Nusret AYYILDIZ
Bağımsız Denetçi / Kamu Gözetimi Kurumu Eski Uzmanı
Uzun süredir gündemde olan bir başlık Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT). Sigortalılık süresini ve prim gün sayısını dolduran ancak yaş sınırı nedeniyle bekleyen bu kişilerin sorunlarının nasıl çözüme kavuşacağı merak konusuydu.
Konuyla ilgili detaylar 28 Aralık akşamı Sayın Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamalarla birlikte netleşmiş oldu. Henüz bir mevzuat çalışması yapılmış olmasa da detaylar artık neredeyse belli.
Düzenleme bağımsız denetime tabi olan ve Türkiye Muhasebe Standartlarına göre raporlama yapan şirketler açısından da son derece önemli. Bu düzenleme sonrasında, özellikle çalışan sayısı fazla olan şirketlerimizin ilave yükümlülük altına gireceği artık kesin.
Bu durumda 2022 yılı sonu itibarıyla detayları belli olan bu hususu yıl sonu finansal tablolarda nasıl ele alacağımız ve etkilerini nasıl ölçeceğimiz de ayrı bir önem kazandı.
İsterseniz konuyu başlıklar halinde ele almaya çalışalım.
Finansallara Nasıl Etki Edecek?
1999 yılında yapılan değişiklikten önce işe giren ve yaş şartı dışında diğer şartları yerine getiren çalışanlar yeni yıl itibarıyla emekliliğe hak kazanmış olacaklar. Bu durum şirketlerimizi beklemedikleri bir kıdem tazminatı yüküyle karşı karşıya bırakacak.
Asgari ücretli çalışanlar için yapılacak bir çalışmada 2022 yılı sonu itibarıyla brüt 6.471 TL olan brüt ücret, 2023 yılında 10.008 TL olarak ele alınacak. Şirkette geçirilen her yıl için en son hak edilen ücret kapsamında muhtemel bir yükümlülük söz konusu olacak.
Ayrıca EYT sonucu oluşan kıdem yükümlülüğünün daha erken bir zamanda ödenecek olması paranın zaman değerinden kaynaklı yükümlülük artışına da sebep olacaktır.
Etki Hangi Yıl İçinde Gösterilecek?
Cumhurbaşkanının yapmış olduğu açıklama finansal tablolarımıza mevcut bir yükümlülük taşıyabilmemiz için tek başına yeterli olmayabilir. Açıkçası bu noktada yol göstericimiz olan TMS 19 (Çalışanlara Sağlanan Faydalar Standardı) da sessiz kalmakta.
Diğer standartlarda yer verilen hükümlere bir göz attığımızda ise; TMS 12 yürürlüğe girmesi kesin gözüyle bakılan vergi kanunları yayımlanmasa dahi hesaplamalarda göz önünde bulundurulması gerekliliğinden bahsederken, TMS 37’de de işletmelerin uygulamaktan başka çaresi olmayan olayları sorumluluk doğuran olay olarak adlandırır ve bu olayların mevcut bir yükümlülük olarak değerlendirilmesi gerekliliğinden bahseder.
Olayı fazlasıyla teknik detaya büründürmeden açıklamak gerekirse, ilgili mevzuatın 2023 yılı itibarıyla yayımlanacağı göz önünde bulundurulduğunda, mevzuat değişikliğinin etkisinin de ilk olarak 2023 yılı finansallarına yansıtılması doğru bir tercih olacaktır.
Etkiyi 2023 yılında ele alacak şirketlerin de 2022 yılına ilişkin finansal tablolarda TMS 10 Raporlama Döneminden Sonraki Olaylar kapsamında bir değerlendirme yapması ihtiyaç olacaktır.
Etkiyi 2022’ye Yansıtmak İstesek?
Diyelim ki şirket olarak EYT’nin kıdem tazminatı yükümüz üzerindeki etkisini 2022 yılı itibarıyla finansal tablolarımız da göstermek istiyoruz.
