Çalışma dünyasında geleneksel ayırımlar, artık gerçek hayatı açıklamada zorlanıyor. Bizdeki yaygın kullanımıyla Endüstri İlişkileri diye bildiğimiz disiplinler de yeni çalışan modellerini tam olarak izah edemiyor.
Geleneksel ayırımda, “mavi yaka” ve “beyaz yaka” grupları var. Kol işçileri ve üretim bandındakilere mavi yakalı, büro, yönetim ve benzeri çalışanlara da beyaz yakalı diyoruz. Robot istihdamıyla metal yakalılar da literatüre girdi.
Korona virüsü ile giderek yaygınlaşan tanım; yakasız çalışanlar oldu. Evden çalışan anlamı taşıyor. Yakasız demek, iş yerine gitmeden çalışmak, okula gitmeden evden eğitim görmek…
Belli ki buna dair düzenlemeler hayatımıza girecek ve daha önce de var olan ama üzerinde fazlaca düşünülmeyen “evden çalışan” kesim için yasa, yönetmelik, kural ve sistemler üretilecek.
Beyaz yakalı ile mavi yakalı; nispeten birbirine yakın kurallara tabidir. Akıllı robotları bir kenara bıraksak dahi, ortak paydaları; mekân birlikteliğidir.
Ancak evden çalışanlar, üretimi çok farklı mekânlara taşıyınca, sadece iş yeri veya fabrika değil, mesai kavramı da dönüşmeye başlıyor. Misal sabah 9 akşam 6 yerine, ev çalışanına hangi saatler için yükümlülük getirilecek?
Örgütlenme, raporlama, toplantı ve benzeri kavramlar da dönüşecek. Acaba üniversitelerin endüstri ilişkileri bölümlerinde böylesi konularda akademik çalışma yapan var mıdır?
Not
ÇEVRE BİR YERDE MERKEZ HER YERDE
Evde çalışma, uzaktan eğitim gibi dağıtık mekânlar üzerine gelişecek yapılarda merkez hala yerinde mi duracak? Bana göre çevre ile merkez yer değiştirmeye başladı bile.
Çalışanı evinde tutuyorsak, daha az iş yeri, elektrik, su, ısınma vs. gideri söz konusu mudur? Üretilen artık değerin paylaşımı nasıl olacak? Tüm bunları yeniden düşünmeliyiz.