Geçtiğimiz hafta 2019 yılı ihracat rakamları, Ticaret Bakanımız Sayın Ruhsar Pekcan tarafından, Cumhuriyet tarihinin rekoru ifadesiyle 180 milyar 468 milyon ABD Doları olarak açıklandı.
Bu rakamı incelediğimizde, ihracatımızın artmasına karşın Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yapılan ihracatımızın, toplam ihracatımız içerisindeki payının azalmış olması en çok memnuniyet verici detay olarak öne çıkıyor.
Diyeceksiniz ki “Bir yerlere yapılan ihracatın azalması nasıl memnuniyet verir?”
Bu düşüş, ihracattaki artışla yan yana getirildiğinde, bir bölgeye bağımlı olmanın ihracatımıza getirebileceği riskin azaldığını gösteriyor.
AB’ye söyleyecek olumsuz sözümüz yok.
Kuvvetli bir ekonomi, yüksek alım gücü, yakın coğrafya, biz onları tanıyoruz onlar bizi…
Amma bir ekonomiye ne kadar bağımlı olursanız, oralarda yaşanabilecek en ufak olumsuzluğun bile bizlere fazlasıyla yansıması riskini de taşıyor oluruz.
Geçmişte AB pazarında bunu yaşadık, örneği önümüzde duruyor.
Bence 2019 yılı ihracatımızın pazar çeşitlendirmesi açısından başarılı olduğunu söylemeliyiz.
Ancak ihracat artışımızın yüzdesine baktığımızda, 2023 yılı hedefi olan 226.6 milyar ABD Doları’na erişebilmek için, daha fazla gayret göstermemiz gerektiği çok açık.
2023 yılı ihracat hedefimize erişebilmek için 46 milyar ABD Doları daha ihracat yapmamız gerekiyor. Bunun başarılabilmesi için de her yıl aksatmadan en az %6 ihracat artışı sağlamamız gerektiği ortada.
İhracatımızın 2023 yılı için 226,6 milyar ABD Doları ile sınırlı kalmaması gerektiğine ve kalmayacağına da inanıyorum. Zira Türk ihracatçısının 1,5’tan 180 milyar ABD Doları’na varış serüvenini yaşamış birisi olarak bunun başarılabileceğine inancım tam.
Amma ve lâkin ihracata verilen destekleri sadece toplam rakam temelinde değil de yapılan başvuruların üzerinden, ödeme zamanına kadar geçen süre temelinde de açıklayalım. 2019 yılında ödenen desteklerin yüzde kaçı bir önceki yıldan kalan destek ödemeleri idi bilelim.
İhracatçılarımız çalışmaya hazır ve başarıları ortada ancak verileceği söylenen desteklere ne kadar güvenle baktıkları da ortada.
Ticaret Bakanlığı, başvuruların elektronik ortamda yapılmasını kolaylaştırdı ki bu gerçekten alkışlanacak bir gelişme. Benzer gelişmeleri de destek ödeme süreleri için bekliyoruz.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Sayın İsmail Gülle, bu yıl ilk defa ihracat yapan firma sayımızı 17 bin 544 olarak açıkladı. Ticaret Bakanlığı sayfalarında gördüğümüz 2018 yılı ihracat yapan 83 bin 286 firma rakamına bunu eklediğimizde 2019 yılı ihracatçı sayımızın 100 bin firmayı geçmiş olması gerekiyor. Bunun gerçekten böyle olup olmadığını ilerleyen zamanlarda hep beraber göreceğiz. Ancak ve maalesef olmayacak…
İhracata girip, geri çıkan firma sayısını azaltmamız ve bunun sebeplerini bulup ortadan kaldırmamız gerekli.
İhracatçılarımızın çabalarının ve ihracat artışlarımızın aralıksız ve makul miktarlarda sürdürülebilir olabilmesi için başımızı toplam ihracat rakamlarından biraz çevirip, biraz da piyasadan çekilen ve piyasaya girmeye çalışan firmalarımıza bakalım.
Güzel ülkemin, çalışkan firmaları çok şeyler başarmaya kadirdir…