Yıl sonu itibarıyla plan değişikliği yapmamızın önünde herhangi bir engel yok. Bu durumda kıdem tazminatı hesaplamaları kapsamındaki planlarımızı ve varsayımlarımızı yeni duruma göre güncellememiz yeterli olacaktır.
Planı revize etmediğimiz durumdaki yükümlülüğümüzle, planımızı revize ettikten sonraki yükümlülüğümüz arasındaki farkı tespit edip, aradaki farkı Kar veya Zarar tablosuyla ilişkilendirmek yeterli olacaktır.
Kıdem Yükü Nerde Muhasebeleştirilmeli?
Türkiye Muhasebe Standartları kapsamında kıdem tazminatı hesaplarken tahmin ve varsayımlarımız neticesinde ortaya çıkan ve cari dönem hizmet maliyetimizi aşan ya da altında kalan tutarları kar veya zarar tablosuyla ilişkilendirmeden aktüeryal varsayımların etkisi olarak diğer kapsamlı gelir tablosuyla diğer bir ifadeyle doğrudan özkaynaklarımızla ilişkilendiririz.
Ancak ortaya çıkan durumun aktüeryal bir varsayımdan ziyade plan değişikliği olarak ele alınması beklendiğinden EYT kaynaklı kıdem yükünün etkisinin aktüeryal varsayımın etkisi gibi değerlendirmek yerine doğrudan kar veya zarar tablosuyla ilişkilendirmenin daha doğru olacağı kanaatindeyim.
BOBİ FRS Uygulayanlar Nasıl Yaklaşacak?
BOBİ FRS ülkemize özgü bir finansal raporlama çerçevesi olması sebebiyle buradaki düzenlemeler ülke mevzuatımız kapsamındaki düzenlemelerle benzer hükümler içermekte.
BOBİ FRS’de yapılan kıdem tazminatı hesaplamasıyla Sosyal Güvenlik Kanunumuz kapsamında yapılan hesaplamayla bire bir benzerlik göstermekte olup, tahmin ve varsayımlara yer verilmediğinden, ilave bir indirgeme de yapılmayacak. Dolayısıyla ortaya çıkacak etkinin 2022 yılına yansıtılması mümkün olmayacak ve etkinin tamamı 2023 yılına ait dönem gideri olarak kar veya zarar tablosuyla ilişkilendirilecektir.
Dikkat çekmek istediğim bir başka husus ise raporlanacak tutarın tamamının maliyetle ilişkilendirilmesi yerine cari dönem hizmet maliyetini aşan kısmının diğer gider olarak ele alınması gerektiği. Kamu Gözetimi Kurumu tarafından yayımlanan BOBİ FRS’nin uygulamasına ilişkin modüllerde duruma açıklık getiren örnekleri bulabiliriz.
Bilanço Tarihinden Sonraki Olay Durumu
Diyelim ki 2022 yılı itibarıyla emeklilik planımızda ve varsayımlarımızda şirket olarak herhangi bir değişiklik yapmadık ve finansallarımıza da herhangi bir etki yansıtmadık. Bu durumda ilave açıklama yapalım mı? Yoksa yapmayalım mı? Bunun değerlendirmesini de yapmamız gerekecek.
Açıklama yapmamız gereken durumlarda önümüzde iki alternatif söz konusu. Bunlardan ilki “Raporlama Döneminden Sonraki Olaylar” dipnotu eklemek ya da emeklilik fayda planlarına ilişkin açıklamaların yer aldığı dipnota bu hususu detaylandırmak.
Özellikle EYT kapsamına giren çalışanların fazlaca olduğu şirketlerde etkinin önemli olacağı düşünüldüğünde, finansal tablo dipnotlarında muhtemel etkiyi nasıl ele aldığımızı açıklamamız beklenecektir.
Konu şimdiden tartışılmaya başladı. Detayları belli oldukça daha net değerlendirmeler yapabileceğimize benziyor…