Mustafa Servet Dalbatan
Kelkit Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
“Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım, günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöro ekonomi ile daha fazla önem kazanmaktadır”
Yeni ekonomi modeli böyle başladı.
Artık bizim bildiğimiz Neo klasik ekonomi ve Ortodoks yaklaşımlardan yani daha anlaşılır olarak geleneksel yöntemler ve mevcut bilimsel metotlardan vazgeçiyorduk.
Artık ekonomimizde yeni bir dönem başlıyordu: Heterodoks ekonomi biçimi. Genel kabul görmüş Ortodoks uygulamalardan uzaklaşarak ‘Yeni Türk Modeli’ bir Heteroks Ekonomi politikası izleyecektik.
Yani artık faiz neden, enflasyon sonuçtu.
2021 yılı sonu itibari ile %19 olan faiz oranı 2022 yılı ilk yarısı %14’lere 2022 Temmuz ayından sonra kademeli olarak 2023 Mart ayına kadar %8.5’lere düşürüldü.
Biz bu model ile Türk Lirası’nın değer kaybetmesine bağlı olarak oluşan rekabetçi döviz kurları sayesinde cari işlemler fazlası oluşturacaktık. Bir nevi Çin modelinin benzer versiyonunu uygulayacaktık.
Paramız değersizleşecekti. Ürünlerimizin, dışarıda rekabet gücü ile dış talep artacak ve ihracatımız artacaktı. Lira değersizleştiği içi ithalat azalacaktı.
Ve cari açık kaybolacaktı.
Ancak yeni açıklanan verilere göre 2023 Mayıs ayı cari açığımız 12,5 milyar dolar ile tarihi zirveyi görüyordu.
Döviz bolluğu ve düşük faizlerle birlikte üretim, yatırım ve istihdamın artacağı ve nihayetinde enflasyonun düşeceğini öngörüyorduk.
Ne oldu?
2021 Ekim de %20’lerde gezen enflasyon bir yıl içinde 2022 Ekim de zirve görerek %85’lere tırmanıyordu. 2023 de %43’lere geriliyordu.
Cari açığı kapatarak büyümenin ve enflasyonun düşürülmesi hedeflenirken, 2023 yılında 55 milyar dolar ile son 10 yılın en büyük cari açık rakamına ulaşıyorduk.
Biz kendimize yetiyor artık dışardan yatırım beklemiyorduk. CDS oranlarının da çok önemi yoktu. Çünkü yabancı yatırıma ihtiyaç yoktu.
Bir de elimizde Türk icadı Kur Korumalı Mevduat sistemimiz vardı. Artık doları da dengede tutmalıydık. Merkez Bankası’nın bütün döviz rezervleri bu sistemin içinde eriyip gidiyordu.
Şimdi bize dolar lazımdı.
Artık 15 Temmuz darbe girişiminin finansörü olan ülkenin kapısına dayanma zamanı gelmişti.
Ekonomi Bakanı ve Merkez Bankası ile birlikte ekonomi kadrosu değişiyor, yeni bir dönem başlıyordu. Aslında yeni değil bildiğimiz Ortodoks geleneksel yöntemlere geri dönüş sinyalleri veriliyordu.
İlk toplantı; faizler %15. Önümüzdeki dönem için de yeni artırım beklentisi artıyordu.
Biz reel sektör, zaten finansmana erişim konusunda bir yıldır ciddi sorunlar yaşıyorduk. Faiz %8,5 olsa ne ki! Biz yatırım yapmak için bankadan para alamadık. Finansmana erişim de ciddi sınırlamalar oldu. Özel Bankaların yıllık kullandırdıkları faiz oranı %30 seviyesinin üzerindeydi.
Sonuç evdeki hesap çarşıya uymadı. Yanıldık.
(Şu unutulmamalı: İktisat, ekonomi çok önemli kompleks bir bilim dalıdır. Bilimsel argüman ve yöntemlerle yürütülmesi gerekir. Bu işi bakkal hesabından mütevellit bilim çerçevesinin dışına çıkarmak, büyük mağduriyetlere gebe bırakacaktır.)
Önümüzdeki dönemde hızlı bir toparlanma ve Türkiye yüzyılı hedeflerine ulaşılması dileğiyle…