Evlerden dışarı

Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ

Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan, Adana’da temel atma ve yapımı tamamlanan projelerin toplu açılış töreninde enerji krizine değindikten sonra sanırım hal-i pür melalimiz iyi değil, gidişat vahim diyenlere bir halinize şükredin nasihati vermek amacıyla “Amerika’nın halini, İngiltere’nin halini görüyorsunuz değil mi? Benzin yok benzin. Aynı şekilde Almanya’da, Fransa’da kuyruklar. Yiyeceklerini bulamıyorlar. Elhamdülillah Türkiye’de böyle bir sorun yok” demiş.

Bu sözleriyle Sn. Erdoğan’ın Amerika, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin sıkıntılarına sevinmemiz gerektiğini değil de bizim durumumuzdan memnun olmamız, şükretmemiz gerektiğini söylemek istediğini sanıyorum. Yoksa biz başka ülkelerin sıkıntılarına sevinecek[1] değiliz. Sevinmeyiz elbet. Yapmamız gereken bu tür sıkıntılara uğrayan ülkelerin deneyimlerinden ders alarak önlemler almak ve ‘Akıllı adam kendi deneyimlerinden, çok akıllı adam başkalarının deneyimlerinden öğrenir’ deyişini doğrulamamızdır.

Peki ne oluyor da birçok ülke sıkıntı çekiyor. Herkesin derdi başka görünüyor ama anlaşılan sorunlar ortak, herkesin başına bela olan sorunlar aynı ama çabuk çözüm beklememeliymiş. Kısacası, yazarlar çizerler işlerin düzelmeden önce daha da betere gideceği konusunda hemfikirler. Bir konuda daha fikir birliği var. Çok kişiye göre Global ekonomik kriz ve COVID pandemisiyle sarsılan ülke ekonomilerinin tam toparlanma sürecine girdikleri söylendiği sırada yeni bir çeşit krizle karşı karşıya gelmeleri sürpriz de sayılmamalıymış. Bir krizin geleceğini kim tahmin etti bilmiyorum ama bu kadar çok çeşitli krizi kimsenin tahmin ettiğini de sanmıyorum. 

Kriz bir tane değil ama biri önemli. Özellikle deniz aşırı nakliyat ve gerek ülkeler arası ve gerekse ülkeler içinde dağıtım konularında ciddi sorunlar var. Yapılan araştırmalara göre ‘tedarik zinciri’ sorunu olarak tanımlanan bu problemlerin yakın zamanda çözüleceği yokmuş. Tabii bunun yanında neredeyse kafatasımıza dahi takacağımız, her yere soktuğumuz çip (chip) üretimindeki darboğaz yükselen enerji fiyatları, bir yandan durgunluk bir yandan enflasyon falan gibi insana hoppala dedirtecek gelişmeler var. İklim değişikliği nedeniyle de artması muhtemel, zaten ciddi bir sorun olan göçmen krizi, susuzluk falan da cabası., yükselen enerji fiyatları, bir yandan durgunluk bir yandan enflasyon falan gibi insana hoppala dedirtecek gelişmeler var. İklim değişikliği nedeniyle de artması muhtemel, zaten ciddi bir sorun olan göçmen krizi, susuzluk falan da cabası. Önce şu tedarik zinciri sorununa bir nazar atalım.

