✔ Politika faizinde herhalde yumuşak iniş senaryosu uygulamaya konuldu. Faizde üç yıl aradan sonra ilk kez 1 puanın altında bir hareket görüldü. Kasım ayında yüzde 9'a indirilen faiz, bu kez yarım puan aşağı çekilerek yüzde 8.5 olarak belirlendi.
En son 22 Mayıs 2020 tarihinde böyle küsuratlı sayılabilecek küçük bir faiz indirimiyle yetinilmişti. O tarihte Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 8.75'ten yüzde 8.25'e indirilmişti. Sonrasında hiç 1 puanın altında hareketler olmadı. Küsuratlı sayılabilecek sayılarla hiç uğraşmadık.
Merkez Bankası’nın politika faizinde dün ise yine yarım puanlık bir indirim yapıldı. Aslında bu yarım puanı “Faiz indirim hızında büyük yavaşlama” olarak okumak da mümkün. En düşük hareketler bile 1 puan iken bu kez yarıya inildiğine şahit olduk.
Gerçi kendi içindeki hareket olarak düşününce bu yarım puan hiç de “fena” bir oran değil. 9’dan 8.5’e inildiğinde yaşanan hareket, örneğin 19’dan 18’e inildiğindeki hareketten daha fazla.
Hem “yumuşak” iniş yapmak, sıfıra birden yaklaşmamak gerek!
Merkez ne diyor?
Politika faizinin sabit tutulduğu dönemlerde Para Politikası Kurulu’nun metnini okumaya pek gerek duymuyordum ama bu kez okudum. Çünkü bu yarım puanlık indirim için ne gibi gerekçeler ortaya konulduğunu merak ettim.
Açıklamada, içeriğinde nelerin olduğunu pek bilemediğim bütüncül politikalardan söz ediliyor. İşte bu politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşme görülüyormuş. (Sakın bu baz etkisi olmasın!) Şimdi depremin yol açtığı arz-talep dengesizliklerinin enflasyon üzerindeki etkileri yakından izlenmeye başlanmış. Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış eğiliminin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması bu aşamada daha da önem kazanmış. İşte Merkez Bankası da bunun için politika faizinde yarım puanlık indirim kararı almış. Bu ölçülü indirimle oluşan para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu değerlendirilmiş.
Şunu da eklemekte yarar var:
Merkez Bankası depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesini beklemekle birlikte orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağını öngörüyormuş.
Umarız öyle olur, umarız Merkez Bankası haklı çıkar.
KKM 1.5 trilyon liraya ulaştı
Kur korumalı mevduatta DTH dönüşümlüler için faiz tavanının kaldırılması bu hesaplara her hafta rekor kırdırıyor.
KKM, 17 Şubat’ta 1.5 trilyon lirayı buldu. Bir haftada kaydedilen artış 17 milyar lira.
Kur korumalı hesaplar, Merkez Bankası’nın politika faizine bağlı olarak faiz tavanının yüzde 12’ye inmesinin ve dövizin ek bir getiri sağlamıyor olmasının etkisiyle bir ara hızla azaldı. Bu hesaplar, 6 Ocak itibarıyla iki haftada tam 93 milyar lira geriledi.
Bu gerileme ekonomi yönetimini yeni arayışlara yöneltti ve KKM’den çıkacak paranın fiziki olarak dolara yönelebileceği kaygısıyla DTH dönüşümlü hesaplarda faiz tavanı kaldırıldı.
İşte bu kararla birlikte artışa geçen hesaplar 17 Şubat'ta şimdiye kadarki en yüksek düzeye çıktı. KKM, 17 Şubat'taki 1.5 trilyon liralık düzeyiyle, dip yaptığı 6 Ocak’a göre tam 130 milyar lira arttı.
Faiz tavanı yüzde 11.5’e geriledi
Merkez Bankası’nın politika faizinin yüzde 8.5’e çekilmesi kur korumalı mevduat faizini de etkileyecek.
TL cinsinden açılan KKM için faiz tavanı artık yüzde 11.5 olacak.
Bankalar DTH dönüşümlü hesaplara ise politika faizi taban olmak üzere diledikleri faizi uygulayabiliyor. Bu faizin toplamda yüzde 25’e doğru yol aldığı biliniyor.
Bazı bankaların ise çeşitli enstrümanlar yaratıp faiz olarak politika faizini, yani bundan sonrası için yüzde 8.5’i uygulayıp bunun üstüne döviz bazında bir takım getiriler avantajlar sağladıkları biliniyor.
DTH’den KKM’ye...
Bu arada döviz tevdiat hesaplarındaki azalma sürüyor.
Merkez Bankası verilerine göre yurt içi yerleşiklere ait döviz tevdiat hesapları 10-17 Şubat haftasında 2 milyar dolar daha azaldı.
Bu tutarın 1.2 milyar doları tüzel kişilerin, 775 milyon doları da gerçek kişilerin hesabındaki azalmadan kaynaklandı.
Döviz kurlarında en azından seçime kadar kayda değer bir artış olmayacağı, belki de hiç artış olmayacağı düşüncesinin zihinlerde iyice yer etmesi vatandaşı KKM’ye yöneltiyor. Bankada döviz olarak duran paraya öyle önemli bir faiz verilmiyor. Dövizi KKM’ye dönüştürmek ise kur arttığı takdirde hem bu gelirden mahrum olmamak, hem de bir anlamda dövize faiz elde etmek demek. Şu aralar bazı bankaların DTH dönüşümlü KKM'de faizi yüzde 25'e kadar çıkardıklarını belirttim. En azından yüzde 20-25 arası faiz var. Kur yıllık bazda bu oranın üstünde artarsa kur farkı alma olanağı da var. Dolayısıyla döviz hesaplarından KKM'ye yönelişin hız kazanarak devam edeceği beklenmeli.