Evdeki hesap çarşıya uymadı, dış ticarette sıkıntı var

Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

Sadece ihracata bakıp, buradaki artışa odaklanmak mümkün ama yanıltıcıdır. Resmin tümüne, yani hem ihracat hem ithalat ve hem de açığa bakınca görüntü netleşiyor. Enflasyon baz etkisiyle 2022’ye göre gerilese bile yine de “kabul edilemeyecek kadar yüksek” seviyelerde seyredecek.

Zayıf Türk Lirası ve düşük faiz politikasına geçilirken beklenti ihracatın artacağı, dış ticaret açığı ve cari dengenin düzeleceği ve enflasyonun da gerileyeceği şeklindeydi. Ancak öyle olmadı.

Politika değişikliği olduğunda "Böyle yaparsanız enflasyonu patlatırsınız. Bu da sonuçta ihracatı da vurur" uyarıları çokça yapıldı. Ama devlet katında kabul gören görüş “faizin neden ve enflasyonun ise sonuç olduğu” ve bu nedenle faizlerin indirilmesiyle enflasyonun da gerileyeceğine inanıldığı için enflasyon etkisi ihmal edildi. Ancak ekonomi yönetimi, başlangıçta ihmal edilen enflasyonun sıcaklığını hissedince, bir süredir farklı bir model denemeye başladı. Faizi artıramayan yönetim bu deneyde ise hem kuru hem de faizi düşük tutmaya çalışıyor.

Dolar kurunu aylardır 18.50-19 lira dolayında “çakılı” bir şekilde tutarken, politika faizini ise enflasyonun çok altında bir yerlerde sabitledik. Aslında meşhur imkânsız üçlemeyi deniyoruz. Yani bir ekonomide sermaye hareketleri serbestken aynı anda hem faizi hem de kuru kontrol etmeye çalışıyoruz. Bu "imkânsız”ı seçimlere kadar zar zor da olsa sürdürmek belki mümkün olabilir ama kim kazanırsa kazansın seçimden sonraki ekonomi yönetimlerinin kucağına ciddi bir yük bırakıldığını da unutmamak lazım.

Önceki gün Uluslararası Finans Enstitüsü Baş Ekonomisti Robin Brooks, 2019 sonundan 2022 sonuna kadar ihracattaki yüzde 42'lik artışa dikkat çekerek "Türkiye dünyanın ihracat şampiyonu" tweetini atmıştı. Paylaşımının geri kalan bölümünde ise "Eğer arka arkaya gelen kredi balonları ithalatı ağır bir şekilde arttırıp, Türkiye'yi derin bir cari işlemler açığı ve Türk Lirası devalüasyonuna sürüklemeseydi" durum çok iyi olacaktı diyerek tablonun diğer yüzüne işaret çekiyordu.

Sadece ihracata bakıp, buradaki artışa odaklanmak mümkün ama yanıltıcıdır. Resmin tümüne, yani hem ihracat hem ithalat ve hem de açığa bakınca görüntü netleşiyor. Bu bakışa bir de enflasyonu eklerseniz durum daha da anlaşılabilir hale geliyor.

Benzer bir sosyal medya paylaşımını hafta başında Twitter’da Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi yapmıştı. Deneyimli ve bilgili bir iş insanı olan Eskinazi diyordu ki: “Türkiye’nin ihracat miktarındaki artış 2021'de yüzde 17 iken, 2022'de yüzde 5’e geriledi, ithalat miktar endeksindeki artış 2021'de yüzde 3,3 iken, 2022'de yüzde 8,2 ilerledi. 2021'de 46 milyar $ dış ticaret açığı vermişken, 2022'de bu rakam 110 milyar $'a dayandı.” Görünen o ki; eğer gidişatı değiştirecek adımlar atılmazsa açık bu yıl 150 milyar doları bile aşabilir.

Eskinazi’nin dediği gibi “Düşük kur, düşük faiz politikasına geçtiğimizden beri enflasyon tüm yakıcılığıyla arttı; son 25 yılın en yüksek seviyelerini gördük. Dış ticaretimiz de bu süreçte olumsuz etkilendi. Bu tablo Türkiye’ye bu zaman diliminde yabancı yatırım girişinin de ötelenmesine neden oluyor.” 

Deprem etkisinin de hissedileceği önümüzdeki dönemin tablosu üç aşağı beş yukarı belli. Enflasyon baz etkisiyle 2022’ye göre gerilese bile yine de “kabul edilemeyecek kadar yüksek” seviyelerde seyredecek. Geçen yıl rekor kıran dış ticaret açığı ise bu yıl yeni bir rekor daha kırabilir. Cari açık sorun olmaya devam edecek, finansman boyutu bizi uğraştıracak.

Tüm yazılarını göster