Amerika Birleşik Devletleri’nin tüm ithalatının neredeyse yarısı Güney Kaliforniya’daki limanlardan yapılır. ABD’nin ithalat hacmini bir düşünürseniz bunun ne derecede büyük bir rakama ulaşacağını da tahmin edebilirsiniz[2]. ABD sadece Çin’den yılda 25 Milyon TEU (Yirmi ayak eşdeğer birim - Twenty-foot equivalent unit) konteyner ithal eder. Bunun onda birinden fazlasını yani 2,5 milyon TEU kadarını Walmart, Target, The Home Depot, Lowe’s, ve Ashley Furniture zincir mağazaları yaparlar. Sizin anlayacağınız ABD limanlarında hararetli bir faaliyet vardır. Raporlara göre ABD limanlarında boşaltma bekleyen gemi sayısı rekor kırarak 65 kargo gemisine ulaştı. Türkçesi gemileri boşaltacak kapasite yetmiyor. Gemlerin liman açıklarında bekleme süreleri devamlı artarak 8,7 güne ulaşmış. Yani bir kargo gemisi limana yanaşıp boşaltma işlemine başlamadan nereyse 9 gün bekliyor. Asya’dan ABD, İngiltere gibi ülkelere yapılan ithalatta kapıdan kapıya süre 50 günden 71 güne çıkmış. Bunun sonucu Asya ve ABD arası ticarette iki TEU’luk bir sevkiyatın maliyeti %500 artarak 20 bin 500 dolara tırmanmış. Almanya’da yapılan açıklamalar sorunun ağırlaşarak devam edeceğini söylüyor. Yapılan hesaplamalara göre 400 metrelik her gemi 3,800 kamyon, 50 tren ve geminin gelmesinden ve gitmesinden sonra da ikişer gün vakit istiyormuş. Limanlardaki sıkıntıların düzeltilmesi o kadar da kolay olmayacak. Bir rapora göre limanların %77’sinde gecikmeler artarak devam edecekmiş. Bunun maliyetini biri ödeyecek herhâlde. Her 24 bin TEU taşıyan bir gemiyi boşaltmak için gereken 3 bin 800 kamyon en az bir o kadar da şoför demektir. Yani, tedarik zinciri sorununun nakliyat ile ilgili parçası gemilerle de kısıtlı değil. Bir de şoför kıtlığına bağlı olan kamyon darlığı var. Birçok ülkede çeşitli nedenlerden yeteri kadar kamyon şoförü bulunamıyormuş. Hani bizde bazıları “efendim işsizlik yok, iş çok insanlar iş beğenmiyorlar” diyerek tartışıyorlar veya tartıştıklarını sanıyorlar ya batı ülkelerinde kamyon şoförlüğü pek de cazip bir iş sahası olarak görülmüyormuş. Ücretlerin arttırılması da meseleyi çözmüyor. Üniversite birinci sınıfta Ekonomi 101 derslerinde anlatılan bir ‘bireysel emek arz eğrisi’ kavramı vardır. Buna göre her arzda olduğu gibi ücret düzeyi yükseldikçe bireylerin emek arzı artar. Ancak belirli bir noktadan sonra, ücret artmasına rağmen emek arzı azalmaya başlar. Çünkü bireyler artan ücretleriyle daha az çalışarak geçinebilir ve iyi bir hayat yaşayabilir. Bu nedenle konuyla ilgilenenler kamyon şoförlüğü çalışma koşullarının zorluğunu azaltacak önlemler düşünürlerken emekçi nüfusun yarısını oluşturmalarına rağmen nakliye sanayiinde sürücü olarak çalışanların sadece %6’sının kadın olduğuna dikkat çekerek bu işin nasıl kadınlara da cazip hale getirilebileceğini tartışıyorlar. Bu arada İngiltere’nin benzin kuyruklarının arkasında da kamyon, daha doğrusu tanker, daha da doğrusu tanker şoförü sıkıntısı varmış. İngiltere silahlı kuvvetler mensupları ve hatta Türkiye dahil diğer ülkelerden şoför ithalatı yoluyla bu sorunu çözecekmiş. Bu sorunların çözümü için kısa vadede yapılanlar arasında çalışma saatlerinin uzatılması da var. Söz gelimi geçen hafta Beyaz Saray Kaliforniya limanlarının 7-24 çalışacağını açıkladı. Ancak, uzmanlar bu tür önlemlerin sorunu çözmeye yetmeyeceğini söylüyorlar.

Tedarik zinciri sıkıntıları Sn. Erdoğan’ın “gördünüz mü?” diyerek bize anlattığı “yoklukların” altında yatan ana sebep. Gıdadan ev ihtiyaçlarına, bilgisayar çiplerinden mobilyaya ve oradan elektroniğe kadar birçok üründe görülen arz sıkıntısının altında yatan neden. Yoksa mal var var olmasına ama gemiden boşaltıp dükkâna taşıyamıyorlar. Otomobil imalatçıları üretim hedeflerini tekrar tekrar revize ederlerken Nike yaklaşan yeni yıl alış-verişçilerine istedikleri ürünleri bulamayabileceklerini hatırlatıyormuş. Apple yeni telefonunun üretim hedeflerini düşürmüş falan.

