Geçtiğimiz hafta sonu InterCity İstanbul Park’a yine tüm “dünya” geldi. Formula 1 rüzgarı, tüm şiddetiyle İstanbul ve Türkiye üzerinde eserken, sadece motor sporlarının değil tüm bahisçilerin de dikkati, dünkü İstanbul Grand Prix’ye çevrilmişti.
Hatta, pandemi nedeniyle geçen yıl izleyicilere kapalı olan sezonun en önemli yarışı için acıkmış onbinlerce meraklı, bu yıl yağmura rağmen bile tribünleri doldurmuşlardı. Mercedes’in ve Honda motorlu F1 araçlarının denk puanları ve ıslak zemin, heyecanı zirveye çıkarsa da; ben, yarışı izlemek izin Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı'nın (TGA) davet ettiği yabancı gazetecilerle birlikte otomotivin geleceğini konuşuyordum.
İklim değişimi riskine karşı özellikle otomobil üreticilerinin son yıllarda fazlasıyla Ar-Ge çalıştıkları alternatif yakıtlar ve elektrikli motorlar konusu, artık motor sporlarının da ana gündemi.
2022'den itibaren zorunlu tutulacak kurallar çerçevesinde termik motorlu araçlarında kullanılan yakıta yüzde onuna geliştirilmiş sürdürülebilir etanol karıştırmaya başlayacak olan yarışçılar, F1’i sürdürülebilir hale getirmeye çalışıyorlar.
Yakıt tedarikçisi Shell de, biyoyakıtın optimizasyonunu çalışmalarında şimdiden önemli aşamaları geçerken, etanolün karakteristik soğutma özelliğinin F1 takımları için çok önemli avantaj yaratabileceğini iddia ediyor.
Motorun bazı parçalarının soğutulabilmesinin yararı ortadayken, diğer hidrokarbonlara göre daha farklı özelliklere sahip olarak, normal yakıtlardan üç kez daha hızlı buharlaşarak yanma döngüsü yükünde soğutma efekti yaratabilecek etonolün, önümüzdeki dönemde beygir gücündeki artılarıyla ciddi şekilde değerlendirileceği düşünülüyor.
Motorun farklı sıcaklıklarda daha verimli çalışma potansiyeli sağlayabilecek bu “E10” fikrinin, motorun yapısından aracın aerodinamiğine kadar değişiklikler getirebileceği de konuşuluyor.
Daha çevreci olabilmek, dünya üzerindeki 1.4 milyarlık araç parkının salım değerleri için çok önemli…
En çok izleyicisi olan Formula 1 organizasyonunun kararlaştırdığı 2025’te piste çıkacak yeni nesil motorların motor ısı üretimi sistemi MGU-H’suz yüzde yüz sürdürülebilir bir yakıtla çalıştırılacağı kuralı için, hibrit teknoloji uzmanı Renault ve Ferrari’nin karşısında Red Bull’un tartışması devam etse de, biyoyakıt sürecinin F1’de resmen başlaması, 2022’de E10’a geçilmesiyle başlamış olacak. F1’in belediye atıklarından veya algler ya da tarımsal atıklar şeklinde besin dışı biyokütleler gibi farklı kaynaklardan elde edilmiş unsurlarla laboratuvarda üretileceğini söylediği yüzde yüz sürdürülebilir yakıtının sera gazı salımında geleneksel benzine göre en az yüzde 65’lik tasarruf sağlayacağı da söyleniyor.
“Yeşil Gelecek” konusunda öncülük etmek isteyen Formula 1’cilerin bu yakıtının, normal içten yanmalı motorlarda da modifiye edilmeden tüm araçlarda kullanılabileceğini akla getiriyor.
Diğer yanda Porsche’nin elektrikli platformları ve hatta sentetik yakıt planlarının çok öncesinde biyoyakıt konusunda çok uzun yıllardır araştırma ve geliştirme yaptığını da hatırlatalım.
Fakat, emisyonlar başlığında ümit verici gelişmeleri konuşsak da, F1 yarışımızın yine nefis geçtiğini ve Türkiye’nin tanıtımına yine büyük katkılar sağladığının altını çizmeyi unutmayalım.