylarında, manşet enflasyondan yüksek geliyor.
TÜİK mevsimsellikten arındırılmış aylık oranları 2005’ten bu yana olan dönem için açıklamaya başladı. 2005-2023; tam on dokuz yıl. Bu on dokuz yılın hiçbirinde aralık aylarındaki manşet enflasyon, mevsimsellikten arındırılmış oranın üstünde oluşmadı. Hep arındırılmış oran, manşet enflasyonun üstünde.
Arındırılmış oran, geride kalan on dokuz yıl ortalamasında manşet enflasyonun yüzde 25 kadar üstünde gerçekleşti. Bu yıl da çok muhtemeldir ki öyle olacak.
Şu durumda aralık ayı oranı örneğin yüzde 2 bile gelse bu oranın mevsimsellikten arındırılmış karşılığı yüzde 2.5 dolayında oluşacak.
Madem arındırılmış önemli...
■ Merkez Bankası sürekli olarak “Mevsimsellikten arındırılmış oran önemli” dedi mi, dedi.
■ Mevsimsellikten arındırılmış oran üç ay (ağustos, eylül, ekim) düşme eğilimi gösterdikten sonra kasımda yeniden artış gösterdi mi, gösterdi.
■ Gerek manşet, gerekse arındırılmış enflasyonun aralık ayında çok hızlı bir şekilde düşmesini sağlayacak bir gelişme var mı, pek görülmüyor.
■ Aralıkta böylesine hızlı bir düşüş gerçekleşse bile bu yine Merkez Bankası’nın hep dile getirdiği “Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş” koşulunun karşılığı mı, değil.
Öyleyse 26 Aralık’taki Para Politikası Kurulu toplantısından bir faiz indirimi kararı çıkmaz.
O toplantıda bir faiz indirimi kararı alındığı duyurulursa, bilinmeli ki kararı veren PPK değildir.
Başlanılan yere dönülür
Türkiye ekonomisinde algı ve beklentiler sanıldığından çok daha önemli. Bu yüzden de geçen gün dile getirdiğim bir görüşü yeniden vurgulama gereği duyuyorum.
Politika faizi bir kez indirildikten sonra duruma göre indirime ara verip tekrar devam etmek beklentileri bozar. Hele hele bir indirimin ardından izleyen ay verilecek ara, “Biz geçen ay yanlış yapmışız” itirafı gibi olur. O yüzden de ne zaman indirime gidilecekse, sonraki ayların da iyi düşünülmesi gerekir. Örneğin aralıkta indirim yapıp ocakta, şubatta değişikliğe gitmemek “Eyvah, işler sarpa sarıyor” algısının doğmasına yol açabilir.
Bir de şu gerçek var. Eğer faiz indirildiğinde temel sorunların büyük ölçüde geride kalacağı sanılıyorsa demek ki bu süreçten hiç ders alınmamış demektir.