Arz yetmediği için uğranan sıkıntılar da var: Çip sıkıntısı. Çamaşır makinanızdan mutfak fırınınıza, fırınınızdan otomobilinize, telefonunuzdan televizyonunuza artık her şeyin içinde çipler var. Artık hemen her elektronik-elektrikli-pilli alet, her enerji dönüştüren cihazın çalışması için çiplere ihtiyaç var. Bunu anladığım yıllardan beri (Intel 2 bin 300 transistörlü 4 bin 4 marka çipini 1971 yılında piyasaya sürdü) ve hala merak ettiğim şey nasıl olup da tüm çipleri bozacak bir silahın hala geliştirilmemiş olması. Gerçekten bir düşünün tüm çipler çalışmaz olsa? Tabii burada sorun el alemin çipini bozup senin çipleri nasıl sağlam tutacaksın? Neyse bu konuları bilim kurgu filmlerine bırakalım ve konumuza dönelim. Neden dünyaya çip yetmiyor. Cevap basit: Yeteri kadar üretim yok da ondan. İşte size fırsat, ülke olarak şahlanmak mı istiyorsunuz? Buyurun çip üretimine. Peki neden kimse bunu akıl etmemiş? Onun da cevabı basit: Çip imalatı inanılmayacak kadar zor bir iş.  Çin son beş yıllık planına, ABD’de de Biden olarak 2022 yılına çip imalatı konusunda bağımsızlık hedeflerini koydular. Koydular ama iş o kadar kolay değil. Intel 1971 yılında çıktığı tahttan 2015-2020 arası indirildi. Şimdi Taiwan Semiconductor Manufacturing (TSM) ve Samsung Electronics Co. var. Onların transistörleri 5 nanometre ebadında (bir metrenin milyarda beşi).Bu çipler tanesi 20 milyar dolara mal olan fabrikalarda yapılıyor. Fabrikalarda bir virüsten daha küçük olan transistörler tozsuz odalarda, içine insan girmeyen, ısısı, basıncı elektrik ve manyetik dalgaları kontrol edilen milyon dolarlık makinalarla yapılıyor. Endüstri lideri TSM önümüzdeki beş yıl için imalatın modernizasyonuna 22 milyar dolarlık bir bütçe ayırmış. Neden mi? Bu kadar paraya mal olan fabrikaların ömrü beş yıl kadarda ondan. Evet çip fabrikaları aşağı yukarı beş yılda demode oluyor. TSMC, Intel ve Samsung bu endüstride geriye kalan on-iki çip imalatçısının toplam gelirlerinden fazla gelir elde ediyorlar. Geçen yıl bu üç firma 190 milyar dolar tutarında gelir elde ettiler. Akıllı telefonların yıllık 1.4 milyar adeti bulan çiplerini TSM, hafıza çipleri pazarının %80’ini Samsung temin ediyor. Bilgisayar çip pazarının hâkimi Intel. Buyurun babayiğitseniz sizde pazara girin. Demişler ya “Dünya dokuz kulplu bir kazan. Tut bir kulpundan sen de kazan.”

Sizin anlayacağınız dünyada gördüğümüz arz sıkıntıların bazısı hemen aşikâr olmayan nedenleri var. İthalata dayalı tüketim malları var ama raflara ulaştırılamıyor. Onun yanında çok zor, pahalı ve hassas olan çip imalatı arzı yetmiyor. Eğer dokunulmazlığımız yoksa bizim başımıza gelirse biz ne yapacağız ona bakalım. Bu arada yükselen enerji fiyatları, stagflasyon (bir yandan durgunluk bir yandan enflasyon) iklim değişikliği nedeniyle de artması muhtemel, zaten ciddi bir sorun olan göçmen krizi, susuzluk gibi konulara bir başka yazıda değiniriz.

Sağlıcakla kalın.

Dipnot

[1] İlaveten dini literatüre göre şematet denilen ‘Birinin başına gelen felâketten dolayı sevinme, sevincini gösterme’ hele hele başına felaket gelen bir din kardeşiyse caiz değilmiş. Ancak Hadimi den aktarılan bir hadise göre zalimin zulmünden, şerrinden kurtulmak için, onun ölümüne sevinmek şematet sayılmazmış. Dini bütünlere duyurulur.
[2] 2021 yılı Ocak-Mart döneminde Türkiye limanlarında elleçlenen konteyner miktarı 3 milyon 2 bin 662 TEU olarak gerçekleşmiştir.

Tüm yazılarını göster